Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
testosteronnBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
ölüm tehlikesi ishalle aynı olan hastalığa karşı alınan tedbirlerden biridir.
alınacak önlemler, uygulanacak kısıtlamalar, ölenlerin sayısı vs vs vs
duyduklarımız sadece korkmamıza sebep olacak şeyler.
halbu ki dilovası sanayi bölgesi gibi en varoş yerlerde bile şu anda her 400 kişiden yalnızca 1 tanesinin covid olduğu(belirti göstermeyenler de dahil) ve her 2500 covid hastasından yalnızca 1 tanesinin öldüğü gibi daha işe yarar, zihinleri tazeleyici bilgiler servis edilse covide dair tüm algımız değişirdi.
anasız kalanlar, gençliğine doyamayanların ölüm haberlerini duyup dururken covidden ölenlerin yaş ortalaması 75'in altına da inmeyecek
yönetenler korkuyla inşa edilen covid algısını köpürtmeye devam edecek.köpürttükçe yönetmek kolaylaşıyor çünkü.
medya patronları, fabrikatörler, siyasiler, sermaye sahipleri, hükümetler ve hatta devletler kısaca yönetme kudretine sahip olanlar, yönetenler diyelim...
yönetenler tarafından verilen ve verilmeye devam edilecek olan mesajlardandır.
çünkü bu mesajlar sayesinde yönetmek çok daha kolay.
ilk korona ölümü 17 martta gerçekleşmiş.17 marttan bu yana 178 gün geçmiş.bu 178 kenarda dursun lazım olacak.
ölüm istatistikleri incelendiğinde ülkemizde günde 1.200 civarı insan öldüğü görülüyor.
ilk korona vakasından bu yana herhangi bir sebepten ölen insan sayısı 178x1200 hesabıyla 213.000 kişi civarı, bunların içinden koronadan ölen sayısı 6800 civarı.yani tüm ölümlerin içinde koronalıların ölüm oranı %3
başlıca ölüm sebepleri https://i.hizliresim.com/NSTGnx.jpg linkteki tabloda yazıyor.
buna göre cvdin rakibi ishal.ishalden de cvd ölümü kadar insan ölüyormuş.iş yerinde arkadışımız ishal oldu diye covid önlemleri gibi önlem almamız ne kadar mantıklı ise işte covid önlemleri de aynı derecede mantıklı.
cehaletin covidden daha ciddi bir hastalık olduğu açısından değerlendirince yerli yerinde bir karardır.
ortalama ölüm yaşı 74,7 olan bir hastalığı bahane ederek istikbalde kara cehalete mahkum olmamıza sebep olanların ya aklından ya da ihanetinden şüphe etmek gerekir.
daha çok oy alabilmek için eğitim seviyesinin düşmesi gerektiğini tvlerde açık açık dile getiren akpli bakanların icraatleriyle kıyaslanınca aslında epeyce cesur, epeyce vatansever bir karar.
kaliteli solunum özgürlüğümüzün kısıtlanmasıdır.maske taktığımızda virüsün etrafa yayılmasıyla ilgili yaşananlar aynen linkteki videodaki gibidir.
küreği sallayan kişinin her kürek hareketi 'nefes verme'
küreğin önünde duran elek 'maske'
elekten karşıya geçemeyen parçalar 'mukusla birleşmiş viral yumaklar, hapşuruk esnasındaki basınçlı viral partiküllerin bir kısmı, virüslü tükürük damlacıkları, vb'
elekten elenen tanecikler ise 'elekteki gözenek boyutundan daha küçük boyutlara sahip olan virüsler'
çevredekiler için ne kadar yararsız olduğu ortadayken takan kişi için ne kadar zararlı bir de durup bunu düşünmek lazım.leş gibi kokan ağız kokusu yerine tertemiz havayı solumak ilahi hakkımken ben düşünüyorum en azından.
bunun adı önlem de kısıtlama da değil.bir sınav veriliyor ama halklar henüz bu sınava dahil olmadı.şimdilik devletler/hükümetler bu sınavı veriyor ama herkesin kendi sınavıyla karşı karşıya kalacağı günler de gelebilir.
vaziyet alan kendini korur, ortalık karışıyor, geliyor gelmekte olan.
ölüm yaşı ortalaması 75 olan, über öldürücü, efsane ötesi öldürücü, öyle böyle öldürücü değil acayip öldürücü covid-19 hastalığına karşı alınmış önlemdir.
yani başka bişey için yapıldıysa çok saçma çünkü.
hem bu önlem öyle koruyucu ki acayip koruyucu, çok fena yahu akıl ötesi koruyucu bir yöntem.
gözenek boyutu covid-19 virüsünün boyutundan daha büyük olan maskelerin takılmasını zorunlu hale getirenler ve bu zorunluluğu hiç sorgulamadan kabullenenler kesinlikle müthiş mantıklı insanlar olmalı.
1. | semraa-91 | |
2. | alonestyle |
Takip edilen yazar yok. |
Bir topluluğun millet olup olmadığını sorgulamak, modern anlamda ulus kavramını anlamamaktır. Milletler, tarih boyunca birbirlerinden etkilenmiş, karışmış, birlikte var olmuştur. Türkler de tarih boyunca Farslardan, Araplardan, Kürtlerden etkilenmiştir; bu durum Türklerin millet olma özelliğini sorgulatmaz, aksine onların tarihsel zenginliğini gösterir. Aynı şekilde Kürtlerin, bulundukları coğrafyada çeşitli kültürlerle etkileşim içinde olması, onların millet olma hakkını elinden almaz.
Fransız Devrimi'nin "kardeşlik" anlayışı bize önemli bir ders verir: Bir milletin gücü, parçalarını bir arada tutan dayanışmadan gelir. Türklerle Kürtler arasında bin yıllara dayanan ortak bir tarih, kültür ve mücadele vardır. Bu topraklar, Türklerin ve Kürtlerin omuz omuza savaştığı; aynı toprağa can verdiği bir vatan olmuştur. Kürtlerin kimliğini inkâr etmek, aslında bu ortak tarihe ihanet etmektir. Kardeşliği reddetmek, sadece yabancıların ekmeğine yağ sürer.
Evet, dış güçlerin bu coğrafyada oynadığı oyunlar aşikârdır. Ancak bu oyunları bozmanın yolu, halkları birbirine düşman etmek değil; tam tersine, ortak bir gelecek inşa etmektir. Kürtleri "yok" saymak, onları yabancı ideolojilere daha da yakınlaştırır. Bölgenin huzuru, Türklerin ve Kürtlerin eşit birer yurttaş olarak, aynı çatı altında, ortak bir vatan için çalışmasından geçer.
Bir milletin varlığı, inşa ettiği taş yapılarla değil, inşa ettiği insanlarla ölçülür. Kürtler, bu coğrafyada binlerce yıldır var olmuş bir halktır ve bu halkı yok saymaya çalışan her ideoloji, bölgenin huzurunu dinamitlemekten başka bir işe yaramaz. Türkler ve Kürtler, kaderlerini ortak yazmıştır; bu ortaklık, bir milletin yükselişi için düşmanlık değil kardeşlik gerektirir. Bir ulusun büyüklüğü, kimseyi küçültmeden bir arada yaşama iradesinde saklıdır
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |