Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

testosteronn

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

914 entry 140 konu 25 puan
01.05.2024 19:23 son işlem tarihi takip etme takip et

güne bir söz bırak

Tanrıya inanan kişi olmak kolaydır, mesele tanrının inandığı kişi olmakta.

24.04.2024 22:56
  1. bireysel silahlanma

    ülkemizin geçtiği yeni ekonomik model sonrası önemi artan durum

    içinde bulunduğumuz sürecin adı varlık transferi sürecidir.faizlerin sıfıra doğru gitmesi biz yönetilenleri, biz çalışanları daha da köleleştiriyor.faizler düştüğü için kendimize ait olan yılları, kendimize ait olan özgürlüğü ipotek ettirip evler arabalar aldık, krediler çektik o kredi borçları bitene kadar kuzu kadar uysal kölelere dönüştük.hangi çılgın bana zincir vuracak diyerekten şaşıran bir babayiğit varsa bıraksın bakalım bu uysallığı da nasıl donuna kadar el koyuluyor görsün.

    banka denilen zulüm odağına kredi borcu olmayıp bir miktar birikmişi olan birileri de vardır illa ki.bu varlık transferi sürecinde hedef tahtasında olan kesim de tam olarak bu kesim.sistem bankadan paranızı çekip harcamanız için gereken ne varsa yapıyor.sistem biriktirmek yerine yatırım yapmanız için sizi mecbur kılıyor.sisteme karşı aciz durumdasınız, ya parayı harcayacaksın ya da paran bir iki yıla tuvalet kağıdı kadar değersiz hale gelecek.o paralar el değiştirdikten sonra bu kesimdeki kişiler de köleleşecek.hadi bakalım o saatten sonra çalışmasınlar da görelim.kenarda birikmiş kalmayacağına göre geçinebilmek adına mecburen çalışılacak.

    dar gelirli diye tabir edilen büyük bir kısım var, onlar zaten pimi çekilmiş bomba gibiler.açlar yahu, sevdikleri aileleri çocukları aç.kaybedecekleri bir şey zaten yok.

    siyaset üstü bir sıkıntı içerisindeyiz, koltuklarda oturanlar, saraylarda yaşayanlar kendi dalgasında.meclisi tiyatro sahnesine çevirmişler, hacivat karagöz oyunu oynuyorlar.

    dünya tektipleşiyor, bir yanda köleler bir yanda sahipler...kölelerin birbirini kuduz köpekler gibi parçalamaya başlaması an meselesi, bıçak sırtındayız.artık izleme sürecini bitirdik, hazırlık yapılıp önlemlerin alınacağı evredeyiz.arkası arkasına eklenen felaket dönemlerinden geçiyoruz.2022'nin 2021'den daha kötü geçeceğini görmek için kör olmamak yeterli.bu kadar zorluğu insanlık artık kaldıramayacak noktaya geldi.

    nihayet eşimle poligon atışlarına başlayabildik.amacımız sniper olmak değil elbet.barutun, kurşunun, ateşli silahın ne kadar dikkatle kullanılması gerektiğini öğrenmek, ne kadar tehlikeli olabileceğini kavrayabilmek için buna başladık.

     
  2. mutluluk veren şeyler

    Olmayan şeylerdir

    Bu ülkede ve içinde bulunduğumuz zamanlarda herhangi bir nesne, olay, durum sizi mutlu edebiliyorsa siz mis gibi delirmişsiniz efendim.

    Yallah Gülseren budayıcıoğlu'na

     
  3. bebeğini darp eden baba

    Selam böcekler alttaki dizeleri hepimiz için paylaşacağım

    Senin baban, senin anan, senin kardeşin, komşun, oğlun, dayın, teyzen, sen...

    Şiir tam senlik

    Neyse, uzatmayayım, işte o şiir

    köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

    çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.

    değişen bir dünyaya karşı

    kerpiç duvarlar gibi katı

    çakır dikenleri gibi susuz

    kayıtsızca direnerek yaşarlar.

    aptal, kaba ve kurnazdırlar.

    inanarak ve kolayca yalan söylerler.

    paraları olsa da

    yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.

    herşeyi hafife alır ve herkese söverler.

    yağmuru, rüzgarı ve güneşi

    birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden

    düşünemezler...

    ve birbirlerinin sınırlarını sürerek

    topraklarını

    büyütmeye çalışırlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz?

    çünkü onlar karılarını döverler

    seslerinin tonu yumuşak değildir

    dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.

    gazete okumaz ve haksızlığa

    ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.

    karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.

    adım başı pınar olsa da köylerinde

    temiz giyinmez ve her zaman

    bir karış sakalla gezerler.

    çocuklarını iyi yetiştirmezler

    evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.

    birgün olsun dişlerini fırçalamaz

    ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz?

    çünkü onlar yanlış partilere oy verirler

    kendilerinden olanlarla alay edip

    tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.

    devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir

    devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.

    yiğittirler askerde subay dövecek kadar

    ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-

    ezim ezim ezilirler.

    enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.

    onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,

    dindardırlar ahret korkusu içinde

    ama bir kadının topuklarından

    memelerini görecek kadar bıçkındırlar

    harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez

    şehre giderler!...

    köylüleri niçin öldürmeliyiz?

    çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler

    birbirlerinin evlerine ancak

    ölümlerde ve düğünlerde giderler.

    şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar

    gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır

    ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.

    binlerce yılın kabuğu altında

    yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.

    aldanmak korkusu içinde

    sürekli birbirlerini aldatırlar.

    bir yere birlikte gitmeleri gerekirse

    karılarından en az on adım önde yürürler

    ve bir erkeklik işareti olarak

    onları herkesin ortasında azarlarlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz?

    çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar

    ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara

    herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden

    kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,

    yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde

    bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.

    ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta

    gizli bir övünçle, uzak şehirdeki

    Zengin akrabalarından sözederler.

    kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar

    ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre

    yollara tükürürler...

    ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine

    şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz?

    çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.

    yarı gecelerde yıldızlara bakarak

    başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.

    gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa

    ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.

    hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe

    -bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-

    sonuçlarını görmeden inanmazlar.

    dünyanın gelişimine katkıları yoktur.

    mülk düşkünüdürler amansız derecede

    bir ülkenin geleceği

    küçücük topraklarının ipoteği altındadır

    ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,

    zamanın derin ırmakları önünde...

    köylüleri söyleyin nasıl

    nasıl kurtaralim?

     
  4. bebeğini darp eden baba

    spoiler

    Ne kadar hastalıklı bir toplum olduğumuzu kanıtlayan tiptir

    Burada iki satır yazı yazdınız diye kendinizi düzgün insanlar sanmayın! burası,bu coğrafya bir lağım çukuru ve hepimiz bu lağım çukurunun unsurlarıyız.

    Bizler iğrenç böceklerden farklı değiliz, bunu beyninize iyice sokun.

     
  5. sahte kozmetik ürünleri

    Chanel, estee lauder, Dior, guerlain, Mac, Lancome gibi markaların çakmaları olarak piyasaya sürülen ürünlerdir.

    Mağaza dışında isim yapmış bir marka görünce bilmek gerek ki bu ürün çok yüksek ihtimalle sahtedir.