Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Blue bells

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

893 entry 20 konu hiç puanı yok
30.10.2019 21:24 son işlem tarihi takip etme takip et

Çözümü şiddette aramak

Problemleri akılcı yollarla çözemeyenlerin sergiledikleri tutum.

27.10.2019 17:22
  1. çocuk

    ruhu biçimlenmemiş,yaşı küçük insan. anne,baba,kardeşler,akrabalar(babaanne,

    anneanne,dede vs),çevre,okul (öğretmenler, arkadaşlar),mahalle arkadaşları gibi gibi kişiler ile etkileşim süreci sonucunda oluşacak karakterin varisidir.genlerinde bu sürece etkisi vardır.çocuklarımıza sevgi,saygı,merhamet,empati ve daha bir çok iyi meziyeti bu çağda aşılamak gerekir. hayata tutunabilmeleri,güçlü olabilmeleri ve kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için çeşitli sorumluluklar yüklenmeli ve onlarında bir birey olduğu unutulmamalıdır.benim çocuğum üzülmesin, yorulmasın mantığı ile sorumluluk yüklemekten kaçınmak, sadece zamanı kurtaran ancak gelecek için endişelenmemizi gerektirecek bir anlayıştır. çocuklar,her anne, baba için değeri paha biçilemez varlıklardır.ancak bu kadar değerli olan varlığı da vitrinde muhafaza etmek yanlıştır.hem hayatın doğal akışına aykırıdır hem de çocuk gelişimi açısından doğru değildir.

     
  2. ekrem imamoğlu

    eski beylikdüzü belediye başkanı,yeni istanbul büyükşehir belediye başkanıdır. seçim süreci boyunca gösterdiği duruş ve çalışmalarını çok başarılı bulduğum,seçim sonuçları sürecinde de gösterdiği sabır ve olgunlukla kalbimi fethetmiş siyasidir. ilk aday gösterildiğinde etrafındaki insanları etkileyecek bir enejisi olduğunu fark etmiştim.bugün yanılmadığımı görüyorum. siyasi geleceği parlak gözüküyor. başarılar...

     
  3. sokak köpekleri

    gelişmemiş ülkelerin sorunudur.gelişmiş bir ülkede sokakta başıboş gezen köpek görmek mümkün değildir.ya evlerde bakılır ya da iyi şartlarda barınaklarda.üremeleri kontrol altındadır.bunları sokak hayvanları konusunda da belirtmiştim. eklemek istediğim bazı şeyler var. özellikle ülkemizin sahil kesimlerinde bu sorunu görmekteyiz.yazın,yazlıklarında köpek bakan sözde hayvan severler,tatil sezonu bitimiyle bu köpekleri sokağa bırakıverirler.artık kışın bu tatil beldeleri sahipsiz köpeklerle dolup taşar.belediyelerin bu duruma el atması gerekir.el atması derken toplayıp katletme değil iyi şartlarda bakımdan bahsediyorum. sokak hayvanları ile ilgili bir yasa çıkacaktı çıktı mı çıkmadı mı,bilmiyorum ama yasa da böyle durumları önlemek amacıyla sahiplenilen bütün köpeklere bir künye oluşturulacağından bahsediyordu.bu künye sayesinde sokağa atılan köpeğin sahibi belli olacak ve ceza uygulanacaktı. inşallah sokak hayvanları ile ilgili yasalar bir an önce yürürlüğe girer.hem hayvanlar hem de insanlar için sorun olan durumların bu şekilde azalacağı düşüncesindeyim.

     
  4. dünyanın çivisinin çıkması

    yaşanılan olayların kabul edilemeyecek noktaya gelmesi sonucu söylenen deyim. bu deyim bize,orta asya türklerinden gelmiş. malumunuz orta asya türklerinin ilk dini inanışı şamanizm'dir.şaman inanışında da yeryüzünden gökyüzüne doğru uzandığına inanılan "dünya ağacı"olarak tasvir edilen bir kazık vardır.bu kazığa "timur kazık" yani demir kazık diyorlardı. işte bu kazık şamanların tanrıyla iletişim kurmak, gökyüzüne ulaşmak için kullandıkları bir kazıktı.bu kazıklara çeşitli renklerde bezler bağlarlar,dileklerinin bu yolla tanrıya ulaşacaklarını sanırlardı.-hala ağaçlara çaput bağlama inancımızda bu zamanlardan kalma.-neyse konuya döneyim.bu kazığın ucunda tanrılar,yeryüzünde ise şamanlar vardı.inanış o ki bu kazık yeryüzüne çivi ile bağlıydı.eğer bir şey olur da bu çivi çıkar ya da demir kazık yerinden oynarsa herşeyin sonunun geleceğine, kıyametin kopacağına inanırlardı.işte bu deyim,orta asya türklerinden günümüze kadar gelmiş bir deyimdir.

     
  5. arka dörtlü ne alemde

    servis,minibüs gibi araçların arka dörtlü koltuğuna oturanların durumu diye anladığım başlık.uykum mu geldi ne?ya da hayatım otobüs ve minibüslerde geçtiği için algıda seçicilik mi yaptım? okuldaki arka dörtlülere gelirsek, ben hep arkalardaydım.bile,istiye.benim ne olduğum malum.ancak diğer üç arkadaş kimdi,o kişiler değişken miydi,hatırlayamıyorum.

    arkada oturma tercihim uymaktı,önde uyunmuyor malum.aklıma gelmişken bir anımı yazmak isterim.anı okumak istemeyen burdan itibaren okumayabilir.üni.2.sınıf,arka dörtlü,cam tarafı.sabah ilk ders tarih. hocamızın ses tonu ahenkli,ninni gibi. benim içim geçmiş.hoca "x,uyan.çık dışarı yüzünü yıka." diye birden sesindeki ninni modundan sıyrılarak bağrındı.öyle utandım ki sesimi çıkaramadım.yüzümü de yıkamaya gitmedim ama.neyse ders sonu hocanın yanına gittim."hocam özür,gece çok geç yattım.ders çalıştım(burası yalan) o yüzden uyuyakaldım derste"dedim.hoca "ne zaman uyudun?"dedi.ben biraz aptallaştım. "derste uyudum da siz de kızdınız ya..." dedim.hoca "yooo ben bir şey demedim. uyuduğunu da görmedim."deyince benim kaynar sular başımdan aşağı döküldü.hoca

    " bir de rüya mı gördün sen?" dedi. kendi kendimi hocaya ispikledim.bir o gün bir de kadınlar günün de (kaobab'ın şakası yüzünden) çok utandım.kulaklarıma kadar.