Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
testosteronnBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Ne 17si ne 20si ya.
Bitti o iş, para mara kalmadı merkezde, zırnık bırakmadılar, talan ettiler.
Bundan sonra sistematik şekilde devam eder bu yükseliş.
Vatana ihanet dedikleri şey budur işte.ülkeyi satmak falan diye şeyler söylenir ya bazen, işte budur.ülkeyi sahibinden.com ilanıyla satacak değiller ya işte böyle böyle satılıyor.türk halkına reva görülen şey başka milletlere kölelik yapmak oldu.şu anda hem ülke varlıklarımız yağmalanıyor hem de halkın elindeki avcundaki varlıklar el değiştiriyor.halkın elindeki varlıklar zenginlere transfer olurken, zenginlerin ellerindeki mallar da yabancılara transfer oluyor.
Böyle giderse 6 sıfırlı paraları tekrar kullanmaya başlarız 15-20 yıl içinde
ülkemizin geçtiği yeni ekonomik model sonrası önemi artan durum
içinde bulunduğumuz sürecin adı varlık transferi sürecidir.faizlerin sıfıra doğru gitmesi biz yönetilenleri, biz çalışanları daha da köleleştiriyor.faizler düştüğü için kendimize ait olan yılları, kendimize ait olan özgürlüğü ipotek ettirip evler arabalar aldık, krediler çektik o kredi borçları bitene kadar kuzu kadar uysal kölelere dönüştük.hangi çılgın bana zincir vuracak diyerekten şaşıran bir babayiğit varsa bıraksın bakalım bu uysallığı da nasıl donuna kadar el koyuluyor görsün.
banka denilen zulüm odağına kredi borcu olmayıp bir miktar birikmişi olan birileri de vardır illa ki.bu varlık transferi sürecinde hedef tahtasında olan kesim de tam olarak bu kesim.sistem bankadan paranızı çekip harcamanız için gereken ne varsa yapıyor.sistem biriktirmek yerine yatırım yapmanız için sizi mecbur kılıyor.sisteme karşı aciz durumdasınız, ya parayı harcayacaksın ya da paran bir iki yıla tuvalet kağıdı kadar değersiz hale gelecek.o paralar el değiştirdikten sonra bu kesimdeki kişiler de köleleşecek.hadi bakalım o saatten sonra çalışmasınlar da görelim.kenarda birikmiş kalmayacağına göre geçinebilmek adına mecburen çalışılacak.
dar gelirli diye tabir edilen büyük bir kısım var, onlar zaten pimi çekilmiş bomba gibiler.açlar yahu, sevdikleri aileleri çocukları aç.kaybedecekleri bir şey zaten yok.
siyaset üstü bir sıkıntı içerisindeyiz, koltuklarda oturanlar, saraylarda yaşayanlar kendi dalgasında.meclisi tiyatro sahnesine çevirmişler, hacivat karagöz oyunu oynuyorlar.
dünya tektipleşiyor, bir yanda köleler bir yanda sahipler...kölelerin birbirini kuduz köpekler gibi parçalamaya başlaması an meselesi, bıçak sırtındayız.artık izleme sürecini bitirdik, hazırlık yapılıp önlemlerin alınacağı evredeyiz.arkası arkasına eklenen felaket dönemlerinden geçiyoruz.2022'nin 2021'den daha kötü geçeceğini görmek için kör olmamak yeterli.bu kadar zorluğu insanlık artık kaldıramayacak noktaya geldi.
nihayet eşimle poligon atışlarına başlayabildik.amacımız sniper olmak değil elbet.barutun, kurşunun, ateşli silahın ne kadar dikkatle kullanılması gerektiğini öğrenmek, ne kadar tehlikeli olabileceğini kavrayabilmek için buna başladık.
Olmayan şeylerdir
Bu ülkede ve içinde bulunduğumuz zamanlarda herhangi bir nesne, olay, durum sizi mutlu edebiliyorsa siz mis gibi delirmişsiniz efendim.
Yallah Gülseren budayıcıoğlu'na
Selam böcekler alttaki dizeleri hepimiz için paylaşacağım
Senin baban, senin anan, senin kardeşin, komşun, oğlun, dayın, teyzen, sen...
Şiir tam senlik
Neyse, uzatmayayım, işte o şiir
köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...
köylüleri söyleyin nasıl
nasıl kurtaralim?
1. | semraa-91 | |
2. | alonestyle |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |