Türkiye'nin memur portalı

dün akşam gs, herhangi bir zaman diliminde dünyanın en iyi ilk üç takımından biri olmayı hep başaran, çoğu zaman da real madrid ile dünyanın en iyisi olma unvanını kendi aralarında değiş tokuş eden bayern münih'i 65 dakika boyunca sahadan silmiştir. o kadar şaşırtıcı bir performanstı ki bence bu maç 100 kez oynansa bir daha böyle bir dominasyonu 99 maç boyunca b.münih galatasaray'a göstertmezdi.

icardi ve kerem çok net pozisyonları malesef değerlendiremedi, yoksa sadece ilk yarının 3-1, 4-1 olması maçı izleyen kimseyi şaşırtmazdı. tabi rakip 90 değil belki 120 dakika aynı tempoyla oynamaya alışkın, dünyanın en atletik ve yetenekli futbolcularından oluşan bir takım. 65 dakika bayern'i ezen gs, o dakikadan sonra yoruldu ve bayern'e fırsatlar tanıdı. tabi adamlar hala diri ve buldu mu atan tipler olduğu için iki tane gol atıp işi bitirdi.

ayrıca kadroda ciddi sorunlar vardı, okan buruk aksayan oyuncuları gereken anlarda değiştirmede geç kaldı. zaha'nın kaptırdığı topları ben sayamadım, tete keza hiçbir varlık gösteremedi ama onun karşısında dünyanın en iyi sol beklerinden biri vardı, hadi ordan anlayış gösterelim. bizim sol bekte ise heyecandan eli ayağına dolaşan bir genç vardı, kazımcan. bu maçın adamı kesinlikle değildi, kötü de olsa angelinho mudur nedir, o oynamalıydı. hele durumu 1-2 yapan golü direkt kazımcan'ın kaptırdığı toptan yedi gs. keşke bu maçtan önce daha düşük seviyeli maçlarda biraz deneyim kazandırılıp oynatılsaydı, yazık oldu gence, linç edip duruyorlar malesef.

dün akşam 65.dk'ya kadar oynadığı oyunu sürekli ve düzenli olarak 90 dk oynayabildiği ve rakibin verdiği fırsatları affetmediği an, işte o an, galatasaray'ın rakibini değil, rakibinin galatasaray'ı düşüneceği an olacaktır, ister madrid, ister münih ister avrupalı araplar. peki o an gelir mi? büyük olasılıkla gelmez. çünkü hem bir maçla olacak şey değil hem de onu yapabilse zaten takımın en az yarısı devasa bonservislerle avrupa'nın devlerine transfer olur. ama yine de dünkü maçı izleyen herkesin aklına bir acaba düşürdüler.

kutlama konuşmasını hiç kuşkusuz başlığı açan yazar yapacaktır zira kendisinin makarnaya düşkünlüğü bilinen bir gerçektir. ayrıca sarımsak adlı bitkiye de düşkünlüğü vardır. başka bir konuda, bir baş sarımsağı yediğini yazmıştı. hele bir de çiğ halde, elma yer gibi katır kutur yediyse bunun adı sarımsağa karşı bir tutku, platonik bir aşktır, başka bir açıklaması olamaz.

görelilik teorisini bularak newton'un yerçekimi yasasını çöpe atmıştır. daha sonra kendisine, tıpkı yüzyıllar önce newton'a yapıldığı gibi, evrenin değişmez yasasını bulduğuna dair iltifatlar yapıldığında, benimki de yanlış, sadece gerçeğe newton'dan biraz daha yaklaştım, ileride daha iyisi de yapılacaktır, demiştir.

arapların kanlı bıçaklı olduğu yakın akrabalarının kurduğu devlet.

kurulduğundan beri, o bölgede patlayan her bomba, çekilen her tetik israil'in topraklarını genişletmesine veya en azından elinin güçlenmesine neden olmuştur. bölgedeki düşman arap ülkelerini değil teker teker, hepsi bir arada gelse bile yenebilecek orduya ve teknolojiye sahiptir, bunu zaten araplar defalarca deneyip gördüler. ayrıca abd, yahudi lobisinin abd'deki muazzam gücü sebebiyle israil'e kayıtsız şartsız destek veriyor, hep verdi. bu yüzden israil'le mücadele etmek için en mantıksız yöntem silahlı eylemde bulunmaktır. çünkü şu an filistinlilerin elindeki tek koz olan batılı sjw'lerin çiçek, böcek, dünya barışı, eşitlik vs. namına israil'e karşı olmaları daha doğrusu olmalarıydı çünkü geçenlerde hamas'ın yaptığı saldırıyla israil meşru savunma hakkı diyerek gazze'yi bombardımana tuttu, kimse de gıkını çıkarmadı batıdan. hatta abd, ingiltere, almanya, fransa ve italya'dan destek mesajları geldi.

güçsüzlüğün mağduriyetinden faydalanmak ve uluslararası hukuka uygun davranmak yerine tam da israil'in istediği gibi bir terör saldırısıyla israil'i er meydanına çağırırsan işte böyle perişan eder seni. tabi, israil uluslarası hukuk falan dinlemiyor ki, denebilir. ama görüldüğü üzere filistin'in elinde daha iyi bir seçenek de yok.

hep küçümsenen ama oldukça önemli bir işi icra eden insanlardır. sadece üç gün sokağınızdaki çöpler toplanmasa kokudan kapı pencere açamazsınız, çöp konteynerinin civarı fare, sinek, böcek, kurtçuk, bilimum bakteri ve virüslerden oluşan bir sirke dönüşür. daha sonra sokağınızda peydah olacak salgın hastalık ise tamamen sürpriz, kim bilir hangi bakterinin, virüsün piyangosu vuracak. tabi bu işi, diğer tüm maaşlı işler gibi, parası karşılığında yapar, bir lütuf değildir ama asla küçümsenecek bir iş de değildir.