Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
testosteronnBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
İzmir depreminde enkazdan çıkarılan ayda bebeğin sedyesini ambulansa kadar oluşturulan insan koridoruna teslim ederek güvenle ambulansa ulaşmasını sağlamak yerine, yoğun mücadele ve kavgalar vererek ambulansa kadar kendileri taşıyan ve kameralara sedyeyle poz verme şerefine nail olan ekip.
Kurtarılma anında aralarında şöyle konuşmalar olması muhtemel;
-şşşt kanka ölü çıkarsa fazla şeetme de canlı çıkarsa ayık ol, sedyeyi kimseye teslim etmeyelim, ambulansın orada kameralar var ha.
Kahraman olarak gördüğümüz kişilerin bile ahlaki düzeyi bu iken ne söyleyelim, kime dert yanalım.
ayda izmir depreminde göçük altından canlı kurtarılan, bebek denilenebilecek yaşta bir kız çocuğu. kurtarılana kadar enkaz altında yaşam mücadelesi verdi. annesi mutfakta yemek hazırlarken o da annesinin yanında oyun oynuyordu belki. annesi yanı başında öldü, o farkında bile değildi. belki kadıncağız ölmeden önce kızına telkin verebilme imkanı buldu ve ölmeden önce kızını motive etti ve bu sayede ayda bebek hayata tutunma gücü buldu, bilemiyoruz. ancak ayda annesinin öldüğünün farkında değildi, kurtarılmayı beklerken aldığı kötü kokuların mefta annesinden geldiğini bilmiyordu zira kurtarıldığında köfte falan değil, yaşıyor sandığı ve enkaz altında kalan annesinin olduğu tarafa bakarak annesini çağırıyordu. ayda ölüm kalım savaşı verdi ve artık annesi yok.
peki ayda kurtarılınca dışarıda yaşadıkları dikkatinizi çekti mi? kameralara elinde sedyeye çıkarak prim yapmaya çalışan arama kurtarma ekipleri tarafından yağmalandı. bu zihniyete yorum da yapamıyorum ki... buyrun link, yorumu kendiniz yapın
çağ değişimi yaşıyoruz. 'çalışma modelleri değişecek' konulu makalelerin içinde yazan şeylerin gerçekleştiği günleri yaşıyoruz.
alım gücümüzün ne denli düştüğünü ve ne kadar hızla düşmeye devam ettiğini anlatmaya hacet var mı? oyu bizlerle denk olan, herhangi bir ticari faaliyet falan da yapmayan 'dağdaki çoban' bile rahatsız bu devalüasyonik durumdan.
Ekonomik sıkışma durmayacak, devamı var ve geliyor, aynı tempoda devam ediyor. yakında bordrolu çalışanlar geçinemez hale gelecek. 'olur mu öyle şey, ben maddi olarak gayet rahatım, her geçen gün refahım artıyor' diyen varsa kendini belli etsin de alnını karşılayalım hemen. geçen seneye göre alım gücümüz zaten yaklaşık %30 civarında(kişisel hesaplamadır) azaldı. Pek yakında maaşlarımız için zamlara ihtiyacımız olacak ve sesimizi yükseltmeye mecbur kalacağız.
o günler geldiğinde yükselen seslerimizi duyanlar 'zaten yarım çalışıyorsunuz, ama güçlü ekonomimiz sayesinde tam maaş alma imkanına sahipsiniz' diyecekler. Tam diye bize verilen maaşların eskinin yarım maaşından bile daha değersiz olduğunu kimse konuşmuyor olacak.
rüyaya devam etmek isteyen edebilir, bal gibi distopyanın içindeyiz.
Beklenen kış geldi.
dikkatli, daha dikkatli ve hatta biraz daha dikkatli değerlendirdiğimde bunları pandemi önlemi değil ekonomi önlemi olarak görüyorum.
eviriyorum, çeviriyorum, sağından bakıyorum, solundan bakıyorum her seferinde bu önlem adı altında uygulanan şeylerin ekonomik önlemler olduğunu görüyorum.
hele şu özel özel sektör ve kamu çalışanlarına esnek çalışmanın dayatılmasına baktıkça yarın hangi mesai arkadaşımla dönüşüm yaparak çalışmam gerektiği yerine geleceğe dair alabileceğim ekonomik önlemleri düşünüyorum.
1. | semraa-91 | |
2. | alonestyle |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |