Türkiye'nin memur portalı

Yağma, Çapul gibi manalara gelen ingilizce kavram. Zamanla özellikle sinema sektöründe kaslı iri kıyım özellikle zenci bir takım güçlü kişilerin Minyon yapılı özellikle asya kökenli bir takım zayıf kişilerle yaptıkları 'Kora kor' mücadeleleri anlatan Başyapıtları tanımlamak için kullanılmıştır. Son samuray, avatar ve son mohikan bu tür içinde değerlendirilebilir.

benim de bir iki kelam etme hissiyatı duyduğum mevzudur.

çok muhterem musiki sanatçısı ajdar eserine kon kon kon kon aşka kon diye giriş yaparken aşkı çiçeğe hitap ettiği şahsı ise arıya benzetmiş olmalıdır. bu emrin yerine getirilmesi suretiyle yani konma fiiliyatıyla ortaya muhakkak ki bal gibi bir şifa çıkacaktır.

daha sonra 'bülbülün güle küsmesini' çok derinden ve az lafla ifade etmek için bu defa don don don don aşka don gibi pek edebi ifadeler kullanarak dinleyicilerin bir manada akli melekelerini dondurmayı amaç edinmiştir.

Seni sevdim en son/Sınava soksan beni on alırım on/On alırım on on on

demektedir ajdar. ey son sevdiğim,bak. beni imtihan etsen aklım o kadar başımdan giti ki on alırım, yani biliyorsun bir sınav yüz üzerinden hesaplanır. ben adımı yazar çıkar 'on alırım be on!' demektedir ki bizi burada ters köşe yapmaktadır.

devamında 'Aşksız çok ağırdım ,Hem de ton ton' diyerek aşkına 'bak aşk yokken semiz bir canlıydım, senin aşkın yüzünden tondan ona indim donum neredeyse düşecek belimden o derece zayıfladım. ey yar, gel artık etme eyleme' demekle bizlerin de gözünden iki damla yaşı akıtmaktadır.

eserin son kısmında ise gerçek darbeyi vurmaktadır ajdar.

Ne milyar yeterdi ne de trilyon/NE SEN TAŞIRDIN BENİ NEDE KAMYON

tamam ben fakir oğlanım sen zengin kızsın. baban da ayrılalım diye para önerdi bana ancak yani senin aşkını satın almaya ne milyar ne de trilyon yeter (eski parayla bunlar hemen tele mi demeyin) sonra da olayı kamyonla ilişkilendirerek aslnşdkbpfbpeknşfldhnfşddvegergk evet öyle işte.

ve son düzlükteyiz

Seni sevdim tanrıma şükür en son

burada sevdiğinin son olduğunu bir kez daha vurgulayarak ne kadar önemli olduğunu ve gönlünde artık kimseye yer olmadığını tanrısına da şükrünü sunarak dile getirir ajdar...

Hafiflendim uçtum gittim Kon Kon

burada arıya dönüş vardır. yani, saf arı bir aşkın ancak arının çiçeğe konmasıyla hasıl olabileceğini eser bitmeden bir kez daha vurur yüzümüze.

Şu kalbim sanki kuş sanki balon/Şu kalbim sanki kuş sanki balon

bu kısacık cümlede öyle derin girmiştir ki ajdar. bakın, kalbini kuşa benzeterek gülüne uçmayı amaçlayan bir yavru canlıyı betimler. balonun hem uçabilme hem de şişebilme özelliğini kullanarak da bir taşla iki kuş vuruyorum diye bize de nazire yapmaktadır ve deyimde de tespit ettiğimiz kuş kavramının kendi mısrasında da geçiyor olması ancak ilimde derinleşenlerin tespit edebileceği bir husus demektedir. evet, kalbi artık duracak gibidir. toplar damarlardan gelen kan kalbe öyle yığılmıştır ki kalp kanı pompalamayınca doğal olarak şişecektir, balon gibi!

pot kırmanın daniskasıdır ancak dalgın olunan bazı durumlarda hasta ya da rahatsızlığı bulunan kişilere söylenerek istemeden de olsa başa gelen durumdur.

akıllara kemal sunal, şener şen, adile naşit, halit akçatepe gibi usta oyuncularımızın rol aldığı ultra komik süt kardeşler filminde kumandanın (şener şen) tavla oynarken yaptığı komik hatayı getirmekte olan konu.

http://www.mynet.com/video/komedi/sut-kardesler-sener-sen-23400/

bir kimseye hediye etme veya adama manasına gelen kelime. ithamla karıştırlmaktadır. ancak birbirine neredeyse taban tabana zıt iki kavramdır. itham kısaca suçlamak manasında gelmektedir.