![]() Türkiye'nin memur portalı |
|
![]() |
testosteronnBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
||||||
|
||||||||
Bunu yaptığımı sanıyorum. daha açık nasıl anlatılır?
metaforla, doğrudan, dolaylı, duyguyla, öfkeyle...ne varsa deniyorum. elimden geldiğince anlatıyorum; bilale anlatır gibi bile anlatıyorum. ama bazen, sözlerim ve özellikle düşüncelerim havada asılı kalıyor.hiçbir yere değmiyor, hiçbirine geçmiyor, hiçkimseye ulaşmıyor. yine de umudumu diri tutuyorum. insanlara rağmen, inatla.
keşke onlara rağmen değil de, sayelerinde olsaydı.
kimlik, insanın üzerine kazınmış bir yalan. doğduğun anda sana biçilen bir rol, oynadıkça senden çalan bir gölge.
seni koruyn bir aidiyetken, sessizce seni öldüren bir teslimiyettir aynı anda.çünkü kimlik, hayatta kalmanın bedeline ruhundan kesilen paydır.
insanlar kimliklerini taşır, ama aslında kimlik onları sürükler.kimlik kalabalığın içinde eriyip gitmenin kılıfı.kimlik, kendinden kaçmanın en kibar yoludur.
oysa kimlikten soyunmak, karanlıkla baş başa kalmaktır.ve işte orada, o karanlıkta, ilk kez kendi sesini duyarsın
Varoluş, temelde üç aşamada şekillenir: kimlik, kişilik ve kendilik.
Bu üçü birbirine bağlı görünse de, aralarındaki fark insanın içsel yolculuğunu anlamak için belirleyicidir.
Kimlik ve kişilik, bize verilmiş olanlardır; kendilik ise çabamızla kazandığımızdır.
Kimlik, doğduğumuz anda üzerimize giydirilen bir toplumsal aidiyet zırhıdır.
Türk olmak, Müslüman olmak, erkek ya da kadın olmak... Bunların hiçbiri bizim seçtiğimiz şeyler değildir.
Kimlik, doğumla birlikte zorunlu olarak sahip olduğumuz bir 'veri setidir'.
Bu nedenle değeri kendinden menkul değildir; biz ona anlam yüklediğimiz ölçüde değer kazanır.
Kişilik de aynı biçimde bize 'verilmiş'tir.
Huylarımız, eğilimlerimiz, mizacımız, hatta çoğu zaman düşünme biçimimiz bile çevresel etkilerin, aile yapısının ve genetik aktarımın bir sonucudur.
Tıpkı doğuştan yüklenmiş bir yazılım gibidir; bizden önce yazılmış, biz farkında olmadan işleyen bir program.
Bu noktaya kadar insan, kendi varoluşunun öznesi değil, nesnesidir.
Toplum, aile, kültür, gelenek ve çevre...hepsi birlikte bizi yoğurur, biçimlendirir.
Tıpkı bir heykeltıraşın mermeri oyar gibi, biz de 'ben' diyebilene kadar, başkalarının ellerinde şekilleniriz.
Ancak insanın asıl yolculuğu burada başlar: kendi olma çabasında.
Kendilik, zorunlulukların değil, seçimlerin ürünüdür.
Kimliğin kalıplarına, kişiliğin alışkanlıklarına karşı bir direniştir bu.
Kendilik, insana bahşedilmez; emekle inşa edilir.
Yanlışları düzeltmeyi, gerekiyorsa tamamen yıkıp yeniden şekil vermeyi göze almak demektir.
Kendini bulmak, verilmiş olanı sorgulamakla, öğretileni aşmakla mümkündür.
Bu yüzden kendilik, insanın en insanca başarısıdır; çünkü ne mirasla gelir, ne de rastlantıyla.
Bir tercihin, bir çabanın, bir bilincin sonucudur
| 1. | ![]() |
semraa-91 |
| 2. | ![]() |
alonestyle |
| Takip edilen yazar yok. |
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |
