Türkiye'nin memur portalı

gelişmiş ülkelerdeki sosyal sorunlardan biri. norveç'te komuşlarından izole ve yalnız yaşayan bir adamın cesedi tam 10 yıl sonra bulunmuştu. ingiltere'de öldüğü 7 yıl sonra anlaşılan bir kadın vardı.

gelişmiş ülkelerde bu tip bir anlayış var; aile bireyleri arasında belki bir nebze sıcaklık kalıyorsa da eş dost, arkadaş, komşu vs. sıfatındaki insanlarla iletişim hani buz tutmak üzere olan bir metale dokunduğunuzda hissettiğiniz soğukluk kadar fazla. sanki bir insanla değil de daha önce hiç görmediğiniz başka türden bir canlıya karşı olacak temkinli yaklaşımı hissettiriyor bana. bir insan karşısında veya üstünde oturan komşusunun 10 yıl boyunca ortada görünmeyişini nasıl hiç merak etmez, korkunç bir bağsızlık. ne kadar izolasyon olursa olsun, illa ki bir miktar koku dışarı taşacaktır, hem de aylarca. hadi komşuyu merak etmediniz, bu ne kötü bir koku deyip polisi, belediyeyi de mi aramadınız?

bu kuzey avrupa gelişmiş belki ama böyle saçma sapan ve hiç de hümanist olmayan tavırları da var malesef. geçenlerde isveç'te evin çocuğuyla oynamaya gelen misafir çocuğa yemek vakti gelince odada beklemesini, çünkü ailece yemek yiyeceklerini söyleyen anne gündem olmuştu, isveç'te genel bir anlayışmış. el kadar çocuktan bir tabak yemeği, iki dilim ekmeği esirgeyen anlayış ne kadar gelişmiş bir ülkede olsa da mide bulandırıcıdır.

üstte bana cevap olarak entry yazan konu sahibi sanırım yanlış anlamış. ben herkesin istediği gibi yazma özgürlüğü olduğunu ve başka bir yazarın buna karışamayacağını söylemek istedim :)

isteyen istediği gibi yazar, kurallar bölümünde suç unsuru içeren bir şeyler yazarsanız ve biri de şikayet ederse polis amcalara adresinizi veririz haa diyorlar mesela. yani istediğin gibi yaz ama sonuçlarına katlanırsın demek bu. hal böyleyken, hele hele suç unsuru içeren bir şeyler yazmadıysanız kafanıza göre takılın. rahatsız olan gidip kendi sözlüğünü kurup orada takılabilir.

yüzbinlerce yıllık insan tarihinde hep cevabı aranan sorulardan biridir. bilimin gelişmesiyle özellikle son 200 yıldır insanlığın elindeki veriler, dinlerin bu soruya verdikleri yanıtları çürütmüştür. daha öncesi olmadan, bugünkü haliyle insan denecek bir canlı hiçbir zaman birden ortaya çıkmamıştır, doğadaki diğer tüm canlılar gibi milyonlarca yıllık evrimin sonucunda meydana gelmiştir.

eldeki kanıtlara rağmen insanın yaratıldığını savunan insanlar, bunu dini inançlarının sınırlaması sebebiyle yapmaktadır, dinleri bu konuda bir açıklama yapmamış olsalardı sorunsuz şekilde evrimsel süreci kabul ederlerdi. örneğin dünyanın yuvarlak oluşuna veya olmayışına dair dinlerinde net bir bilgi olmaması sebebiyle dindarların çok büyük kısmı dünyanın yuvarlak oluşunu kabul eder. yani bu insanlar için bir şeyin gerçekliğinin ölçüsü dine uygun olup olmamasıdır, bilime uygunluğu ancak dine de uygunluğu varsa kıymetlidir.

bir nesnenin yaşı tahmin edilirken minimum sınır değeri vardır. örneğin ben sovyetler birliği vatandaşı olarak doğdum diyen bir kişi şu an en az 31 yaşında olmak zorundadır, zira sovyetler'in yıkılışı 1991'de oldu. tabi bu minimum sınırdır, o kişi 70 yaşında da olabilir ama 15 yaşında olamaz. dünyanın yaşı mesela 4.5 milyar yıl hesaplanmıştır, bunu 4.6 milyar yıllık yeni bir kanıtla değiştirebilirsin ama 3.5 milyara çekemezsin, çünkü daha fazla olduğuna dair kanıt var. insanlığın yaşı da buna benziyor, bilim insanlığın yaşı 300 bin yıldır demişse bunu kanıtlamıştır. demek ki en az 300 bin yıl önce dünyada insanoğlu geziniyordu. yarın başka bir kanıtla 400 bin de olabilir ama 200 bin yıl olamaz.

din ise bu konuda biraz daha katı hatlara sahip, yazarın hangi kaynaktan 7 bin yılı söylediğini bilemiyorum ama 7 bin yıl dini olarak ifade edilmişse o 7 bin yıldır, farklı bir buluş ile 8 bin olamaz. hadi oldu, 80 bin olamaz, 80 bin olsa bile 300 bin yine daha eski oluyor. kafalar karıştı.