Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
testosteronnBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Yayınladığı her videoyu izlerim
Fetöcü hücrelerden istihbarat akışı var, ülkenin başına çöreklenen firavun sürüsüne düşman olduğu için yayınları muhteşem
Akplilerin ipliğini pazara serecek yayınlar yapıyor
Beraberinde yalnızlık hissini getirir
Farkındalığınız kadar yalnızlaşırsınız
Yalnızlaşmamak için önünüzde bir alternatif daha vardır basitmiş gibi görünmek. Bu da küstahlıklara gülüp geçmek gerektirir falan
Her türlü zordur
Yemek şefi
2 ya da 3 sene önceydi, tam hatırlamıyorum. Ömür Akkor'un Bursa'da Zennup adında bir mekanı vardı. Menü tamamen gurme lezzetlerden oluşuyordu: Yöresel yemekler, şefin bir-iki özel spesiyali... Menüdeki ürün sayısı oldukça tatmin ediciydi. Bugüne kadar "gurme restoran" etiketiyle gittiğim pek çok mekan oldu, ama bu deneyim sayesinde gerçekten gurme restoranın ne olduğunu ve bu etiketi kullanarak müşteri çekmeye çalışan yerlerin farkını net bir şekilde anlamış oldum.
Şu anki mekanı muhtemelen altıncı işlettiği mekan. Ömür Akkor, takip ettiğim bir şef. Mekanı kuruyor, parlatıyor ve ardından muhtemelen çok uçuk bir fiyatla devrediyor. İslamcı biri olmalı çünkü mekanlarında o şiyasal islam sosunu hissediyorsunuz. Mesela mekanında güzel bir mescid yer alması gibi.o yüzden son zamanlarda hızlıca zenginleşen siyasal İslam sosyetesi pek sever.Üst gelir grubuna mensup müteahhitler ve iş adamlarının eşleri, Akkor'un mekanlarını devralıp bir statü sembolü haline getirmek için can atıyordur. Öyle ki bu mekanlar, sadece statü göstermek için değil, aynı zamanda "varoluş sancılarından" kurtulma çabasıyla tercih ediliyor gibi.
Bir topluluğun millet olup olmadığını sorgulamak, modern anlamda ulus kavramını anlamamaktır. Milletler, tarih boyunca birbirlerinden etkilenmiş, karışmış, birlikte var olmuştur. Türkler de tarih boyunca Farslardan, Araplardan, Kürtlerden etkilenmiştir; bu durum Türklerin millet olma özelliğini sorgulatmaz, aksine onların tarihsel zenginliğini gösterir. Aynı şekilde Kürtlerin, bulundukları coğrafyada çeşitli kültürlerle etkileşim içinde olması, onların millet olma hakkını elinden almaz.
Fransız Devrimi'nin "kardeşlik" anlayışı bize önemli bir ders verir: Bir milletin gücü, parçalarını bir arada tutan dayanışmadan gelir. Türklerle Kürtler arasında bin yıllara dayanan ortak bir tarih, kültür ve mücadele vardır. Bu topraklar, Türklerin ve Kürtlerin omuz omuza savaştığı; aynı toprağa can verdiği bir vatan olmuştur. Kürtlerin kimliğini inkâr etmek, aslında bu ortak tarihe ihanet etmektir. Kardeşliği reddetmek, sadece yabancıların ekmeğine yağ sürer.
Evet, dış güçlerin bu coğrafyada oynadığı oyunlar aşikârdır. Ancak bu oyunları bozmanın yolu, halkları birbirine düşman etmek değil; tam tersine, ortak bir gelecek inşa etmektir. Kürtleri "yok" saymak, onları yabancı ideolojilere daha da yakınlaştırır. Bölgenin huzuru, Türklerin ve Kürtlerin eşit birer yurttaş olarak, aynı çatı altında, ortak bir vatan için çalışmasından geçer.
Bir milletin varlığı, inşa ettiği taş yapılarla değil, inşa ettiği insanlarla ölçülür. Kürtler, bu coğrafyada binlerce yıldır var olmuş bir halktır ve bu halkı yok saymaya çalışan her ideoloji, bölgenin huzurunu dinamitlemekten başka bir işe yaramaz. Türkler ve Kürtler, kaderlerini ortak yazmıştır; bu ortaklık, bir milletin yükselişi için düşmanlık değil kardeşlik gerektirir. Bir ulusun büyüklüğü, kimseyi küçültmeden bir arada yaşama iradesinde saklıdır
1. | semraa-91 | |
2. | alonestyle |
Takip edilen yazar yok. |
Bir topluluğun millet olup olmadığını sorgulamak, modern anlamda ulus kavramını anlamamaktır. Milletler, tarih boyunca birbirlerinden etkilenmiş, karışmış, birlikte var olmuştur. Türkler de tarih boyunca Farslardan, Araplardan, Kürtlerden etkilenmiştir; bu durum Türklerin millet olma özelliğini sorgulatmaz, aksine onların tarihsel zenginliğini gösterir. Aynı şekilde Kürtlerin, bulundukları coğrafyada çeşitli kültürlerle etkileşim içinde olması, onların millet olma hakkını elinden almaz.
Fransız Devrimi'nin "kardeşlik" anlayışı bize önemli bir ders verir: Bir milletin gücü, parçalarını bir arada tutan dayanışmadan gelir. Türklerle Kürtler arasında bin yıllara dayanan ortak bir tarih, kültür ve mücadele vardır. Bu topraklar, Türklerin ve Kürtlerin omuz omuza savaştığı; aynı toprağa can verdiği bir vatan olmuştur. Kürtlerin kimliğini inkâr etmek, aslında bu ortak tarihe ihanet etmektir. Kardeşliği reddetmek, sadece yabancıların ekmeğine yağ sürer.
Evet, dış güçlerin bu coğrafyada oynadığı oyunlar aşikârdır. Ancak bu oyunları bozmanın yolu, halkları birbirine düşman etmek değil; tam tersine, ortak bir gelecek inşa etmektir. Kürtleri "yok" saymak, onları yabancı ideolojilere daha da yakınlaştırır. Bölgenin huzuru, Türklerin ve Kürtlerin eşit birer yurttaş olarak, aynı çatı altında, ortak bir vatan için çalışmasından geçer.
Bir milletin varlığı, inşa ettiği taş yapılarla değil, inşa ettiği insanlarla ölçülür. Kürtler, bu coğrafyada binlerce yıldır var olmuş bir halktır ve bu halkı yok saymaya çalışan her ideoloji, bölgenin huzurunu dinamitlemekten başka bir işe yaramaz. Türkler ve Kürtler, kaderlerini ortak yazmıştır; bu ortaklık, bir milletin yükselişi için düşmanlık değil kardeşlik gerektirir. Bir ulusun büyüklüğü, kimseyi küçültmeden bir arada yaşama iradesinde saklıdır
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |