Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
microoopBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
hayatımızdan çıksa hiçbirimizin de arkasından arayıp sormayacağı, Unutup gideceği meyve.
Elma, portakal öylemi, bunlar çıksa o zaman yaygarayı gör.
Yazının başlığını ortalama stresi
tam bir baş belası.
bir türlü kırmızı kalemle o başlık ortalanamazdı
ve silinmiyordu o kırmızı kalem, iz bırakıyordu.
Çünkü Her zaman alamazdık gerçek "kırmızı" olan faber'i. Rengi bordo olanlar daha ucuzdu
İlkokuldaki resim dersinde, sulu boya ile resim yapılan kağıdın dalgalı tuhaf bir hal alması..
Meğerse yıllar sonra 36 yaşında yeğene suluboya kağıdı almak için kırtasiyeye girdiğimizde öğreniyoruz ki suluboya yapılacak özel resim kağıtları varmış. "soğuk press mi sıcak press mi abi?" diyor, kırtasiyeci..
afallıyor insan.. iyi kötü silkelenip kendini toparlıyor ve yarım ağız sorabiliyorsun
"bunların Farkı nedir" diye?
Bunların da en az 140 lbs ve %100 cotton olanları tercih edilmeliymiş.
Hatta bununla da kalınmamış daha da ileri gidilmiş; yanlış boyanan yerleri ıslatarak yapılan boyama işlemini geri alan kağıtlar bile üretilmiş.. biz boşuna mı travma yaşamışız o kadar yıl..
Ortaokulda hulusi diye bir çocuk vardı, 48'li pastel boyası olan çocuk. cebine envai çeşit hayvan koyar, okula getirirdi. Bir gün hiç unutmam tavuk getirdi sınıfa, tavuk. Çantasından çıkardığı gibi benim üzerine atmıştı. Kantin sırasında itekleyen, sırayı bozan da aynı hulusi'ydi. Bu habis evlat, her ders tükenmez kalemin mürekkebini emer, ağzı dili lacivert olurdu. Sonra da yıkamak için ağlayarak öğretmenden izin isterdi. lan emme işte..
tanım; hulusi
Çok merak ediyorum acaba şimdi ne yapıyor?
İDAL* | 123 yeni konu açtı Son konu 05.11.2023 03:52 - 698 yeni entry girdi Son entry 17.11.2023 21:58 | takip etme |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |