Türkiye'nin memur portalı

sobalı evlerin revaçta olmasından mütevellit kaloriferli dairelerin iki katı fiyatına satıldığı dönemdir. insanların kazan yakıp haftalık banyo günü olan pazar geceleri parliament sinema gecesinde filmini izlediği, gençlerin ebeveynleri uyuduklarında şifreli cine-5 yayınını çözmek için gözlerini kısıp alengirli yöntem ve icatlarla pür dikkat ekrana odaklandıkları dönemdir.

şimdi bakıyorum sanki hiç leğende yıkanmamışçasına sturbucks'da laptop açıp white chocolate mocca içmeler... bir çağrının "selam", iki çağrının "naber" anlamına geldiği günleri ne çabuk unuttuk da.

ne diyordu tyler durden abimiz;

" biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olmayacağız... hepimiz heba oluyoruz... bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş... reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz... nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz... bizler tarihin ortanca çocuklarıyız... bir amacımız yok; ne büyük savaşı ne de buhranı yaşadık.... bizim savaşımız ruhani bir savaş... ve en büyük buhranımız kendi hayatlarımız..."

verileni almasını en iyi bilene, hak edene, fazla zarar vermeden, yarın birgün tekrar lazım olur düsturu ile fazla hırpalayıp incitmeden ve deforme etmeden geri sahibine iade etmesini bilen, en önemlisi yüksek performanslı bir memnuniyet sağlayabilecek birine verilmesi halinde ortadan kalkacak olan çelişkidir.

ben mesela arabamı hep sanayideki ahmet ustaya veririm. kendi aracıymış gibi özenle inceler, yağlar, eksikliklerini tamamlar, havlandırmalarını temizleyip paslanan yüzeyleri çalışır hale getirdikten sonra rutin kontrollerini yapar ve en son test sürüşünü yapar. randıman alamazsa tekrar uzun bir test sürüşü yapar. en son da cilasını atıp tertemiz iade eder.

bir dünya para verip çekap yaptıran birinin kanser olduğunu öğrenince verdiği para boşa gitmediği için evinde ailecek büyük bir sevinç yaşanması, parası boşa gitmediği için kendini huzurlu hissetmesi durumu.

temiz çıksaydı durduk yere para gitmiş olacaktı.

bir iş, eylem vb konularda belirli bir yetiye sahip olup o işi ilk defa gerçekleştirmek.

mesela ayyıldızlı formayı giymek veya ilk defa gol atmak gibi.

iki gün sonra da sövgülümden ayrıldım çoh kötüyüm diye salya sümük ağlayacak bireyin içi boş vaadi. kanmayın. kimseyi de hayatınızın merkezine koymayın. acı çekersiniz.