Türkiye'nin memur portalı

Korkunç bir viral hastalık.

Daha önce de yazılmış, virüs beyne ulaştıktan sonra geri dönüşü yoktur, kesin ölümle sonuçlanır. Aşısını meşhur fransız bilim insanı pasteur bulmuştur. Öyle bir hastalıktır ki bugüne kadar kuduz virüsü bulaşıp aşı yapılmadığı halde ölmeyen sadece 1(bir) kişi olmuştur, onun da nasıl kurtulduğu net değildir. Bu kadar ölümcül bir hastalığın yeryüzünden silinmeme sebebi ise bilin bakalım hangi hayvandır? Son 1 yılın popüler hayvanı yarasa.-gülücük- (bu yarasa denen egzotik memeli, genel olarak vücudunda bir sürü virüs bulunan ve kuduz dahil hepsine bağışıklık kazanmış çok çok tuhaf bir canlıdır. zaten tüm memeli türlerinin sayısının 5 binken(kedi, fil, zürafa, ayı, insan vs. hepsi dahil 5 bin) bu 5binin 2 bini sadece yarasa türleridir(oha). yani tüm o geyik, kaplan, gergedan, köpek vs tür sayısı toplam 3 binken, yarasalar kendi aralarında 2 bin farklı türdür.)

uzun zamandır ülkemizde nadiren görülen bu virüse yakalanma olasılığınız çok düşüktür ama inanın o düşük olasılığın dahi içinde olmak istemezsiniz. o sebeple durumunu takip edemeyeceğiniz bir kedi, köpek tarafından doku bütünlüğünüz bozulacak şekilde ısırılırsanız/tırmalanırsanız "noolecahh yeaa" demeden direkt bir sağlık kurumuna gitmelisiniz.

beymen'in sitesinde gayet ucuz olacak vasat kütük.

spoiler

kütüğü yine sobada yakarsın zor durumda kalırsan. tabi lüks bir ısınma yöntemi olur da yine işe yarar yani. adamlar wc terliğini 10 bin tl'ye, pazarda 20-30tl'ye alacağın 6'lı bardak setini 12 bin tl'ye, küllüğü 9 bin 500 tl'ye, gümüş kaplama (gümüş bile değil, sadece kaplama) kürdan setini 800 tl'ye satıyor. en ucuz olabilecek şeyleri aratıp yazdım, eminim çok daha pahalı ürünler de vardır.

tabi şakası bir yana, bu tür ürünler herhangi bir ürünün fiyatını sorma gereği duymadan alacak kadar zengin insanlar için üretilen, statü göstergesi sayılan ürünler. kimse o kütüğü veya yukarıdaki kürdan setini diğerlerinden daha işlevli olduğundan o parayı hak ettiğini düşünüp almıyor, "alabildiği" için alıyor.

herhangi bir dine inanmayan insan.

Yoktan var olmayı bilim tartışmaz. böyle bir şeyi konu edinmez. Gerçi dinler de yaratıcının yoktan nasıl var ettiğini izah etmiyor. islam için söylersek, "ol der ve olur" gibi bir anlayış söz konusu.

Büyük patlama hakkında alternatif hipotezler de mevcut. Büyük patlama ile yoktan bir anda şu an içinde bulunduğumuz evrenin oluşması yerine başka yasaların geçerli olduğu bir evrenden bugünkü fizik kurallarının geçerli olduğu (zaman, hız, kütle, ivme vs.) evrene geçişin olabileceği düşüncesi de var. Ama tabi peki o önceki evren ya da ondan önceki ? En baştaki ? Her şeyin bir başı ve sonu olması düşüncesi insana özgü bir yanılgı. Tıpkı sonsuzu anlayamamak gibi başı ve sonu olmayan kavramları da anlamakta zorlanıyoruz. Fizik kurallarının üstünde bir güç olamaz. Birinin dediği gibi: "Tanrı bile fizik yasalarının dışına çıkamaz."

Bir yaratıcı var ise gerçekten de şunu açıklaması gerekir: bilinen evrende gözlemlenen 400 milyar ila 1 trilyon galakside , her bir galakside ortalama 50 milyar ila 400 milyar arası yıldızın yörüngesinde, her bir yıldızda yine ortalama 10-20 gezegen bulunup sadece bizim yaşadığımızı seçmesi ilginçtir. Bırakın evrende, galaksimizde bile herhangi bir sıra dışı özelliği olmayan gayet normal bir güneş sisteminde bulunuyoruz. Neden dünya ? Ya da daha da önemlisi, neden bu kadar madde israfı ? Dünyadaki tüm denizlerde ve çöllerdeki kum tanelerinden daha fazla yıldız varken orta büyüklükte sıradan bir yıldızın yörüngesinde bulunan ufak bir gezegen, evrenin yaratılış sebebi olabilir mi ?

özünden neden yoksun olduğunu anlayamadığım kişi, inançsız insan.

çevremde gördüklerime dayanarak söyleyebilirim ki ortalama bir ateist/agnostik, ortalama bir dindardan çok daha ahlaklıdır. herkes aynı şekilde düşünmek zorunda değil, sizin gibi olmayanlara hakaret ederek dine hizmet edemezsiniz.

ülkemize özgü bir yanılsama.

evet, çevrenizdeki çocuklardan ( veya velilerinden ) ortalamasının 100, 99 küsür vs. olduğunu söyleyenleri duymuşsunuzdur. hatta öyle ki herhangi bir dersten ortalama zorlukta bir yazılı sınav yapılsa 100 üzerinden 50 puan alamayacak öğrenciler bile verilen 90 puana burun kıvırdı. bu yanılsamadaki en büyük pay, kendini ilk gerçek sınava ( pybs,lgs,tyt,ayt ve hatta okulda yapılan denemeler ) kadar rahat hissetmek isteyen, gerçeklerden kopmuş veya bu gerçeklerle yüzleşmeye üşenen velilerdir. bu dönem çoğu 50'lik öğrenciye "en az" 75, 80 verildi. bu yüksek notlara rağmen, öğretmenlerin bazıları bizzat veli tarafından ya da velinin şikayetiyle idareci tarafından arandı, öğretmenden izahat istendi. öğretmenler de adil notların değil şişirilmiş notların makbul olduğu bir ortamda notları şişirdi. bu durumdan memnun olan bir öğretmen olduğunu sanmıyorum ama talep tam olarak budur. bu süreçte öğretmenlerin ve idarecilerin eksiklikleri de vardır elbette ama bu başka bir tartışmanın konusu.