Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
bakmak ile görmek ve yaşamak ile duymak arasındaki ince çizgi için sarf edilen cümledir.
karın yağışını, taneciklerinin birbirine değmeden yeryüzüne inmesini, tesadüfen dudağınızın kenarına düşüp gayri ihtiyari dilinizle onu içmenizi (kar suyu olmuştur artık) sizin kadar kim yaşar ve yazar ki..
gece uykularınızı bölen çığlıkları, can derdinden evlerin bodrum katına inip kulağınızın zarını patlatan silah, top seslerini sizin kadar yalın ve gerçek kim yaşayıp yazabilir ki..
gazete ve dergilerin janjanlı sayfalarında yer alan hikayelerin, gerçeklik payının derecesinin sıfırın altında olmasının verdiği şaşırmama halini, sizin kadar kim bilebilir ki..
görmek istediklerini çala kalem kırmızı mürekkeple, altını çize çize afişe edenlerin aldığı keyfi kim bilebilir peki..
velhasılı kelam;
bakar kör olduk çıktık iyi mi (!)
Toplumun karanlık yüzü; "körlük"ün ilk evresidir.
Bakıp göremeyenler,
Gördüğünü zannedenler...
Ah! Ne çoktur bu "körlük" sınırında olanlar... Karanlığa alışkın gözlerin aydınlıktaki çırpınışı, bocalaması. Gerçeklerin izdüşümünün çarpıtılması sonucunda yarı aydınlık yarı karanlık bir bakış açısı ile görmek istediklerini gördüklerinden cımbız gibi çekip çıkarması... sonuç; bireyin körlüğe alışması, olanı değil olmayanı anlamlandırması. Görünen ve görünmek istenenin çelişkisi...
Hal böyle iken elbette görmek istediğini görecek göz! Bilinçaltının karanlık sularında kaybolanların hali ah ne acıdır!
Bakıp da görenler,
Gördüklerinin bilincinde olanlar...
Ah! Ne azdır böylesine "körlük" sınırını aşabilenler. Kendilerini gerçekte bulabilenler. Yaşadıklarını yansıtabilen gerçek kimlikler. Görmek istediğini değil, gerçeğini yansıtabilen yaşamlar. Karanlıktaki gerçekleri gün yüzüne çıkaranlar... karanlık kuyularda kaybolmayan ruhlar. Bunlardır yaşayanlar ve yazabilenler, derine inebilenler. Daha net, daha gerçek ve daha yalın.
Pessoa da diyor ya; her şey tiyatrodur.
Kimisi yaşadığını yansıtır;
Kimisi yaşadığını sanıp rolüne kendini kaptırır.
Saramago'nun da dediği gibi; aslında öyle bir dünya yok... Bizler hep iyiyiz.
... ve bizler hep gerçekleri yazar, çizeriz (!)
yaşamak ve görmek arasındaki ince çizginin bir tarafının hep açık kalması durumu.
insanlar yaşadıklarını daha iyi ifade ederler ve bir insan görmeye çalışsa da bazı şeyleri yaşayan kadar görmez. empati olayı işin içine girer ve burada ipler kopar deyim yerindeyse.
insan öncelikle yaşadıklarını bir nevi kendi tercih eder. yanlış olduğunu bilir ama görmezden gelir. ilk başta aradaki ince çizgiyi kendileri koparırlar. ondan sonra isyanlar başlar ama sen kopardın ya, hayır öyle bir şey yoktur.
atalarımızın bir sözü aklıma gelir böyle anlarda "ne ekersen onu biçersin". gül bahçesi dikmeden, nasıl olur da birileri bizi görmüyor dersin ki. kokusu ulaştı mı insanlara, bak ulaşsaydı nasıl farklı olurdu.
örnek vermek gerekirse;
belki ben körüm belki yaşadıklarını düşünen insanlar kör. haberlerde sürekli güneydoğu'da çatışma haberleri izliyorum. Halkın durumuna gerçek anlamda üzülüyorum, ağladığım da oluyor, o küçücük çocukları gördükçe, empati yapıyorum şuanda. ve gel gör ki, benim askerim şehit oluyor ve nedeni evlerin altında yer alan tüneller, evlerden evlere yapılan geçitler. empati yıkıldı yerlerde. orada mağdur olan halk bunlara neden izin verdi diyorum, altında tünel kazdılar hadi duymadın, duvardan duvara kapılar açılmış, bunlar neyin nesi. şimdi kör oldum, görmüyorum. peki yaşadıklarını anlatanlar, bunları nasıl görmediler.
demek ki, herkes yaşadıklarını yazarken, aslında gördüklerini yazmıyor. bilinç kabul etmiyor, red ediyor. bloke koyuyor belki.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |