Türkiye'nin memur portalı

nisan ayının 4.çeyreğine yaklaşılırken entry(lektüel) deparların atıldığı bir gün.

aklıma "atla gel şaban" filmindeki şu replik geldi: ayrıl da gel oymapınar, ayrıl da gel!

öğrendiğim iyi oldu dediğim ve bundan mütevellid cebimde kağıt mendil taşımayı düşündüğüm istenmeyen bir 'durumdur'.

onun frekansına geçip onunla konuşmak, onu dinlemek, onunla ilgilenmek, gönderdiği sinyallere karşılık vermek yerine "parası neyse vereyim kardeşim, yeter ki kapat çeneni!" mantığıyla hareket ederek kısa vadede kazandığını sanıp uzun vadede onu kaybetme davranışıdır.

beyninin yarısından fazlasını balta girmemiş orman zannedip, bununla övünenlerin tek perdelik ve seyircisiz valsidir.

divan-i lügat'it-türk'te 50 bin türkçe kelimeden bahsedilirken sözlük kıskacının kırk dokuz bin dokuz yüz ellisini yuttuğu kurtarıcı(!) ifadedir.

erzurum kartol (patates) borsasına rakip olan mars (nasa marifetiyle) patates borsasının manipülasyonudur.

bir senaryo,

- patatesten başka tarım ürünü yetişmeyen erzurum'un bu son kalesini de ele geçirmek isteyen nasa erzurum'un toprak yapısıyla benzerlik gösteren marsın ayak basılmamış topraklarını patates üretimine açarak tarım konusunda türkiye'yi köşeye sıkıştırmayı hedeflemiştir. erzurumlu amcanın dediği gibi "bunların hepsi amerikanin oyuniiiii"

borsa morsa diyerek ben de ekonomi dünyasına adım attım. hadi hayırlısı bakalım.