Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

sofestai

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,366 entry 149 konu hiç puanı yok
13.04.2018 09:48 son işlem tarihi takip etme takip et

cahit sıtkı tarancı

Diyabakır'da doğmuş, Galatasaray lisesi ekolünden kürt asıllı bir şairdir Cahit Sıtkı. o da Ahmet Haşim gibi kendisini çirkin bulur ve bu kompleksinin etkisiyle eserlerinde kadınla ilişkili meselelerde karamsar bir bakış açısıyla göndermelerde bulunur. aile özlemi, güzellik-çirkinlik, karşılıksız aşk, sevilme arzusu vs. onun işlediği bazı konulardır.

eşi cavidan hanım'la evlendikten sonra yayımladığı "düşten güzel" adlı kitapta topladığı şiirlerinde daha iyimser bir bakış açısı göze çarpar.

13.04.2018 09:32
  1. sınava istediği sorudan başlayan çocuk

    işleri rast gitmeyen çocuktur, en azından tam puan alması zordur. çünkü sıralı gitmesi demek muhtemelen tüm soruların cevaplarını bildiğini, en azından o özgüvene sahip olduğunu gösterir. Seçmece yaptığına göre, zavallıcık bir ümidin peşinde kafasındaki cevaplara uygun soru aramaktadır.

     
  2. tanıdığıyla bir türlü vedalaşamayan arkadaş modeli

    aynaya bakıyor hissi veren bir konu... ne yani konuşturanın hiç mi kabahati yok? derin nefes alınıp söze başlanmışsa sonunu getirmemek bereketsizlik yaparmış hem. ben kendimin yalancısıyım, öyle bir söz olmalı...

     
  3. yaşanmamış yıllar

    Şair Nesiminin;

    "Gel gel beri ki savm ü salâtun kazâsı var

    Sensiz geçen zamân-ı hayâtın kazâsı yok"

    şeklinde söylediği gibi, yarsız geçen günleri düşmeli ömürden...

    diye de açıklayabileceğim konu ancak bu kadar romantik değilim.

    yaşanmamış yıllar kişinin farkındalığı olmadan, öylesine fotosentez yaptığı ve geçmişe baktığında pişmanlık duyduğu yıllardır. bir bakıma keşkelerle doldurduğu zamanlar...

    belki daha iyi anlatabilmek için kişinin yaşadığını anladığı anların çokluğuyla da açıklanabilir. eğer ölü bir ruhu zamana emanet ediyorsanız, geçen yılları da mantıken ölü kabul etmek gerekir.

     
  4. işe geldiği halde bir türlü çalışmaya başlayamayan insan

    işler öylesine sıkıcı bir hal almış ve üstüne üstüne geliyordur ki nereden başlayacağını bilememenin verdiği sinirle bocalayan insandır.

    işin çoğu kısmı zihinde biter zaten. Planlarsın, sıraya dizersin ve en son yaparsın. İşte bu planlama, zihin egzersizleri dışarıdan bakan gözler tarafından lakaytlık, temellik olarak algılanabilir. tamamen aldatıcı bir durumdur oysa. İki gün düşünüp yarım saatte bitirdiğim işler olabiliyor, işin nevine göre değişir zaman olgusu...

    bana kalırsa çalışmaya başlama bitirme saatine değil işlerini zamanında sonuçlandırıp sonuçlandırmamasına, ayrıca ortaya koyduğu işin doğruluğuna, verimine falan bakılmalı.

     
  5. çayın ilkel bir içecek olduğunun düşünülmesi

    tamamen uydurmasyon bir olgu üzerine yapılan bir tartışmadır. ülkemizde beyaz türklerin çay sevmediğine dair yapılmış bir çalışma var da biz mi gözden kaçırdık acaba?

    önyargılarımızı kırınca sanırım daha az düşmanımız kalacak, zihnen de daha barışık ve mutlu yaşayabileceğiz.