Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Colonel Hans Landa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

555 entry 13 konu hiç puanı yok
10.11.2022 15:38 son işlem tarihi takip etme takip et

tanrıların arabaları

verne ile daniken'i denk tutan bazı dermess'lerin olduğu vasat başlık.

jules verne ile daniken'in aynı cümlede geçmesi daniken için bir onur, verne için haksızlıktır.

verne, "hikayelerinde" o zamanlar icat edilmemiş olan denizaltı, uçak ve uzay araçlarını öngörmüştür. tüm dünyada milyonlarca çocuğun ilham kaynağı olmuştur, belki o araçları icat eden insanlar da bir zamanlar verne'i okuyup hayallere dalan çocuklardı.

daniken ise hiç de öyle "ben hikaye anlatıyorum" demeden, ciddiyetle ve hiçbir kanıtı olmadan piramitleri uzaylıların yaptığını vb. düşünen bir tiptir. hiçbir insana bir şeyler icat etmesi için ilham vermez çünkü uzaylılardan, insanlık dışı güçlerden medet umar, umdurur.

02.11.2022 08:04
  1. kemal sunal filmleri

    yeşilçam'ın komedi filmleri kategorisini büyük oranda domine eden, günümüzde hala birçok repliğini etrafta duyabileceğiniz kişinin başrolünü oynadığı filmler.

    bana göre, 1975-80 arası filmlerinin neredeyse hepsi efsanedir, 80-85 arası yavaştan kalite düşse de yine çoğu iyidir, 85-90 ve sonrası ise kötüdür(elbette kendi standartlarına göre, şimdiki saçmalıklarla kıyaslamam bile.)

    şener şen ile denk gelmeleri ise, bu millete yaradanın bir lütfudur, bence bir daha böyle bir ikili hiç olmayacak. halit akçatepe,adile naşit, münir özkul gibi efsaneler ile uyumları mükemmeldir. ve yine kendisinin natuk baytan ile birçok efsane(ve hala repliklerini kullandığımız) film çevirdiğini de es geçmemek lazım.

    filmlerinin çoğunda sosyal mesajlar verir,kimi zaman ağalık düzenini yerle bir eder,kimi zaman işçi haklarını savunur, kimi zaman hilekar patronlara dersini verir, kimi zaman da bizzat milleti dolandıran bir siyasetçi olarak durumu hicveder. bazı filmlerinde ise direkt sosyalizm propagandası vardır, şu amerika'dan gelen eşeğin(mister dörtnal mıydı neydi) olduğu filmin finalini çoğu kişi izlememiştir, çünkü o kısım sansürlenmiştir tvde. son kısımda 1 mayıs işçi bayramı kutlamalarına katılır kendisi, 1 mayıs şarkısı,flamaları vs. eşliğinde.

    her ne olursa olsun, günümüzün işemeli geğirmeli küfürlü saçmalıklarının "komedi filmi olmadığını" kendisinin ve yukarıda (bazılarını) saydığım efsane isimlerin sayesinde biliyoruz, hepsine sonsuz teşekkürler.

     
  2. yapay zeka

    önümüzdeki 100 yıl içinde kitlesel bir yok oluşa maruz kalmazsak ve üzerinde artan bir ivmeyle çalışılmaya devam edilirse, dünyadaki yaşamı bizim yerimize domine etmeye başlayarak "baskın tür(?)" olacak yazılımsal-elektronik-mekanik bileşim.

    aslında günlük hayatta çevremizi kuşattığını görmek çok da zor değil. bankaya gittiğinizde sıra numaranızı veren basit makinelerden tutun, "siri,bugün hava nasıl?" diye sorduğunuz ayfonunuza veya sadece bir kere arattığınız "çamaşır makinesi" kelimesini yorumlayarak size girdiğiniz sitelerde kenarda,üstte reklam olarak çamaşır makinesini gösteren gugıla kadar her yerde.

    şu an emekleme döneminde olsa da gidişat korkutucu. bir örnek olarak, yapay zeka geliştiricilerinin üzerinde çok sık çalıştığı satranç oyunundaki, meşhur stockfish(seviye8)'in gugıl tarafından geliştirilen alphazeo'ya madara olması gösterilebilir. ilgilileri bilir, 8.seviye stockfish yazılımı, dünya satranç şampiyonlarından dahi yüksek elo puanına sahiptir, yani kısaca şampiyonlardan daha iyidir(son şampiyon magnus carlsen 2800 küsür, stockfish 8, 3400 küsür elo puanına sahip). alphazero'ya sadece temel satranç kurallarını(işte fil çapraz gider, kale düz gider falan) öğretip 4 saat kendi kendine oyun oynaması için süre tanınmış. bu 4 saatte tam 40 milyon (ohaaaa) maç yaparak satrancın tüm inceliklerini öğrenmiş ve 8.seviye stockfish ile 100 maçın 28'ini kazanmış,72 oyun berabere, satranç oyunu için bu skor eze eze yenmek demek ve alphazero daha geliştirilmeye devam ediyor.

    önümüzdeki 50 yıl içinde bazı mesleklerin yok olacağını öngörmek de zor değil. amazon.com adlı alışveriş sitesi 1 yıldan uzun bir süredir, belirli bölgelerde ve belirli şartlarda da olsa drone ile ürün teslimatı yapıyor. yine aynı şekilde boston dynamics'in geliştirdiği robotları, hoplarken zıplarken, bir kutuyu bir yerden kaldırıp istenen bir yere koyarken çekilmiş videoları zaten tvde ana haber bültenlerinde görüyorsunuz. amerikan ordusu uzun süredir robot-asker üzerinde çalışıyor. yani ilk başlarda fiziksel güç isteyen işleri ele alacaklar gibi. geliştikçe daha karmaşık işlere de el atacaklarını öngörebiliriz. kim bir fıtık ameliyatına, el titremesi riski bulunan bir insan yerine, milimetrenin milyonda biri kadar hassasiyeti kusursuz biçimde aktarabilen bir robotu seçmez ki? ya da hangi patron, 7 gün-24 saat dinlenmeksizin çalışabilen, maaş, tatil, yeme-içme, hastalık gibi -patrona göre- olumsuzluklardan uzak olan robotları tercih etmez ki?

    dediğim gibi şu an yapay zeka emekleme aşamasında ve birçok kişi yapay zekadan çekinmenin saçma olduğunu düşünüyor. fakat elon musk gibi dahi bir yazılım uzmanı yapay zekanın insanlığın başına bela olacağını söylemişse ve daha da önemlisi putin gibi bir adam yapay zeka'ya öncülük eden ülkenin tüm dünyaya hükmedeceğini söylemişse bence hiç de hafife alınacak bir durum yok.

     
  3. dır-dir-dur-dür eki

    kamusal alanda kullanımının büyük kısmını devlet bahçeli'nin tek başına karşıladığı vasat ek.

     
  4. ekonomik kriz

    dramatik boyutlarda olayların yaşanmasına sebebiyet verebilen korkunç durum.

    çeşitli ekonomik olumsuzluklara göre şiddeti de değişir. mesela hiperenflasyon, paranın kağıt parçasına hatta daha da değersiz bir meta haline gelmesidir. en tipik örneği 1.dünya savaşı sonrası çok ağır savaş tazminatları altında ezilen weimar (almanya) cumhuriyetidir. 1919'da 1 amerikan dolarıyla 48 alman markı, 1921'de 1 amerikan dolarıyla 330 alman markı ve hiperenflasyonun tavan yaptığı 1923'te 1 amerikan dolarıyla 4.2 "trilyon" alman markı(ohaa) alınabilir duruma gelmiştir. bir adet ekmeği almak için bir el arabasını dolduracak kadar kağıt para ödendiği, bir çuval kağıt para ile alabileceğiniz odunu yakıp ısınacağınıza o çuval dolusu parayı yakıp ısınsanız daha karlı olacağınız korkunç bir dönem. şu an benzer bir süreç başta eski bir otobüs şoförünün bulunduğu venezuela'da gerçekleşmektedir. venezuela'da insanlar kağıt para ile çanta yapıp sınır şehirlerinde başka ülke insanlarına satmaya çalışıyorlar. evet bildiğin kağıt paraları katlayarak,dikerek falan çanta yapıp satıyor adamlar çünkü kağıttan bile değersiz para. isteyen youtube'dan onlarca videosunu görebilir.

    buhran,stagflasyon,resesyon,-syon,-syon vs. daha birçok kavram var ama en çarpıcı ve korkutucu örnekler hiperenflasyonda olduğundan onun örneklerini verdim.

    türkiye'nin de özellikle son birkaç yıldır bir ekonomik kriz içerisinde olduğu söyleniyor, elbette yukarıdaki korkunç hiperenflasyon durumunda değiliz ama bence günlük hayatta da hissedildiği ortada. (bizzat çsg bakanlığının verileriyle ülkemizde çalışanların %40'ı asgari ücretle,%43'ü de "asgari ücretin iki katına kadar" maaş alıyor. yani türkiye'de çalışanların %83'ü "en fazla" 3200 tl kazanabilen insanlardan oluşuyor.dizel clio olmuş 90 bin tl.) bazı ekonomistlere göre, bireysel olarak alınabilecek birkaç önlem;

    -lüks tüketimden kaçının.

    -elektronik ve beyaz eşyada aynı işlevi görecek ürünlerde nispeten ucuz olanı seçin. (en bariz örnek telefon. 6 bin tl'lik ayfon ile 2 bin tl'lik şayomi aynı işi yapıyor,hatta çoğu konuda şayomi daha iyi. sırf ısırılmış elma diye 6 bin tl vermek mantıksız. tabi ucuz deyince içinden hıyar çıkan 99 tl'lik sansung,xperiya falan demediğimi anlamışsınızdır. 1 sene sonra yine telefon almaya mecbur etmeyecek kadar hızlı,işlevsel ve kaliteli olmalı)

    -yine özellikle telefon başta olmak üzere elektronik ürünleri bozulmadan veya kullanılamaz duruma gelmeden değiştirmeyin.

    -çok gerekli değilse borçlanmayın. yok illa borçlanacaksanız da döviz üzerinden borçlanmayın.

    -ihtiyacınız olmayan bir şeye kesinlikle para vermeyin, bu, kriz olsa da olmasa da geçerli zaten.

    -yukarıdaki maddeleri uygulayarak yapacağınız tasarrufu yazın güney sahillerinde ruslarla yiyin..şaka lan şaka, para biriktirin.

    ve son olarak,bazı ekonomistler,internette çeşitli sitelerde yapılan yorumlar haklıysa ;

    -"sıkı tutunun."

     
  5. kürt milliyetçiliği

    anlamakta zorlandığım bir milliyetçi türü.

    şimdi efenim, bir italyan milliyetçisi roma ile övünür (bkz:mussolini), bir fransız milliyetçisi napolyon ile, fransız ihtilali övünür, bir alman milliyetçisi büyük frederik ile,bismarck ile, sayısız bilim insanıyla, sanatçısıyla,düşünürüyle, elini sallasan mareşale çarpacak efsane prusya ordusuyla övünür, bir rus milliyetçisi büyük petro (evet büyük.deli diyen bir tek biz varız) ile övünür vs.

    işte bu noktada kürt milliyetçisinin ne ile övündüğünü anlayamadığım için zorlandığımı söyleyebilirim zira bildiğim kadarıyla tarihte bir kürt devleti olmadı, -dünya çapında- sanatçısı,bilim insanı vs. de olmadı. e kardeşim kiminle övünecen sen? medler,selahaddin eyyubi? kürt olduklarına dair bir görüş birliği yok.

    şahsi olarak ise, üstad schopenhauer'in "milli gurur" aforizmasını doğru bulduğum için,kim neyle övünmüş hiç umrumda değil.

    bir nazi albayı olarak, führer'imin efsane aforizmasıyla entry'imi sonlandırıyorum; "almanlıktan aldığım tadı hiçbir şeyden almadım...belki bilardo... ama yok lan, almanlık daha güzel" -gülücük