Türkiye'nin memur portalı

çok büyük bir devrim olan "blockchain" sisteminin yan ürünü olan dijital varlık.

bitcoin uçmuş, ethereum kaçmış, bilmem ne çökmüş vs. bunlara çok takılmayın, hepsi yükselebilir veya hepsi düşebilir, teknolojik devrime yani "blockchain"e odaklanın. gelecek kesinlikle bu teknolojide, ülkelerin ekonomiden sorumlu yetkilileri bile yarım ağızla da olsa bunu itiraf ediyor. blockchain'lerdeki akıllı sözleşmelerle çok daha ucuz, çok daha hızlı ve çok daha güvenilir işlem yapılması birçok insanın zannettiğinden çok daha yakın bir gelecekte olacak.

kripto paralara gelince, en az %95'i çöp ve yatırım yapanları ilk büyük düşüş dalgası geldiğinde batıracak. sağlam projelere sahip olan, altyapısı güçlü olan kripto paralara, güvenilir büyük borsalarda yatırım yapanlar çok ciddi paralar kazandı, kazanıyor, uzun vadeli düşünecek olursak kazanacak da. bir günde x tl parayı 20x - 100x tl yapma yoluymuş gibi görenler, saçma sapan coin-token'lere üstelik kaldıraçlı işlem açarak girdikleri için malesef çok acı tablolar ortaya çıkıyor.

özetle;

sağlam projeleri olan, acil ihtiyacınızın olmadığı veya kaybettiğinizde üzülmeyeceğiniz bir meblağ ile güvenilir borsalarda kaldıraçlı işlem açmadan ve sık sık al-sat yapmadan yatırım yapacaksanız bir şans verebilirsiniz. dedeniz için "30 yıl önce şurdan 5 dönüm tarla alsaydı şimdi zengindik" geyiği çevirirken, torununuz da "30 yıl önce dedem x tane bilmem ne coin alsaydı zengindik" geyiği çevirmesin arkanızdan :)

not: her ne kadar "şu an" kripto paraları denetleyen bir kurum olmasa da, vicdanen yazmam gerekir; herhangi bir finansal uzmanlığım yok, yazdıklarım kişisel gözlemlerime dayalı olup kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir :)

doğru bir ifade.

ama kimler için?

"hindistan'da ineklere, maymunlara tapıyorlar yeaa, bunlar salak yea, inek yola oturduğunda kalkana kadar yolda mal gibi bekliyorlar yeaa" veya alaycı bir tebessümle "biliyorsunuz, hindistan'da ineklere tapıyorlar" gibi cümleleri kurmayanlar için.

uzak bir kültür olduğu için pek gündem olmaz ama konusu bir şekilde açılırsa çevremde bu hindu inancıyla dalga geçmeyen/hakaret etmeyen bir müslüman görmedim. kendi inancın için dokunulmazlık isterken başkasının inancıyla dalga geçmek çok ilkel bir düşünce.

bir kitabı orijinal dilinde okumak gibidir, oyuncunun duygularını direkt hissettirir, olması gerekendir.

ve fakat, türk seslendirme sanatçılarının haklarını verelim, dünya çapında işler çıkarmaktadırlar, bakın dünya çapında diyorum. abarttığımı düşünen varsa rusya'da, polonya'da falan tvde dublajlı bir film izlesin, tek bir kişinin (evet tek kişi) kadın-erkek-çocuk fark etmeksizin tüm filmi tek başına ve olabildiğince ruhsuz bir ses tonuyla (navigasyonda konuşan kadın gibi) seslendirdiği rezalet bir dublaj görüp bana hak verecektir.

bizden de bir örnek; kim gandalf'ın gerçek ses tonunun rahmetli istemi betil'den daha farklı olduğunu düşünüyor ki :)

cevabının net şekilde "super mario" olması gereken anket başlığı.

sözlük formatına uymayan vasat başlık.

şimdi efendim, diğer aylar neyse de temmuz (july) ve ağustos'un (august) hikayesi pek bir keyiflidir. meşhur roma diktatörü jül sezar'ı onurlandırmak için çevresindeki dalkavuklar önlerini ilikleyip "sayın diktatörüm şu 7.aya sizin adınızı verelim (july). ayrıca öyle 30 günlük aylardan da olmasın, şanınıza yakışmaz, 31 gün olsun" diye yalakalık yapmışlar ve takvimdeki 7.ay sezarın adı ile (july) anılmaya başlanmıştır.

sezar öldükten sonra, anasını ağlattığı roma cumhuriyeti rejimi çökmüş ve üvey evladı olan yine meşhur augustus, ilk roma imparatoru olmuştur. yine dalkavuklar bu defa augustus'un huzurunda önlerini ilikleyip "sayın imparatorum, şu 30 günlük 8.aya sizin adınızı verelim (august). ama 30 gün olursa şanınız rahmetli jül sezar'dan aşağı kalır, size yakışmaz. 8.ay da 31 gün olsun" diye yalakalık yapıp takvimi de öyle düzenlemişler.

augustus da öldükten sonra roma imparatoru tiberius olmuş, dalkavuk takım artık uzmanı olduğu malum konuda tiberius'un huzuruna çıkmış. tiberius bu yalakaları dinledikten sonra " iyi düşünmüşsünüz ama 13.sezar öldüğünde ne olacak?" diyerek aslında "lan hıyarlar, her gelene gazete kuponuyla dağıtılmış gibi ay adı veriyorsunuz da hepi topu 12 ay var, sonra bizim adlar da yerimize gelenlere verilecek, işin cılkı çıkar" demek istemiş ve bu öneriyi reddetmiştir.

not : jül sezar'dan sonra başa geçen imparatorlara hem onu anmak hem de başa geçeni onurlandırmak için "sezar" unvanı verilirdi, hatta bu unvan çok uzun süre kullanıldı, 100 yıl öncesine kadar. "alman kayzeri" unvanındaki kayzer, sezar(caesar) oluyor. hatta ve hatta kayseri sözcüğü de sezar'dan geliyor. ulan sezar, ne büyük adammışsın :)