Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

buşra

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,459 entry 376 konu hiç puanı yok
03.12.2021 04:19 son işlem tarihi takip etme takip et

dengbej

yakın zamanda kulağımın pasını silen muhterem (o benim babam)

yakın zamanda artvin-şavşat yolunda, tütünün kokusunu tesbihinin tanelerine yedire yedire, yanık yanık söylemeye başladı yine bir sevda türküsünü. tam o esnada, ağrı dağı tüm heybetiyle karşımızda duruyordu. elini uzatsan dokunacak kadar yakın ama bir o kadar uzak karlı dağ ağrı dağı. bu arada genç abayı yakmış kara gözlü sevdalısına. sabahlara kadar şiir yazıp duruyordur. (yazar burada türküden söz ediyor)

7-8 saatlik yol, yanık bir dengbejin sesinde sevda türküsü ve yolun sonunda da iki sevdalının sözü kesilecek.

ambiyans harika. (tütüne eşlik etseydim fena da olmayacaktı hani (tebessüm)

vel hasıl, gittik geldik hayırlı bir iş için

onlar erdi muradına, darısı kalanlara

(tebessüm)

04.07.2018 14:30
  1. Başkanlık sistemi kan dökülmeden gelmez

    tobb'nin genel kurulunda sarf edilmiş siyasi söylem.

    her şey bir yana; bir genel kurulun, siyasetin ve siyasetçilerin gölgesinde yapılması nasıl bir mantıktır. adamların ibra edilecek faaliyetleri gölgede kalıyor. kabul edenler etmeyenler edilmiştir hesabını, herkes siyasete kafa yormakla meşgulken oluyor.

    şimdi diyeceksiniz ki; peki bu adamlar nerede konuşsun?

    haklısınız.

    mecliste konuşamıyorsa, konuşturulamıyorsa, her bulduğu mikrofonun önüne atlar diyorum ben de. gerekli gereksiz. davutoğlu'nun da o gün başka bir program ayarlaması da kaçmadı gözümüzden.

    amannn, su akıyor akıyor ve yine akıyor, ne yolunu buluyor ne de yol veriyor.

    ağzı olan konuşsun lütfen..

     
  2. viski ile lahmacun yemek

    eşofman altına kundura giyen tipin yediği/içtiği menü

    (tebessüm)

    viski ile hafif akışkan çikolata önerin derim bu tipe. havalar ısındı oturmasın mideye şimdi lahmacun

    (tın, tın, tın)

     
  3. maviye çalar gözlerin

    birol öztürk'ün ahmed arif'i kaleme aldığı biyografik eser.

    ya nasıl güzel bir adamsın diyorum birol öztürk sana. gezgin ruhun nasıl da yansıyor ve yakışıyor eserlerine.. araştırma ve yazma sürecine şahit olmak ayrı bir keyifti doğrusu. bir de kallavi bir imza ve notla meyvesini almak da keyifte nirvana.

    aralarına serpiştirilen şiirler, nazım'dan seçkiler.. hele de "tanya"

    "tanya

    senin memleketini sevdiğin kadar

    ben de seviyorum memleketimi

    seni astılar memleketin için,

    ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim.."

    sonra yılmaz güney, deniz gezmiş, erdal eren.. ve son durak ulucanlar (ölücanlar) müzesi!..

    ahmed arif gölgede kalmıyor hayır! hayatı, gençliği ve filintası.. adım adım çivileniyor tarihe.

    "yokluğun cehennemin öbür adıdır,

    üşüyorum kapama gözlerini..."

    üşüyorsunuz siz de, üşütüyor çekilen, çektirilen çünkü...

    zulme, hayına, bir kibrit çöpüne varana.. başkaldırının ustasına bir de yazılan mektup...

    hüznün, kederin, sevincin, şaşkınlığın ve utancın mozaiği...

    ..ve "sözü olandan sözü edilene gelen"

     
    (Bkz: birol öztürk)(Bkz: ahmed arif)
  4. dıl dısoje

    mem ararat'ın güçlü yorumu ile, eti kemikten alan bir büyülü ezgi.(yürek yanar)

    bir hasret sarmalına esir düşünce, kaçak bir tütün sarılır önce, sonra bir kaçak çay içilir ardından. bütün duygular kaçak olmaya başlamışken artık!.. yersiz, yurtsuz yüreklere, sızısı geçmeyen bir de selam gönderilir usul usul.

    kim yanar, kim yakar..meçhul..

    çözümü olmayan bilmem kaç bilinmeyenli denklem

    susar

    kanar

    ..ve yine yanar..

     
  5. seni seviyorum demenin türlü halleri

    mıy mıy mıy

    kem küm kum

    en son "kaybol" deme halidir

    (gülücük)