Türkiye'nin memur portalı

Aytmatov eserinden uyarlanan selvi boylum al yazmalım filminde Cemşit iti tarafından beyni yıkanan Asya'nın düşünceleri.

filmde kültürel veya duygusal farklılıkların yaşandığı durumlarda şekillenebilecek olası olaylar ilyas-asya-cemşit aşk üçgeni üzerinden aktarılmaya çalışılıyor.

sternberg'in üçgen aşk modellemesine göre aşk; tutku, samimiyet ve angajmandan oluşan üç ana başlık üzerinden kavramlaşır.samimiyet arkadaşlık bağını, tutku romantize olmuş duyguları ve dürtüleri, angajmansa ilişkiye teslim olma halini yani aidiyet durumunu temsil eder.

ilyas-asya aşkı samimi ve tutkuludur ancak angajman gereği asya evi terkeder. ilyasın aşkın aidiyetine uygunsuz davranışları sonucu asyanın angajman hakkını kullanması ikisini de kader mahkumu yapacaktır.aşklarını yaşayamayan iki insan, iki kader mahkumu olarak hayata devam edeceklerdir.

bir diğer tarafsa cemşittir.cemşit bu üçlüde en bencil karakterdir.yatırım yapmaması gereken ilişkiye yatırım yapmış, yıllarını bu ilişkiye harcamış, hatta asyanın gitmemesi için elinden geleni yapmıştır.ilyası ayartan sarışın yosma neyse asyanın hayatındaki yosma da cemşittir.

ilyas bir şekilde hayatındaki yosmadan yakasını sıyırıp asyayı bulmuşsa da asyanın hayatındaki yosma daha arsızdır, asya yakasını kurtaramamıştır.hatta ilyasın hayatındaki sarışın yosma bir noktadan sonra utanç duymuş ve ilyas'ı karısına gitmesi için teşvik etmiştir.peki ya Cemşit karaktersizi?adeta ganimete çöker gibi çökmüştür çaresiz ve cahil Asya'ya.

sonuçta gelinen noktada mutsuz asya mutsuz ilyas ve mutlu bir cemşit vardır karşımızda. iyilik herkesi kapsamıyorsa iyilik midir?

gelmiş geçmiş en basiretsiz, en amelsiz kuşak

Bu kadar da sap gelip saman giden başka nesil gelmez dünyaya

Üst nesillere bakıyoruz, boomer'lara, x'lere; dünyayı esir etmişler.

bu moruklar dünyanın paraziti gibi.tüp kuyruğu, yağ kuyruğu diye diye ülkemizi saçma sapan bir ortama sürükleyen korkak bunaklara takılı kalmamak lazım, morukların laneti tüm dünyada yaşanıyor, moruklar insanlığın baş belası.

Dünya global bi köye dönmüş.bilgi ulaşması en kolay şeylerden biri.bilgi edinmek ve tecrübe edinmek için onlarca kez başarısızlık yaşamaya gerek kalmayan günlerdeyiz.ama gel gör ki istisnasız tüm dünyada moruklar çetesi daha iyisini bildiğini iddia etmekte ve dünyayı esir almış durumda.

Dünyada şu anda yaşanan bütün acılar bu morukların eseridir.doğudan batıya, kuzeyden güneye ne acı varsa bu morukların yürüdüğü yolun getirdikleridir.

neyseki "'ler ve boomer'lar dünyadan göçüp giderken, Z kuşağı ve alfalar gümbür gümbür dünyayı değiştirmeye geliyor.biliyorlar, çok şey biliyorlar.aralarından bilgiyi yorumlayarak ürüne çevirmeyi başaranlar her geçen gün artacaktır.genç bilinçler, genç beyinler, genç bireyler medeniyetin çöküşe sürüklendiği noktada umut bağlanabilecek kesim

Bu arada y'ler ne yapıyor derseniz trene bakar gibi bakıyor.y kuşağı her daim çarpmadaki 1 gibi, toplamadaki 0 gibiydi.y kuşağı sinmiş, ezilmiş, korku hikayeleriyle benliği elinden alınmış bir nesildir.'biz yamalı pantol giydik yavrıııım, biz kuru ekmeğe soğanı katık ettik yedik yavrıııım, biz yemek yapmaya tüp bulamadık yavrıııım' gibi onlarca kabusvari söylemle büyütüldüler.allah aşkına sürekli bu tip çevresel etkileyene maruz kalan bir neslin psikolojik yapısı nasıl düzgün olsun?

Y kuşağının tek faydası z'lerin ve boomerların alt nesillere çektirdiği saçmalıkların benzerlerini altındaki z'lere ve alfalara çektirmeyecek olması

kişisel deneyimlerin aktarıldığı online günce

Ne kadar güçsüz olunduğunun göstergesi,

en azından ilgili hatayı yapmama konusunda...

beden diliyle de ifade edilebilecek hallerdir

erkek kişisi bir şaplak atıp geçerse buradan sevildiğini anlamayacak kadın ya da

kadın kişisi kedi gibi sokuluverirse buradan sevildiğini anlamayacak erkek de ne biliyim...

sevgi dile getirilmese de anlaşılabilir

Tanrıya inanan kişi olmak kolaydır, mesele tanrının inandığı kişi olmakta.