Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Herturluyazar

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

775 entry 478 konu hiç puanı yok
08.03.2016 22:35 son işlem tarihi takip etme takip et

pazara yollamak

annemin genelde bana uyguladığı hain eylem. kaçabildiğim haftalar kendimi şanslı sayıyorum. artık pazarcılarla muhabbetten 2 saatten aşağı çıkamıyorum, hepsi de o kadar iyi ki. yine de kahrolsun cumartesi pazarları.

elma, armut, domates bunlar markettekinden farklıymış. taze ve iyisi oluyormuş. iyi de ben zaten meyve sevmiyorum ki. reklam gibi olmasın da migros sanal'dan zaten söyleniyor ayda iki kere. bu ekstra cumartesi olayı cumartesi günlerine bir antipati oluşturmaya başladı bende. sıralı tam liste şuan duruyor ve siz bunları okurken ben elma alıyor olacağım. lol

20.02.2016 15:56
  1. irtikap

    görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına sebep olarak yada bir kimseyi icbar ederek işlenen suç türüdür. sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir. suçun işleniş biçimine ve ağırlığına göre 1 yıldan (hatadan yararlanma) 10 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

     
  2. karşılıklı atışmak

    tartışma benzeri durum. iki zıt görüşün sözlerle birbirine sataşmasıdır. kimseye faydası yoktur. o yüzden tavsiye edilmez.

     
  3. tenkis

    medeni kanunda 10 yıllık zamanaşımına tabi olan saklı payları koruyan kurum. ancak medeni kanundaki tenkis iptal davası şeklinde açılabilir ve defi olarak da karşımıza çıkabilir. hmk'da ise tenkisin zamanaşımına tabi olmadan her zaman defi olarak sürülebileceği söylenmektedir. bu iki kanun maddesi birbiriyle çelişmektedir. Yargıtay ise bu çelişkiye, hmk'ı esas alarak çözüm bulmuştur. ancak bu bir içtihat kararı değildir. zira ortada bir hakkaniyet vardır ve zamanaşımına tabi olmaması hakkaniyete aykırıdır. tenkisin defi olarak sürülebileceği 2 dava mevcuttur o da vasiyetnamenin tenfizi yada vasiyetnamenin iptali davalarıdır. tapu sicili tüzüğü 20.md gereği kesinleşen vasiyetnamenin tenfizi için bu dava şarttır. zira menkul kıymetler için tenfize ihtiyaç yoktur. musalehler için vasiyetname yeterlidir. bu saçma durumu şöyle özetleyelim;

    kesinleşen vasiyetname sonrası 10 yıl geçmiş ve saklı paylı alacaklılar tenkis istememiştir. ancak aradan 20 yıl geçtikten sonra kiracılı olan ev satılmak istenmiş ancak tapuda hala muris adına kayıtlı olduğundan satışı gerçekleştirilememiştir. bu duruma tapu tescili için tenfiz kararı isteyen tapu idaresi karşısında tenfiz davası gerekli olmuştur. işte 20 yıl sonra tenkis istemeyen saklı paylı alacaklılar ortaya çıkarak bu tenkisi defi olarak ileri sürebilmektedirler. taa ki ikinci (asliye) esas karar verilene kadar. esas karar geçirilirse temyize sadece usule ilişkin hususlarda gidilebilmektedir. burda 20 yıl yahut 30 yıl evi elinde bulundurmuş vasiyet alacaklısının hakları hakkaniyete ve iktisap haklara aykırı şekilde çiğnenmiş olmaktadır. yargıtay hangi akla hizmetle hmk'ı esas alarak karar vermektedir gerçekten bilmiyorum. yargıtay'ın bu kararı özel kanun genel kanunu ilga eder ilkesini de ihlal etmektedir. o yüzden bu iki madde arasında kanun koyucunun bir güncellemeye gitmesi zaruridir. yahut tapu sicil tüzüğünün 20. maddesinin -b- bendi mülga edilerek de sorun giderilebilir. bu vasiyetnamenin tenfizi kadar gereksiz ve işe yaramayan başka bir dava daha hukuk sisteminde mevcut değildir. hepsi bir mantığa hizmet etmekteyken sulh hukukun verdiği kararı asliye hukuk tekrar "çekişmeli" olarak ele alıyor diğer kararı hiçe sayıyor olmaktadır. böylece noter kanalıyla düzenlenen hukuki güvenceye sahip olan vasiyetname de, mahkeme kararıyla verilen son hüküm de hiç bir işe yaramamış oluyor. yani 1 tüzükteki 1 bend tüm hukuk kavramlarını silip atıyor. tenkis, sadece iptal davası olarak değil şuanda da olduğu gibi defi olarak da ileri sürülebilmeli ancak son hüküm "kesinleşinceye" kadar kullanılabilen bir hak olmalıdır. her zaman değil.

    bu entry de memurlar.net sözlüğe yazdığım kısa tezim olsun. bir vatan evladı okusun da mecliste komisyona bir dile getirsin.

     
  4. çingenelerin çocuk kaçırması

    torbacı kadının çocuk kaçırması kadar ürkünç olmayan korkutma yalanı. çingene deyince benim aklıma ispanyol etekli dans eden çingeneler geliyor. mum ışığı gitar falan. sorun bende ama ailem beni iyi korkutamamış zamanında. doktorun iğnesi de bu yalanlar arasındadır. eve misafir gelmiş sana iğne yapacak. tabi bir çocukta çıkıp şimdiye kadar al yap hadi yapsana diye yakasına yapışmadı bu doktorun.

     
  5. geçen ayın enleri

    el birliğiyle çökertmiş olduğumuz köşe. sistem daha fazla dayanamadı ve sempati duyduğu yazarları enlere geçirdi. sevilmeyenleri ise dışarı itti. şaka bir yana puanlarda da bir sıkıntı var gibi görünüyor bu köşede. sistem patladıysa ve veriler kaybolduysa maalesef düzelmeyecek. demek ki yazar sayısı bir 50bin kişi falan olsa sözlük oraya yazar olmayanların isimlerini koyacak iyice kafayı yiyecek. buna şükür diyelim. en azından sözlüğün bir "en" köşesi mevcut.

     

    ekleme :

    edit: Yakında düzelecekmiş bu durum, kesin bilgi yayabilirsiniz.


    03.05.2015 01:34 tarihinde eklendi.