Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

33.Emre.33

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

419 entry 11 konu hiç puanı yok
11.03.2024 21:52 son işlem tarihi takip etme takip et

misafirliğe gidilen evde ayağa uygun terlik bulunamaması

gittiğim evin hijyen durumu benim kişisel hijyenimden iyi bile olsa verilen bir terliği giymek istemem, verilmese daha iyi diye düşünürüm. nasıl ki başkasının ayakkabısını giymiyorsam, terliğini de giymek istemem. onlardan bana, benden onlara zararlı bakteri, virüs, mantar transferi olasılığını ortadan kaldırmak gerek.

bu açıdan bakınca bazı batı kültürlerinde olan eve ayakkabı ile girme fikri o kadar da kötü görünmüyor aslında. ama tabi o insanların gün boyu gezdikleri sokaklar, caddeler temiz değil, terrrrrrrtemiz. öyle sokaklarda gezen kişinin ayağının altı da, eh, o kadar da pis olmayacaktır. bizdeki gibi şehrin göbeğinde bile tozun toprağın içinde sokaklarda gezseler ayakkabı çıkarmadan eve girme kültürü olur muydu, emin değilim.

08.03.2024 09:49
  1. Osmanlı padişahları içki içer miydi sorusu

    lıkır lıkır içen padişahlar olmuştur, hepsine afiyet olsun.

    içen padişahlar hakkında; ama o kuran okuyordu, öbürü cami yaptırmıştı vs. gibi saçmalıklarla içki içmediklerini kanıtlamış oluyorsunuz tabi, yersen. adamlar içiyor, bu şeriatçılar diyor ki, hayır siz içmiyorsunuz :) şaka gibi. kaldı ki bir insanın alkol kullanması, iyilikler yapmasına ve hatta bazı ibadetlerini yapmasına engel değildir. pekala içtiği halde cami yaptıran, yoksulları giydirip doyuran padişahlar olması mümkündür.

    çevremde içki içen bir tek insanın bile başkalarını da içmeye teşvik etmek için padişahları öne sürdüğünü görmedim, duymadım. bu da klasik şeriatçı hayal dünyasının ürünü.

    konunun yine atatürk'e bağlanması ise güldürmüş ve şaşırtmamıştır zira türkiye'de şeriatçı olmak bunu gerektirir. kendilerini birkaç defa şu başlıkta, vahdettin henüz başta iken osmanlı halkının yaşamını anlatan bir mektuba yorum yapmaya davet ettim ama elbette ölü taklidi yaptılar. şeriatçıları şu başlıkta da görmek isteriz;

     
    (Bkz: ahmet haşim'in anadolu'yu anlatan 1919 tarihli mektubu)
  2. Bu notlar düzelmezse yazın seni sanayiye veririm söylemi

    zamanında bu lafı duyup umursamayan ve sonucunda sanayide bir mesleğin ustası olan kişiler şu an okusalardı olacaklarından çok daha iyi kazanç elde ediyordur. tabi çoğu iyi kazanç elde edilen meslekte ya beynin çok yoruluyordur ya da bedenin. sanayide yüksek kazanç da beden yorgunluğu ve kir, pas içinde kalmakla geçecek bir ömür demek. o ustaların belki bir kısmı da keşke takım elbiseyle klimalı odada çalışsaydım da daha az kazansaydım diyordur.

     
  3. uzaylıya konum atmak

    nasa'nın daha önce zaten yaptığı eylem. carl sagan voyager 1'e bir altın plak koydurup göndertmişti. üzerinde güneş sistemimizin konumunu gösteren bir çizim de vardı.

    (bkz:voyager)

    (bkz:voyager altın plak)

     
  4. tuz

    kalbin düşmanı olan madde. daha doğrusu içindeki sodyum sebebiyle kalp ve damar hastalıklarında çoğu zaman ilk bunun tüketimi sorgulanır veya diyeti tavsiye edilir. ayrıca elbette tamamen tuzsuz bir hayat mümkün değildir. bizde bu kadar üzerine düşülmesinin asıl nedeni ise günlük ortalama tüketimimizin normal ve sağlıklı sayılacak seviyeden birkaç kat fazla olmasıdır.

     
  5. makarnayı bile ekmekle yiyen insan

    fakir bırakılmakla gelen alışkanlıklardan. makarnayı bu şekilde tüketen bir kişi mantıken ekmek ile soslu ve haşlanmış ekmek yiyor. maddi durumu daha iyisine imkan verdiği halde bu şekilde beslenen bir insanın kendisine saygısı yoktur. çok zayıf olup kilo almak için böyle bir kalori bombasını midesine indirenler istisna ki aslında o bile bu iki karbonhiadratı bir arada tüketmek için iyi bir bahane değil.