Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

testosteronn

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,274 entry 156 konu 85 puan
02.05.2025 15:36 son işlem tarihi takip etme takip et

normalleşme sürecini çok yanlış anladık

medya patronları, fabrikatörler, siyasiler, sermaye sahipleri, hükümetler ve hatta devletler kısaca yönetme kudretine sahip olanlar, yönetenler diyelim...

yönetenler tarafından verilen ve verilmeye devam edilecek olan mesajlardandır.

çünkü bu mesajlar sayesinde yönetmek çok daha kolay.

ilk korona ölümü 17 martta gerçekleşmiş.17 marttan bu yana 178 gün geçmiş.bu 178 kenarda dursun lazım olacak.

ölüm istatistikleri incelendiğinde ülkemizde günde 1.200 civarı insan öldüğü görülüyor.

ilk korona vakasından bu yana herhangi bir sebepten ölen insan sayısı 178x1200 hesabıyla 213.000 kişi civarı, bunların içinden koronadan ölen sayısı 6800 civarı.yani tüm ölümlerin içinde koronalıların ölüm oranı %3

başlıca ölüm sebepleri https://i.hizliresim.com/NSTGnx.jpg linkteki tabloda yazıyor.

buna göre cvdin rakibi ishal.ishalden de cvd ölümü kadar insan ölüyormuş.iş yerinde arkadışımız ishal oldu diye covid önlemleri gibi önlem almamız ne kadar mantıklı ise işte covid önlemleri de aynı derecede mantıklı.

10.09.2020 15:53
  1. asosyal arkadaş

    Tanımların ve kavramların tam olarak bilinmemesi ya da anlaşılamaması, bazı insanların boynuna kolayca yaftalar asılmasına neden oluyor. Çünkü bilgimiz ancak buna yetiyor.

    Oysa insan insandan ayrıdır; herkes bir olamaz ki.

    Bir de asosyalliğin haksızca kötülenmesi var. Bunu da genellikle sosyalleşmeyi doğru sayan, ve sosyalleşerek herhangi bir 'biz' çemberinin içine dahil olabilen zorba tipler yapar.

    Hayat ille de siyah ya da beyaz diye yaşanmaz; ilişkiler de böyle yürümez.insanları sosyalleşebilme konusuna dair sosyaller ve asosyaller diye ikiye bölemeyiz mesela

    Ama illa bir ayrım yapılacaksa, içe dönük karakterler dışa dönük olanlardan daha evladır.

     
  2. faşizm

    Kardeşliğin vicdanın merhametin adaletin nezaketin zerafetin yani insanlığa dair 'biz' haricindeki her türlü 'biz' bilinci; ilkel bir aidiyet arayışıdır, kimliksizliktir, varoluş sancısıyla şekillenmiş bir yığın davranışıdır.

    'Sizi' boşver, bana kendinden bahset.

    Ama ne mümkün...

    Ortada bir 'sen' yok ki. Boşsun. Kendine dair tek bir malzeme, tek bir ürün, tek bir iz bile yok. Ne bir fikir, ne bir his, ne de bir direniş...

    Sen, sen olmayı başaramadığın için 'biz' olmayı tercih ettin.

    Zaten başka seçeneğin de yoktu.

     
  3. insanları ölçme yöntemleri

    Ölçmek...

    Peki ama ne ile ve hangi ederini?

    Kuyumcu terazisiyle mi, topuzlu kantarla mı?

    Açken ne yaptığına, nasıl davrandığına bakmak bir yöntem olabilir. bu, topuzlu kantarın işi.

    Ama ya dost dediğinşn kederiyle kederlenmesi,

    Hiçbir çıkarı yokken, en uzak adaletsizliğe bile ses yükseltmesi,

    Düşmana karşı bile vicdandan, merhametten söz etmesi...

    Bunu ölçmeye topuzlu kantarın kalibresi yeter mi?

     
  4. erlik

    Tiranlık öyle tatlı olmalı ki...

    Muktedirliğin, hükümranlığın tadı öyle cezbedici olmalı ki, tiranlaşan sistem onu sürdürmek uğruna gereken en ufak detayı opere ediyor.

    1000 odalı saraydan adalet merhamet kardeşlik mi çıkacak sanıyorsunuz?

    Elbette çağın bilişim ve teknoloji imkanlarına sahip gobels operasyonları çıkacaktı

    Sistem artık tanrılaştı; en küçük yapıyı, en sıradan hücreyi bile ele geçirmiş durumda. Geriye yalnızca vicdanımız kaldı.

    Devlet kurumlarını zaten geçtim... Sanatçılar, iş adamları, sporcular, gazeteciler, yayıncılar...hepsi birer uzantı artık.

    Sistemin, Erlik gibi, Jahrein gibi sümüklüleri yutup ve hizmetkârına dönüştürmeme ihtimali var mı?

    Dikkat etmek lazım

     
  5. kızmak yerine susan insan

    Susan insan baştacıdır.

    İnsana konuşmak değil, susmak daha çok yakışıyor. Azgınlık değil, garibanlık ve boynu büküklük daha çok yakışıyor. Allamelik değil, alıklık daha çok yakışıyor.

    Bence böyle tabii...

    Eğer su gibi konuşanı mı, susanı mı tercih edersin diye sorsalar, susanı derim. Susanın derdi her zaman bellidir, susan anlamaya çalışıyordur.

    Çok konuşan, hatiplik yapan insanlar gerçekten katlanılmaz oluyor.e ben anlayamıyorum işte, boş da değilim hani, biz de deriniz icabında.sen nasıl çözdüm her şeyi yani, bi git ya, püfff.