Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

microoop

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,493 entry 460 konu hiç puanı yok
04.07.2021 04:38 son işlem tarihi takip etme takip et

29.11.2020 fenerbahce vs beşiktaş maçı

Tarihin tekerrürlerden ibaret olduğunu gösteren, fenerbahçenin penaltı ve kırmızı kart jokerine rağmen beşiktaşın 4 tane sallayıp geçtiği, Algıların değil olguların kazandığı bir maç ki Haliyle bazı çıkarımları olmuştur;

1. kırmızı kart israfının önüne geçilmesi amacıyla Beşiktaşın bundan sonra kadıköydeki maçlara 10 kişi çıkmasının teklif edilmesi

2. aboubakarın tam efor harcamaması bundan böyle %60 kapasiteyle oynamaya devam etmesi

3. fenerbahçe kalecilerinin ceza sahası dışında da topa elle müdahale etmesinin önünün açılması

4. gol sevinçlerinde daha iyi kayabilmek için zeminin yeniden ıslahı

5. atılan dört golden sonra maç sonu malum skoru sağlan-a-mamış ise yenilecek üç gol için fenerbahçeli arkadaşlara yardımcı (penaltı veya kendi kalemize farketmez) olunması.

6. 1861 gün sonra gol atan ve öpmek için armanın yerini arayan kaptan necip uysal'ın daha sık gol atmasının sağlanması

7. mustavo matibadan büyük gibi şakalar, komiklikler falan.. boşa gitmemesi için gülünmesi zira mustavonun atibanın tek bacağı dahi etmeyeceği görülmüştür izlenmiştir.

son olarak maske mesafe ve temizliğe dikkat.

01.12.2020 14:42
  1. neden ayrıldınız sorusuna verilecek cevaplar

    zamane ilişkileri sabun gibi, hal böyle iken ayrılıklar da kaçınılmaz oluyor. ayrılıktan sonra da sevgililer tarafından gerçekte itiraf edilemeyen ama aslında var olan bir iletişim ötesi bağlantı süresi daha vardır ki bu süre içerisinde insanın kontrolsüz davranışlar sergilemesine, elinin ayağının birbirine girmesine neden olan ve yakın çevre tarafından yöneltilen "sanane" demek istediğimiz soru.

    madem ayrılık kaçınılmaz o zaman önemli olan cool kalabilmek, elit kalabilmek. bunun için kendini acındırma, öfke, reddediş, belki döner umudu aşılamak bunlar artık trend değil. ayrılıkların bugün artık ilişkiye başlamak kadar normal karşılandığını unutmadan ve sakin kalarak;

    "bize ayrılan sürenin sonuna gelmiştik"

    "bakış açılarımız farklıydı"

    "hayattan beklentilerimiz uymuyordu" ya da

    "ilişkimizin son kullanım tarihi doldu" gibi cevaplarla geçirmek lazım ki bunlar çağımızda daha popüler ve elit karşılanır hale geldi.

     
  2. sabun tipi erkek modeli

    tam hayatınızda sakinlik hakimken bu devirde adam gibi adam kalmamış derken bir anda hayatınıza girmeye çalışıp bütün tatlı dil, şirinlik,ilgi alaka bilimum bütün maharetlerini sergileyip sırasıyla;

    -dikkat çekme

    -ilgi uyandırma

    -kafa karıştırma

    -alışma

    -beklentiye girme aşamalarını size yaşatıp sonra bir anda yok olan adamlardır.

    özellikle bir süredir feminist takılan "erkeklerin numaralarını biliyorum bana sökmez" diyen kadınları kendilerine av olarak seçerler. tüm zayıflıklarınızı tez zamanda görüp oradan süreci başlatırlar. kendi kafanızda yarattığınız ruh eşi profilini gayet güzel oynayarak size depoladığı enerji ve iltifatları ile kendisini kısa zamanda ihtiyaç haline getirmeyi ve duygularınızı minik minik uyandırmayı başarır tam da "günaydın" mesajı atma kıvamına geldiğinizde ise şizofren ibi sanki evrende hiç olmamışcasına yok olurlar.

     
  3. şemsiye tipi kadın modeli

    uzun süreli bir ilişkiden çıkmış ya da boğucu bir evliliği geride bırakmış don jon misali my body my car my crunch my boys modundaki tüm enerjisini spora ve işe veren beylerin hayatına ufak ufak sızarak yaşadığı duygusal boşluğu biraz daha farklı şekilde kapatan, görüşmeye başladığınız ilk anlardan itibaren size istediğiniz kadar özgür alan bırakan canınızın istediği anda ona gitmeye izin veren kadınlardır.

    yeni bir ilişkiye hazır olmadığınız için siz kaçmak istesenize o yarattığı küçük çaplı krizler ile sizi yanına çekmeyi başarır, ilgisi ve söyledikleri ile "vay be ben neymişim bu zamana kadar kıymetimi bilememişler" havasına sokup tasdikleyici taktiklerle farkında olmadan ona alışmanıza neden olurlar.

    arabanın işi var sanayideyim, motorla gezicem ya da halı sahadayım gibi bahaneler asla sökmez. o da gelir sizinle sanayide esnaf lokantasında bile yemek yer. motor alır bir aya kalmaz size eşlik eder ya da halı sahadan çıkınca geç olur acıkırsın yemek hazır bana gel der sonra bir bakarsınız üzerinizde formanız altta şortunuzla kendinizi onun kapısında bulabilirsiniz.

    kısacası; "ilişki istemiyorum ben" ile "akşam ne yapıyoruz hayatım" demeye başladığınız an arasında henüz 1 ay geçmişse bu kadınlara da neden şemsiye tipi kadın denildiğini anlamışsınızdır.

     
  4. uzak mesafe ilişkileri

    okul ya da iş hayatı gibi sebeplerden dolayı etrafında sana uygun kız mı yok serzenişlerine inat yıllardır süren ve bu çelişki girdabı içinde yıllarca ayakta kalmayı başarabilen ilişkilerdir.en büyük destekleri;

    -hazırlan 18 saat sonra kapıdayım

    -sana sarılıp uyumayı özledim

    -yok aşkım çok süretli değilim 120 km/h geçmiyorum

    -sadece 1.082 km kaldı gibi argümanlardır.

    her buluşma ilk buluşma gibidir. normalde 8 de uyanıp işe gidemezken onun şehirde olacağı günler ya da ona gideceğin günler de 6 da dikilirsin. buluşmada da zaman kısıtlı olduğu için kavga edemiyor sürekli birbirinizi alttan almaya çalışıyorsunuz. düşünsenize, tartışıp birbirinizi üzmeye bile vaktiniz yok, negüzel. o yanında yokken para biriktiriyorsun. sinemaya gitmiyor bunun yerine izlenecek filmleri not ediyorsun. kavuşuncaya kadar da dvd leri çıkmış oluyor zaten. bir kahveye 5 lira vermek yerine gidip bakkal amcadan 1 liraya üçü bir arada alıyor biriken parayı da birlikteyken harcıyorsun. 1 aylığını bir günde bile harcasan koymuyor. öyle bir ilişki. hediyesini bile kargoyla veriyorsun, hastalandığında gerçekten yanında olmana gerek yok, yanındayım üstünü ört sıkı giyin diyorsun ve bu yetiyor. bazen zor oluyor kolkola yürüyen sevgilileri görünce "benimde kolum var ulen" diye gözün koluna ilişiyor ama olsun yalnızlığa alışmıyorsun hiç olmazsa.

    bir tek yalnızlığa alışırsan bitiyor bu uzak mesafe ilişkisi. hiç alışmayayım diye umut ediyorsun sadece..

     
  5. free lance

    bunlara genellikle öğle yemeğinden sonra kahve almak için gittiğiniz yerlerde avmlerde ya da cafelerde rastlarsınız. oldukça şık giyinmiş, sporunu yapmış, ilk öğününü tamamlamış, kahvesi elinde tableti önünde kulaklığı kulağında güzel güzel oturan adamlardır. acaba işi gücü bırakıp bende mi bunlar gibi çalışsam diye diye kısa bir düşünce sizi alsa da aslı böyle değildir. bunlar var ya bunlar;

    aslında bunlar büyük ihtimalle eşlerinin "bütün gün ne oturuyorsun evde" türünden dır dırlarına dayanamayıp gitmiştir o cafeye, mutlaka evde temizlik vardır.

    asla tatil yapamaz yılda bir kez dahi nereye gidip kafamı dinlesem diye düşünmek yerine kalacağı oteldeki internet bağlantı hızını düşünürler.

    akşam olup mesai bittiğinde bile ellerinde telefon bilgisayarın başında döner dururlar.

    yani sözün kısası çok da şey yapmamak lazım..