Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
urfa bana küsmüşBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
FİR'AVUN'A RAĞMEN ALLAh'A İNANAN KADIN.
Fir'avun'un sarayında ve onun nikâhı altında yaşayan Hz. Âsiye'dir. Hz. Âsiye, "Ne yapayım şartlar müsait değildi, çevrem kötü idi, tepemde Fir'avun baskısı vardı, bu yüzden doğru yolu bulamadım, iyilerden olamadım." diye mazeret üretenlerin bütün bahanelerini ortadan kaldıran bir örnektir. Hem de çarpıcı ve kalıcı bir örnektir.
muradi mahlaslı padişahımız
ilim ve sanat erbabına büyük yakınlık göstermiş, onları himaye etmiştir. Yaz-kış cuma gecelerinde bilginleri, şeyhleri, hafızları toplayarak ilmî tartışmalar yaptırmıştır. Cumartesi geceleri ilahi okuyanları, gazelhanları dinlediği; pazar geceleri Tıflî, Cevrî, Nef?î, Arzî, Nedim, Nesarî, Beyanî ve Uzletî gibi şairlerle sohbet ettiği; pazartesi geceleri, damadı Muslu Çelebi, Ak Baba, Sarı Çelebi, Simitçizâde gibi sohbet ehillerini toplayarak onlarla muhabbet ettiği anlatılır. Salı gecelerinde, güngörmüş ihtiyarlar ile sohbet ederek, onların tecrübelerinden yararlandığı; çarşamba gecelerinde sâlih kişilerle ve hayır sahipleriyle; Perşembe gecelerinde dervişlerle sohbet ettiği kayıtlarda mevcuttur. Ayrıca her sabah divana çıkarak halkın dertlerini dinlediği bilinmektedir.
Allah'ını unutma. Kuvvetli bir imana sahip ol. Allah (c.c.)'ın emrettiklerini yap, yasak ettiklerinden uzak ol. Vaktinde ibadetini yap, namazını kıl, orucunu tut. Herkese karşı adaletli ol, kimsenin hakkına tecavüz etme. Hakkı söyle ve her hakkı sahibine ver. Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına da yapma, sana yapılmasını istediğin şeyi sen de başkaları için iste, yap.
Şam ile Hicaz'ı yani Mekke-Medine'yi birleştiren Hamidiye Hicaz Demiryolu projesidir.
Projenin amacı kamuoyuna açıklandığı şekliyle, Müslümanların hac seferlerini kolaylaştırmak olduğu belirtilmiştir. Fakat bununla birlikte Arabistan'ın ortasına kolay asker sevk etmek, uzak bölgelerdeki denetimi sağlayabilmek ve İslam Birliği politikası doğrultusunda Müslümanların kaynaşmasına katkı sağlamaktı
hukuku ve idari örgütlenmeyi temsil eder.
kadılar, bağımsız olarak görev yaparlardı. Kadının hükmü olmadan kimse cezalandırılamadığı gibi, vergi toplanması, tahrir yapılması gibi idari tasarruflar da kadının bilgisi olmadan gerçekleştirilemezdi. Padişahlar bile mahkemelere ve kadılara karışamazlardı. Mahkemeler gerektiğinde padişah karşısında halkın haklarını korurdu. Kanunlar padişahın da üstündeydi. Nitekim Şeyhülislam Ebussuud Efendi, padişahın emirlerinin kanuna aykırı olması durumunda bunlara "Nâ-meşru nesneye emri sultanî olmaz" diyerek karşı çıkmıştı.
MAHKEMELERDE AYRIM YOK
Osmanlı mahkemeleri davalarda zengin fakir, güçlü-zayıf, Müslüman-Gayrimüslim ayrımı yapmazdı. Kişinin statüsüne ve itibarına bakılmazdı.
1. | semraa-91 |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |