Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Toplumsal kutuplaşma

paylaş araştır

 

  1. Toplumsal kutuplaşma, bir toplumun farklı kesimlerinin ortak değerler ve anlayış zemininden uzaklaşarak keskin biçimde karşıt gruplara ayrılmasıdır. Bu süreçte empati azalır, "biz" duygusu zayıflar ve bireyler kendilerini ait hissettikleri grubun dışındakileri ötekileştirmeye başlar. Kutuplaşma derinleştikçe ortak bir zeminde buluşmak zorlaşır, toplumsal barış zedelenir ve siyasi iktidarlar bu ayrışmayı kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yönlendirme fırsatı bulur.

    İnsanın insana ihtiyacı azaldıkça, insanın insana sevgisi de azalıyor. Teknoloji geliştikçe, bireysel hayatlar daha bağımsız hale geldikçe, insan artık diğerine muhtaç olmaktan çıkıyor. Ama bu özgürleşme beraberinde yalnızlaşmayı ve yabancılaşmayı getiriyor. Toplumsal empati yavaş yavaş ölürken, "biz" bilincinin yerini "ben" alıyor. Ve eğer siyasi iradeler bu doğal ayrışmayı bilinçli şekilde köpürtüyorsa, o toplum için gerçekten yazık.

    Kartalkaya'daki yangının ertesi günü kayak yapan insanlara yönelik eleştiriler bunun küçük ama çarpıcı bir örneği. Eleştiriler lince dönüşmedi belki, ama ana akım medya gündemi değiştirmek istese, odağı biraz daha oraya yönlendirse, "ibret-i alem" için birkaç kişiyi toplum önünde cezalandırmaya kalksa, kimse şaşırmazdı. Çünkü artık empati yerine öfke var. İnsanlar birbirine anlayış göstermek yerine karşısındakini bir düşman, bir "öteki" olarak görmeye daha yatkın. Toplumsal barış işte böyle yara alıyor. Ve ne zaman siyasi rant için bir fırsat doğsa, muktedirler o fırsatı kaçırmıyor. Onlar kayıklarını doldurmanın derdinde. Yazıklar olsun!

    Bir de toplumsal adaletsizlik meselesi var. 15 yıl önce üniversite sınavında yüzde 1'lik dilime giren bir çift tanıyorum. Kız hukuk okudu, adam mühendis oldu. Kadın şu an kendi avukatlık ofisini açtı ama dükkanı anca çeviriyor. Fakülteye girdiğinde her yıl 500 hukuk mezunu veriliyordu, şimdi 3000-4000 mezun veriliyor. Diplomayı alan, büfe açar gibi avukatlık ofisi açıyor. Adam ise ülkenin en büyük otomotiv üreticilerinden birinde yıllardır mühendis olarak çalışıyor. Aylık maaşı hadi diyelim 100 bin lira olsun. Bir yandan ülkenin en yüksek değer üretme potansiyeline sahip insanları bunlar ama bir yandan da geçim sıkıntısı çekiyorlar.

    Öte yanda barzo bir komisyoncu, sattığı her arabadan, sattığı her evden 100 bin lira komisyon alıyor. Adamın hiçbir akademik başarısı, topluma sağladığı kalıcı bir katkı yok ama tek bir satışta bir mühendisin aylık maaşını cebe indiriyor. Böyle bir düzende toplumsal barış, kardeşlik, empati nasıl ayakta kalabilir? Nasıl bir gelecek umabiliriz? Kutuplaşma, sadece siyasetçilerin çıkarına hizmet eden bir fenomen değil; adaletsizliğin, değer kaybının, liyakatsizliğin üzerini örten bir sis perdesi. Ve biz bu sisin içinde birbirimizi görmek yerine birbirimizi düşman olarak algılamaya devam ettiğimiz sürece, içinde yaşadığımız toplumdan geriye sadece parçalanmış bir enkaz kalacak.

     
  2. Davos raporlarında önümüzdeki 10 yılda en çok uğraşacağımız küresel risklerden biridir

     
  3. boş metaforlar

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.