Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

microoop

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,493 entry 460 konu hiç puanı yok
04.07.2021 04:38 son işlem tarihi takip etme takip et

yarın diye bir şey yoktur

Her gün yataktan kalkarken bugün güzel bir şey olacak diye başlayan umutlarınız olsun.

olmadı mı, olsun üzülmeyin. yarın olur.

içinizdeki umut tükenmesin. Bir yanı var ömrümüzün, mutlaka bir gün gülecek. Bizim de günlerimiz olacak.

o kuşların kanadı o güllere değecek efendim.

Tanım: Uydurmadır, haltetmiştir.

30.05.2021 02:44
  1. istanbul'a bir çift söz

    ulan istanbul, sen mi büyüksün ben mi büy.. şaka şaka sen büyüksün tamam

     
    (Bkz: çok da şey etmemek lazım)
  2. kivi

    hayatımızdan çıksa hiçbirimizin de arkasından arayıp sormayacağı, Unutup gideceği meyve.

    Elma, portakal öylemi, bunlar çıksa o zaman yaygarayı gör.

     
  3. Okul hayatında yaşanan travmalar

    Yazının başlığını ortalama stresi

    tam bir baş belası.

    bir türlü kırmızı kalemle o başlık ortalanamazdı

    ve silinmiyordu o kırmızı kalem, iz bırakıyordu.

    Çünkü Her zaman alamazdık gerçek "kırmızı" olan faber'i. Rengi bordo olanlar daha ucuzdu

     
  4. Okul hayatında yaşanan travmalar

    İlkokuldaki resim dersinde, sulu boya ile resim yapılan kağıdın dalgalı tuhaf bir hal alması..

    Meğerse yıllar sonra 36 yaşında yeğene suluboya kağıdı almak için kırtasiyeye girdiğimizde öğreniyoruz ki suluboya yapılacak özel resim kağıtları varmış. "soğuk press mi sıcak press mi abi?" diyor, kırtasiyeci..

    afallıyor insan.. iyi kötü silkelenip kendini toparlıyor ve yarım ağız sorabiliyorsun

    "bunların Farkı nedir" diye?

    Bunların da en az 140 lbs ve %100 cotton olanları tercih edilmeliymiş.

    Hatta bununla da kalınmamış daha da ileri gidilmiş; yanlış boyanan yerleri ıslatarak yapılan boyama işlemini geri alan kağıtlar bile üretilmiş.. biz boşuna mı travma yaşamışız o kadar yıl..

     
    (Bkz: ben böyle tarzın)
  5. Dudak tiryakisi

    Ortaokulda hulusi diye bir çocuk vardı, 48'li pastel boyası olan çocuk. cebine envai çeşit hayvan koyar, okula getirirdi. Bir gün hiç unutmam tavuk getirdi sınıfa, tavuk. Çantasından çıkardığı gibi benim üzerine atmıştı. Kantin sırasında itekleyen, sırayı bozan da aynı hulusi'ydi. Bu habis evlat, her ders tükenmez kalemin mürekkebini emer, ağzı dili lacivert olurdu. Sonra da yıkamak için ağlayarak öğretmenden izin isterdi. lan emme işte..

    tanım; hulusi

    Çok merak ediyorum acaba şimdi ne yapıyor?