Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

testosteronn

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,318 entry 156 konu 75 puan
14.08.2025 08:27 son işlem tarihi takip etme takip et

FİLİSTİN VE ITRAIL

İslamcılık ve hatta bizzat İslam'ın kendisi, buharlaşmaya mahkûm bir düşünsel enkaz gibi duruyor. Artık sadece ahmak bir tabanın konsolidasyonu ve sevk-idaresi için kullanılan işlevsel bir aparattan ibaret.

Hamas'ın düzenlediği terör eylemlerinin ardından, İsrail'in Gazze'deki sivillere yönelik açık soykırımı karşısında Türkiye'nin takındığı tutum ibretliktir: Çelik, işlenmiş pamuk, kuru gıda gibi savaş ekonomisinin belkemiği olan ürünlerin İsrail'e ihracatı tüm hızıyla sürerken, içerideki ahmak taban Instagram'da "Gazze story'si" atmakla meşgul.

Sözün özü, sizler ancak sürüsünüz, birey olmaya bireysel düşünceye, bireysel vicdanı inşa etmeye falan da layık değilsiniz.

Bu keder ithalatçısı güruh için sevincin de kederin de İslamî referanslarla meşrulaşması gerekir. Çünkü bunlar için insan hayatı değil, inanç kümesi makbuldür. Ormanda kömür olan gençler, madenlerde cesedine bile ulaşılamayan işçiler, dağlarda Türk-Kürt demeden kevgire dönen binlerce insan, hastanelerde daha doğmadan çetelere kurban verilen bebekler... Bunlar onların yüreğini titretmez. Ama Gazze'deki acıya yürekleri "dayanamıyor" öyle mi?

Canım ben sizi uyandırayım: Siz acı falan çekmiyorsunuz. Siz, çektiğiniz acıyı bile direktifle yaşayan robotlardan ibaretsiniz. Siz dolap beygirisiniz. Siz bireyin ne olduğunu bile idrak edemeyecek sürülersiniz

05.08.2025 09:59
  1. sahte diploma

    Toplumsal çürüme dedikleri şeyin meyvelerinden

    Devlet çürümüş durumda, yeni bir devlete htyacımız var.

    Devletimiz kendini yıkma, yeniden kurma, askıya alma, yoktan var etme gibi durumlarda organizasyon kabiliyeti en yüksek devletlerdendir hatta en kabiliyetlisidir

    Aynı coğrafyada 1000 yıllık varoluşumuza inanın, 1000 yılın içinde ne 20 yıllık çeteler geldi geçti

    Bugün gelinen noktada devletin kendini güncelleme hatta gerekirse direkt olarak yeniden kurulma ihtiyacı ortada.

    Zaten arkası kesilmeden yaşanan olayların hepsi de buna işaret ediyor.

     
  2. takiyye

    Bu saçma terimlerin yaygın kullanımı AKP dönemi Türkiye'sinde zirve yaptı: ehven-i şer, darül harp, cihad, takiyye ve benzeri kavramlar... Nedir bu saçmalıklar?

    Temelde hepsi aynı kapıya çıkar: Müslüman olan bizler, yani kendini İslami bir referansa dayandıranlar, yaptıkları her türlü aptallığı, karaktersizliği, haramzadeliği; din adına helal, mübah hatta zorunlu hale getirebiliriz demektir. Bu sözde kavramların ortak işlevi budur: İslamcılığın kirli pragmatizmini meşrulaştırmak.

    Ehven-i şer örneğini hatırlayın. Bu terim, AKP tabanının partisinden rahatsızlık duymaya başladığı, sandığa gitmeye gönülsüz olduğu dönemlerde sahneye sürüldü. Ehveni şer fetvalarıyla, kılıçdaroğluna kandilde karayılanla halay çektirilen montaj videolar, saraydan aldığı talimatla kandildeki kiralıkların 'biz vollah kılıçdarı istiyoh' açıklamalrı aynı döneme denk gelir. Hemen peşinden devreye Cübbeli Ahmet, Halil Konakcı gibi figürler girdi ve 'ehven-i şer' fetvaları ardı ardına geldi. Mesaj netti: 'Daha kötüsüne mahkûm olunacaksa, istemeseniz bile toplumun hayrına olanı desteklemek zorundasınız. Aksi halde günaha girersiniz.' Tam anlamıyla akıl dışı, halkı kandırmaya yönelik bir dini manipülasyon.

    Takiyye de aynı kafanın ürünü. Yine İslamî referanslı bir maskeyle, yalanı, ikiyüzlülüğü, gizlenmeyi kutsallaştıran bir moron terminolojisi. Dürüstlük değil, kurnazlık kutsanıyor. İnandığı şeyi açıkça savunmayan ama arka planda her türlü hesabı çeviren bir karakter inşa ediliyor. Ve bu, 'caizdir' diye meşrulaştırılıyor.

    Gerçekten bıktık. Aklı başında insanlar olarak bu yozlaşmadan, bu utanmazlıktan usandık artık.

    AKP'liler için de, tıpkı FETÖ'nün uyguladığı gibi bir takiyye dönemi bağıra çağıra yaklaşıyor. Ama arada bir fark var: FETÖ, operasyonlarını perde arkasında yürütürdü. Daha anonim, daha iz bırakmadan, daha sofistike yollarla ilerledi. AKP'lilerse tam anlamıyla bir güç zehirlenmesi yaşadı. Her şey göz önünde oldu, bitti. İsimler belli, tarihler belli, yöntemler belli, yapılan her şey ortada.

    Hiçbir şeyi gizleme gereği duymadan, utanmadan, saklamadan işlediler tüm suçu.

     
  3. FİLİSTİN VE ITRAIL

    İslamcılık ve hatta bizzat İslam'ın kendisi, buharlaşmaya mahkûm bir düşünsel enkaz gibi duruyor. Artık sadece ahmak bir tabanın konsolidasyonu ve sevk-idaresi için kullanılan işlevsel bir aparattan ibaret.

    Hamas'ın düzenlediği terör eylemlerinin ardından, İsrail'in Gazze'deki sivillere yönelik açık soykırımı karşısında Türkiye'nin takındığı tutum ibretliktir: Çelik, işlenmiş pamuk, kuru gıda gibi savaş ekonomisinin belkemiği olan ürünlerin İsrail'e ihracatı tüm hızıyla sürerken, içerideki ahmak taban Instagram'da "Gazze story'si" atmakla meşgul.

    Sözün özü, sizler ancak sürüsünüz, birey olmaya bireysel düşünceye, bireysel vicdanı inşa etmeye falan da layık değilsiniz.

    Bu keder ithalatçısı güruh için sevincin de kederin de İslamî referanslarla meşrulaşması gerekir. Çünkü bunlar için insan hayatı değil, inanç kümesi makbuldür. Ormanda kömür olan gençler, madenlerde cesedine bile ulaşılamayan işçiler, dağlarda Türk-Kürt demeden kevgire dönen binlerce insan, hastanelerde daha doğmadan çetelere kurban verilen bebekler... Bunlar onların yüreğini titretmez. Ama Gazze'deki acıya yürekleri "dayanamıyor" öyle mi?

    Canım ben sizi uyandırayım: Siz acı falan çekmiyorsunuz. Siz, çektiğiniz acıyı bile direktifle yaşayan robotlardan ibaretsiniz. Siz dolap beygirisiniz. Siz bireyin ne olduğunu bile idrak edemeyecek sürülersiniz

     
  4. madımak

    Madımak'a dair söyleyecek bir çift sözü, kalbinde hissettiği bir miktar acısı olmayan biri; vicdanını, adaletini, merhametini bir sorgulasa mı artık?

    Leman'ın karikatürüne baktım.

    Ikınsam da peygambere hakaret ettiğini çıkaramadım.

    Ama dün, Madımak kundakçılarının oğulları Leman'ın önünde saf tuttu.

    Lemanı yakıp içindekini ızgara yapmak için biraz sarıklı bir provokasyonu yeterliydi.

    İmanın yerine kini, aklın yerine öfkeyi koyan bir kalabalık daha.

    Otuz yılda zerre ilerlememiş bir toplum bu.

    Aynı körlük, aynı cehalet, aynı suskunluk.

    Yarın biri yine "yakın" dese, eminim ki kibriti tutacak eller hazır.

    Ve biz hâlâ bakıp geçeceğiz belki.

    Yine geç kalacağız.

     
  5. hayatı dolu dolu yaşayan insan

    Bu kişi kesinlikle benim, genel kabullerle söyleyeyim.

    Önüne geleni yaşamak, insana insanca bir görgü kazandırıyor. Görgü varsa empati var; ötekini anlamak ya da en azından ne yaşadığını biraz olsun hissedebilmek var.

    Yakayı sıyırmak lazım. Sınıfın ineği değil haylazı olmak gerek. Hapishanelere biat eden değil, mahkumiyetere isyan eden tarafta durmak gerek. Belki fıtrattır, bilemem.

    Kafayı bir güzel yaptık baba,lise çağlarıydı sanırım. Hâlâ aynı güzellikte, hâlâ aynı modda devam, o modu hiç bırakmadık. Aynı hevesle yürüyoruz ama olgunluğun dolgunluğun ve doygunluğun vakurluğuyla. Tükenenleri, saman tadı vermeye başlayanları elekten geçirdik. Bataklık gibi içine çeken işleri çemberin dışına attık.

    Ger kalanına hâlâ devam: ne gelirse yaşıyor, tadına bakıyor, hissediyoruz.

    Bakıyorum... Yaşayanlara ve yaşamayanlara.

    Sizi temin ederim dostlarım: yaşamayanın ömrü boşa geçiyor.

    Nereye bağlarsanız bağlayın bu cümleyi: Yaşamayanın ömrü boşa geçiyor.

    Yaşanmayan ömür hükümsüzdür

    'Demir tavında gerek' demişler. Tavında dövemiyorsan, dövecek olan alt nesillere alan aç. Yoksa sonra 'Demir tava geldi, kömür bitti; akıl başa geldi, ömür bitti' diyen insanlardan olursun. Ki bu memlekette bunlardan zibil gibi var.

    Sürüden ayrılmak gerek. Korkmayın, kurtlara falan da yem olunmaz.