Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

urfa bana küsmüş

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,000 entry 592 konu 691 puan
24.10.2025 09:19 son işlem tarihi takip etme takip et

İstanbul'dan Paris'e giden Sanat Hırsızlığı

12 METRE UZUNLUĞUNDAKİ ÇİNİ PANo

Bu çinilerin İstanbul'daki Piyale Paşa Camii'ne ait olduğu düşünülmüştür. 16'ıncı yüzyıldan kalma bu nadide çiniler, Sultan II. Selim'in damatlarından Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından 1573 yılında yaptırılan camiden çalınmış; Kültür ve Turizm Bakanlığı da yaptığı incelemeler sonucu bu iddiaları doğrulamıştır. Müze, Türkiye'ye iadesi konusunda yapılan başvuruları ise kabul etmemiştir.

12 metre uzunluğunda ve 3,5 metre yüksekliğinde panolardan oluşan çinilerin ise Türkiye'den çalındığı tahmin edilmekte ancak muhtevası bilinmemektedir.

24.10.2025 09:17
  1. İstanbul'dan Paris'e giden Sanat Hırsızlığı

    mal çalanın malı çalınır.

    inşallah bu Louvre Müzesi soygununu yapan bir türk olur da Türkiyeye getirilir.

    belki değiş dokuş yaparız, mesela bir kanuninin kılıcının geri getirebilinir mesela..

     
  2. İstanbul'dan Paris'e giden Sanat Hırsızlığı

    12 METRE UZUNLUĞUNDAKİ ÇİNİ PANo

    Bu çinilerin İstanbul'daki Piyale Paşa Camii'ne ait olduğu düşünülmüştür. 16'ıncı yüzyıldan kalma bu nadide çiniler, Sultan II. Selim'in damatlarından Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından 1573 yılında yaptırılan camiden çalınmış; Kültür ve Turizm Bakanlığı da yaptığı incelemeler sonucu bu iddiaları doğrulamıştır. Müze, Türkiye'ye iadesi konusunda yapılan başvuruları ise kabul etmemiştir.

    12 metre uzunluğunda ve 3,5 metre yüksekliğinde panolardan oluşan çinilerin ise Türkiye'den çalındığı tahmin edilmekte ancak muhtevası bilinmemektedir.

     
  3. İstanbul'dan Paris'e giden Sanat Hırsızlığı

    SMYRNA APOLLONU VE SMYRNA JUPİTERİ

    Dünyanın sayılı koleksiyonlarına ev sahipliği yapan Louvre Müzesi'nin Heykeller bölümünde sergilenen eserlerden bazıları yine Türkiye'den kaçırılmış.

     
  4. ÖSYM tercihlerini değiştiren çete

    İsmail Saymaz'ın iddiasıdır.

    şimdilik en az 6 mağdur belirlendiğini, ÖSYM'nin hiç vakit kaybetmeden bu konuda önlem alması gerektiğini vurguladı.

    İzmirli C.Ş., 21-22 Haziran'daki Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda sayısal alanında 23.007. olmayı başardı. Hayalini kurduğu tıp fakültesine girecek puana ulaştı. Üniversite tercihlerinin yapılacağı son gün, 13 Ağustos gecesi, ÖSYM'nin sayfasına girerek, listesine son şeklini verdi.

    İlk 22 sıraya kamu üniversitelerinin tıp fakültelerini son iki tercihinde de diş hekimliği fakültelerini işaretledi.

    Saat 00.07'de tercihlerine göz gezdirmek için yeniden sayfaya girdiğinde dünyası başına yıkıldı. Liste değiştirilmiş, özel üniversitelerin yaşlı bakım bölümleri işaretlenmişti. Gece karakola gitti, şikayetçi oldu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne yazdı.

    Sabah İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Aynı gün başkente gidip ÖSYM'ye dilekçe verdi ve kurum aleyhine Ankara 24. İdare Mahkemesi'nde dava açtı.

    C.Ş.'nin sistemine girilen internet adresi (IP) bulundu. Bu adres İstanbul Ümraniye'de oturan M.H.C.'nin evine aitti. M.H.C., ifadesinde, o gece kızlarında kaldıklarını ve evde bulunmadıklarını söyledi. C.Ş.'yi tanımadığını ve kızın tercihlerini değiştirmediğini söyledi. M.H.C.'ye "kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirmek" suçlamasıyla dava açıldı.

     
  5. gidengelmez dağları

    bir efsanesi olan dağdır.

    1941 yılında bir av partisi, avladıkları geyikleri taşırken ani bir kaza sonucu hayvanları Gidengelmez Dağları'nda düşürür. Hava koşullarının kötüleşmesi ve gece olmasının yaklaşmasıyla, avcılar "Yarın gelip alırız" diyerek geyikleri terk edip köye dönerler.

    Ertesi gün, geyiklerini almaya döndüklerinde, düşürdükleri yerin bir obruk olduğunu fark ederler. Obruğun içi karanlık ve derindir ve tabi ki geyiklere dair bir iz bulamadılar. Birkaç cesur avcı obruğa iner ancak geri dönemezler; kayalar keskin ve tutunulamazdır. Gruptaki diğer avcılar, arkadaşlarını kurtarmak için bir ip sarkıtarak yardım etmeye çalışır. Kurtarılanların çoğu sağ salim dışarı çıkarılırken, son avcı çıkmaya çalışırken bir anda kaybolur. Bu trajedi sonucunda, hayatını kaybeden avcının geride dul bir eş ve yetim çocukları kalır. Söylentiye göre, dul eş her arife günü dağın yakınına giderek kaybettiği eşini yaslar. Oğlu ise babasının ölüm yerine giderek kemiklerini bulur ve köy mezarlığına getirir. Gidengelmez Dağları'nın adı buradan gelir.

    Her avcının mezarı olmuştur bu dağlar.

    Günümüzde bile, teknolojinin ilerlemesine rağmen, Gidengelmez Dağları hala tehlikeli bir yerdir.