Türkiye'nin memur portalı

geçmişten günümüze kadar ulaşmış, içimizi ısıtan, tarçını baş tacı etmiş sunumuyla, kış mevsiminin vazgeçilmez lezzetli içeceği.

keyifle içtiğimiz salebin, aslında orkideler ailesinin değişik renklerde çiçek açan bir orkide türünün köklerinden yapıldığını biliyor muydunuz? ben bilmiyordum. kendim ve sizler için araştırdım, severek içtiğimiz salebin öyküsünü.

yabani orkide de denilen bu çiçek dağlarda orman altı bölgelerde yetişiyor.çayır ya da meralarda yetişenleri de var.ama bunlar ikinci sınıf salep oluyor.toz salebin elde edilmesi zahmetli bir iş.topraktan köklerine zarar vermeden çıkarılan orkide yumruları önce yıkanıyor sonra ipe dizilip güneşten zarar görmemesi için gölgede kurutuluyor.daha sonra değirmenlerde un haline getiriliyor.

gerçek salep pahalı.1 kilo salep elde etmek için yaklaşık 2600 adet kök kullanılıyor.her bir orkide çiçeğinde iki yumru kök var.bu da bize salebin neden pahalı olduğunu açıklıyor.internette yaptığım fiyat araştırmalarında, birinci kalite saleplerin 500 g'ının 500.00tl civarı olduğunu gördüm.gayet pahalı benim için...

Bu içeceğimizin lezzetinin faydaları da sayamayacak kadar çok.bir kaçına değinmek istiyorum.ilk olarak öksürük, bronşit ve kabızlığa iyi geliyor.hazmı kolaylaştırıyor.vücut ısısını dengeliyor.adet sancılarına iyi geliyor.afrodizyak etkisi daha kanıtlanmamış olsa da tarçınla tüketildiğinden ve tarçında afrodizyak etkisi yüksek olduğundan böyle bir faydası olduğu da söyleniyor.

dışarda satılan saleplerin malesef içlerinde katkı maddeleri bulunmakta ve yukarıda bahsettiğim faydaların bir çoğu sağlanamamakta.gerçi gerçek salep denk getirip alınsa, evde kendimizde bu lezzetli içeceği yapabiliriz.-salep yapımı ile ilgili pek çok görüntüde mevcut net.te.-

salebin öyküsüde böyle işte...

dumanı tüten mis gibi bir salep içerseniz "afiyet olsun."

inandırıcı olmayan bir söylemdir.

bunu söyleyen erkek, kesin bacı gözüyle görmüyordur.bazı şeylerin altını çizmek,

şüphe uyandırır.

uykusu gelmiş ya da daha gelmemiş kişinin, çeşitli sebeplerden ötürü uyuma eylemine direnme hissi.

nasıl bir tanım yazdıysam ben bile anlamadım.

geç saatte yenilmemesi gerektiğini bildiği halde "aman bir parçacık çikolatadan ne olur sanki" deyip ağzına atan, bir de hemen bitmesin diye ağzında gezdire gezdire yerken; çikolatanın yolu şaşırıp nefes borusuna kaçmasına sebep olan,

"heimlich manevrası" yapacak insan bulamadığından mutfak tezgahına göğsünü vura vura kendi kendine ilkyardım uygulayan insanın, bir daha yapmayacağım dediği yeme eylemi.

ben ilk "kadın" anamı bilirim.

anası genç yaşta dul kalmış,6 kardeşli yetim anamı.

o küçücük yaşında koca bir ailenin

sorumluluğunu almış.çocukluğunu yaşamamış.

bildiğin küçük kadın, kardeşlerine ikinci ana. ellerin, havuç bahçelerinde yarı

beline kadar suyun içinde çalışmış.o küçük eller nasırla ilk o yaşlarda tanışmış.anam çalışkan bir kızmış.hem çalışmış hem okumuş.sağlık kolejini bitirmiş.erken yaşta mesleğe atılmış.çalışmış, kazancının çoğunu anasına yollamış.kardeşlerinin de hepsini okutmuş.daha zormuş o yıllar kadın olmak.ana evinden uzak,genç bir kız...çok isteyeni olmuş anamın.babamda istemiş.anam şart koşmuş "anama ve kardeşlerime kendi kazancımdan düzenli para yollamam lazım.bunu bil beni öyle iste."demiş.babam kabul etmiş...

çocukluğumda anamı hep bir koşturmaca içinde hatırlarım.evin içinde koşan bir kadın. işten gelince yemektir, bulaşıktır uğraşıp duran.akşamları erkenden yorgun düşerdi anam.yatsa hemen uyurdu belki ama o bizle de ilgilenirdi.o sıcak içi ısıtan sesi kulaklarımızdan, o insana güç veren eli sırtımızdan hiç eksik olmazdı.

ben ilk "kadın" anamı bilirim

sıcacık sesi, o güç veren elleri...

bugün 5 aralık "dünya kadın hakları günü"

benim için en değerli kadın olan annemle başlamak istedim yazıma...

bugün, 5 aralık 1934 tarihinde dünya kadınlarına "milletvekili seçme ve seçilme hakkı" verilmesinin yıldönümü.bu tarihte ülkemizde anayasa ve seçim kanunundaki değişiklikle kadınlarımıza ilk kez oy kullanması ve aday olmasının önü açılmıştır.

bu tarih öncesinde de anam kadar kıymetli atam, mustafa kemal atatürk'ün kadın haklarına yönelik birçok çalışması ve söylemleri olmuştur.

cumhuriyetin ilanından dokuz ay önce izmir'de halkla yaptığı bir konuşmasında

bu düşüncelerini şöyle ifade etmiştir.

"bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiğini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur.bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi budur...

bizim toplumumuz için ilim ve fen lüzumlu ise bunları aynı derecede hem erkek hem kadınlarımız elde etmeleri gerekir...

kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır."

kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmesi ile ilgili görüşmelerde de meclis kürsüsünde de şöyle demiştir.

"türk kadınına bu hakkın bir lütuf olarak verildiği kanaatinde değiliz.kimse bu kanaatte olamaz.bir memlekette yurdun her tarafı istilaya uğradığı zaman kadınlar ateş altında erkeklerle beraber omuz omuza çalışırlar, memleketin geri kalan kısmını korumak ve beslemek için tarlanın kara toprağından yiyecek çıkarmaya çalışırlar, elbette bu varlıkların yurdun her köşesinde ve her tabakasında söz söylemeye hakları vardır"

atamın ve bu yasa değişikliğini kabul eden milletvekillerinin sayesinde türk kadını çoğu avrupa ülkesinden önce bu hakka sahip olmuştur.

türk kadınına, bu hakka sahip olmasını sağlayan eşsiz atam'a, o gün mecliste oy kullanan tüm milletvekillerine teşekkür ediyor, kadınlarımızdan da bu haklarına sahip çıkmaları için cumhuriyet kadını olmalarını salık veriyorum.

"dünya kadın hakları günü" kutlu olsun...

Tanım: kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tümüne verilmiş isim.