Türkiye'nin memur portalı

"İnsan sevdışına değer verdiğine yakıştıramıyor, yaptığı göze girecek kadaR somut da olsa olmama ihtimaline inanmayı tercih ediyor" diye naçizane benim de anlamını deyiverdiğim deyimlerimİziden biridir.

Bir alıntı ile cevap yazabileceğim konudur.

"Çay diye bir şey var;

Her mevsime,

Her güne,

Günün her saatine,

İnsanın her haline,

Neşesine,

Kederine,

Kalabalığına,

Yalnızlığına birebir?"

Ve ekler yazar: "çay candır"

Hasta olmayınca benim de yaptığım bir iştir. Tek başına 3 başına 5 başına önemli değil maksat sözlükte takılmaktır.

Bedava yaşıyoruz işte dedirten aslinda yasla anma ile geçmesi gereken sözde bir kutlama günüdür.

Bi tane daha işte. Nedir ne değildir bilmeden modern görüneceğiz diye dinimize ırkımıza uygun mu diye düşünmeden hemen adapte olduğumuz gereksiz bir güya önemli gün.

Henüz buzdolabı ile tanışılmadığı günlerde

Annelerimizin ninelerimizin, Mutfaktaki en büyük erzak saklama aracıdır.

İçinde ne korumak isterseniz serin tutar, haşere, karınca ve fareden korur, kapağı ve yan yüzeylerindeki tel elek sayesinde

İçerisindeki kuru bakliyat da nemden korunurdu.

Bir çoğumuzun babasının, dedesinin evinde bulunuyor olmasına rağmen günümüzde tel dolap kullanımı oldukça azalmıştır.

ancak köylerde ve bazı köy evlerinde buzdolabı olmasına rağmen hala amacına uygun olarak kullanılmaktadır.

ahşap malzemeden yapılan tel dolabın ön kapağı sinek giremeyecek gözenekli tel perde ile kaplanırdı.

Bbu sayede içinde atıştırmalık ağzıma layık ne var görüp kedi gibi beklememe neden olurdu. (Tabi küçükken) biraz büyüyünce o en tepedeki kilit niyetine olan kancayı açmayı başarınca hepsine erişmek ayrı bir zevkti. Hele ki lokum lar. Tadı hala damağımdadır.

Rengi de genelde mavi olurdu bu arada