Türkiye'nin memur portalı

genç türkiye cumhuriyeti'nin yöneticilerinin tüm vatanseverliği ve iyi niyetiyle imzalayabilecekleri en iyi şartlara sahip antlaşmadır.

daha yakın zaman önce lozan'ı ve montrö'yü küçümseyip hükümeti bu antlaşmalardan çekilmeyi tavsiye eden bazı güya aydın, gazeteci, kanaat önderi vs. tipler, rusya ukrayna'ya saldırıp karadeniz'in askeri statüsü tartışmaya açılınca sus pus olmuştur. zira oturdukları koltuktan göbeğini kaşıyarak teklif ettikleri şey türkiye'yi büyük güçlerin oyuncağı yapacak başka antlaşmalara gebe olacaktı. halbuki bu antlaşmalarla büyük güçlerin karşısında uluslararası hukuka uygun bu antlaşmaları çıkarıp koyuyoruz ve tarafsızlığımızı koruyoruz,kimse de aksine zorlayamıyor.

gerçek hayat bu hayalperest tiplerin zannettiğinden çok daha acımasız ve o antlaşmalar bile nice zorluklarla imzalanabilmiştir.

belki teoride insanlar için bir cennet tasviridir ama uygulamada, bugüne kadar dünyanın gördükleri için rahatlıkla söylenebilir ki, baskıcı, totaliter ve insan doğasına uymayan bir rejimdir.

bir rejimin insan doğasına uygunluğunu ölçmek için kitlelerin yönelimini takip etmek yeterlidir. bugün afganistan, iran, kuzey kore gibi ülkelerden liberal demokrasiyle yönetilen ülkelere insanlar akın akın kaçmaktadır. gidemeyenlerin ise büyük kısmı belki bir gün olur hayaliyle yaşamaktadır. ortadoğu, afrika veya güney asya'daki ortalama bir insana; ispanya, norveç, avustralya, abd, japonya veya italya'da yaşama fırsatı verilse, hangisi olursa olsun kabul edecektir. bakın bu ülkelerin her biri farklı farklı yönetim sistemlerine sahip ama ortak paydaları liberal, kapitalist ve demokratik olmalarıdır. insanlar böylesi farklı ülkelerden herhangi birini bile benimseyebiliyorsa demek ki o sistem insan doğasına daha uygundur.

aslında liberal demokrasi ile sosyalizmi karşılaştırabileceğimiz güzel bir örnek var; berlin. ikinci dünya savaşı sonrası müttefikler almanya'yı işgal etmiş ve berlin'in batısı batı demokrasilerinin yönetimine, doğusu ise sovyetler birliği'nin yönetimine geçmiştir ve tahmin edin bakalım hangi taraftan hangi tarafa doğru insanlar kaçmaya çalışmıştır? :) bunu engellemek isteyen sovyetler, koca şehrin ortasına 46 km'lik bir utanç duvarı örmüştür. bu duvara rağmen, vurulmayı ve hatta ölümü bile göze alıp batı berlin'e kaçmayı göze alan binlerce insan olmuştur. halbuki batıdan doğuya geçmek isterseniz bunu karşı taraftan izin çıkması şartıyla sadece iki satırlık bir dilekçe vererek yapabiliyordunuz.

bu arada liberal kapitalist demokrasiler kusursuz rejimler değildir, hatta bazen sosyalizmden kötü oldukları uygulamalara da sahiptirler, bu çağa sosyalizmden daha uygundurlar, o kadar. gelecekte ondan daha uygunu da çıkarsa insanlık onu da terk eder, kutsal bir rejim değil.

birkaç gün önce vefat eden şarkıcı. tüm kariyerini bilmiyorum, takip ettiğim birisi değildi ama kendisinin 20 yıl önce klibini de çektiği liseli adlı bir şarkısı vardır ki bugün o şarkıyı yapsa sosyal medya tepkileriyle birlikte hapse bile girebilirdi çünkü rahatlıkla pedofili imalar içerdiği iddia edilebilir.

eğer şakak altları ve ense dışında saçınız kalmadıysa saç ektirmenin çok da faydalı olmadığını görebiliyoruz. kafasının üst kısmı tamamen açık olan bir kişiyi gayet gür saçlı yapacak kadar saç kökü ensede ve kulak üstünde bulunmuyor, sağlıklı bir saç kökünü alıp klonlayıp binlerce saç kökü oluşturmak da henüz teknolojik olarak mümkün değil. zaten öyle bir teknoloji olsa bile şimdiki ekim teknolojisi aynı zamanda o saç köklerini doğal sıklıkta ekmeye de müsait değil sanırım. bu tip ileri seviye dökülme yaşayan kişilerde kafa derisi tüm kafada rahatlıkla görünüyor, sokakta görmüşsünüzdür. bana göre çok da iyi bir tercih değil ama yine de tamamen kel olmaktan daha iyidir.

bunun yerine yukarıdaki yazarın da dediği gibi, saçlarınızın seyrekleşmeye başladığını fark ettiğinizde o bölgelere ektirmek mantıklı olabilir ama 30'una, 40'ına geldiği halde sadece seyrelme olanlardan bahsediyorum. bu kişilerin büyük olasılıkla saçlarının tamamı dökülmeyecektir, o seyrelen bölgelere ekim yapılarak doğal bir görünüm elde edilebilir. 20 yaşında ciddi bir seyrelme olan kişi ise bu plana uymaz çünkü 30'una 40'ına kadar tamamen dökülmeyeceği belli değildir ki bence büyük olasılıkla da saçlarının büyük kısmı dökülecektir. ön taraflara ekim yaptırıp, 30'una geldiğinde arka tarafları da açılırsa kötü bir görünüm olacağı ortada.

saç ekimi için tecrübeli ve profesyonel merkezleri tercih etmek ise en kritik nokta çünkü geri dönüşü yok.

sadece hastanedeki hanzo şiddeti içinse gereksiz taleptir çünkü bir hanzo dayak yiyerek akıllanmaz ve dayak yediğini fark edince aşağıdaki arabasından beyzbol sopasını veya pompalı tüfeğini alıp tekrar gelebilir.

sağlık personellerine şiddeti önlemek için, şiddeti uygulayan hanzoların sağlık sistemindeki tüm vatandaşlarla eşit olma durumunu ortadan kaldırmak daha yerinde olacaktır. mesela ortalama vatandaştan yapılan tedavi ücreti kesintisi diyelim ki %10 ise, şiddet olayına karışandan yapılan kesinti kademeli olarak %25, %50, %100 gibi oranlara çıkarılabilir.

alternatif olarak şiddet uyguladığı ilden, ilçeden sağlık hizmeti alması engellenebilir. mesela ankara'nın mamak ilçesinde şiddet olayına karıştıysa, e-devlet üzerinden mamak'taki hiçbir sağlık kuruluşundan randevu alamaması sağlanabilir. ikinci bir şiddet olayında acil durumlar dışında ankara il sınırları dahilinde sağlık hizmeti alması engellenebilir. beli ağrıyacak olursa gitsin eskişehir'de tedavi olsun, röntgen, mr vs. için birkaç kez gider gelir artık.

yine alternatif olarak, eğer kapatılmasaydı şiddet uygulayana sadece askeri hastanelerde tedavi olma imkanı sağlanabilirdi. hem ulaşım olarak sorun yaşardı hem de hadi sıkıysa orada bırak şiddeti de sesini yükseltsin, mide ağrısı ile gidip 2 kol, 1 bacak kırığı ile geri döner evine.