Türkiye'nin memur portalı

Jean christophe Grange'in Lontano romanından sonra devam niteliğinde yazdığı son kitabı.

Müthiş bir gerilim, harika bir serüven...

Romanda mükemmel adam yok. yazar hiç bir roman kişisini de tam anlamıyla kusursuz gösterme veya yüceltme olaylarına girmemiş. sanki bir psikanaliz örneği. kahramanların çocukluklarına hatta aile kökenlerine kadar inip davranışlarını sorgulatıyor. bir aysberg'in suyun altına gizlenen parçası gibi insan ruhunun da karanlık yönlerinin olduğunu, bütünü görmenin ne kadar güç ve girift olduğu gerçeğini yüzlere çarpıyor ayrıca.

ayrıca grange da Got'un tombiş yazarı martin gibi kahramanlarını tek tek harcamaktan çekinmemiş. tam bir kahraman edinip okumaya onunla devam edeyim diyorum, bir de bakıyorum grange onu da alaşağı etmiş. sonucunda neredeyse bir buçuk kişiyle tamamlanan kıtalararası bir macera bu.

Kongo afrika'da Fransızlar'ın sömürgesi olmuş bir ülke. yazar da Fransız olunca satır aralarında ülke ve geçmişine dair ilgi çekici ayrıntılar yakalıyorsunuz.

Jean Christophe Grange'in iki kitaplık kitap serisinin ilk kitabı.

kitabın sonuna gelip de olay yarıda kalınca şok olmuştum. Yazarın bir fanı olarak daha önce böyle bir uygulamasına denk gelmedim. yaklaşık altıyüz elli sayfalık kitap, soluksuz okuyorsunuz ve bam; elde var sıfır. yine kafada bir sürü soruyla bir sonraki kitabı beklemeye başlıyorsunuz. kitabın devamı geçtiğimiz aylarda Türkiye'de "Kongo'ya ağıt" adıyla yayınlandı. kitapçılarda bulmak için hiç zorluk çekmiyorsunuz çünkü yazarın her kitabı çok satanlarda, kitapçıların baş köşesinde...

her ne kadar macera-gerilim türünde ve çok satanlar kategorisinin bir kitabı olsa da grange'ın her kitabında olduğu gibi ben yine çok şey öğrendim. yazar kesinlikle eserlerinde gazeteci kimliğinin de hakkını veriyor diyebilirim.

şu tatil günlerinde çerez gibi gelecek bir roman, grange severlere bilhassa tavsiye ederim.

fakir semtlerde uygulanması halinde ciddi problem oluşturacak yöntem.

çocuk belki ancak beslenme saatinde bir simit alacak paraya sahiptir ama tuzu kuru eğitim neferimiz İngilizce kelimelerinin doyuruculuğunu ona öğretecektir, öyle mi?

sanmıyorum bu şekilde davranışa sahip bir öğretmen olsun. bizim öğretmenlerimiz genelde halden anlayan Anadolu çocuklarıdır. yeri gelir kendi cebinden harcar öğrencisine. bu tarz uygulamalar herhalde özel okullarda oluyordur.

yaz aylarını sevmem için bir neden daha. kışın nasıl kurutacağımızı bilemediğimiz çamaşırlar yazın iki saate kuruyor. çamaşır makinasına her gün mesai yaptıran evler için önemli bir problem.

bebekler anne karnında iken beşikte sallanır vaziyette oldukları için doğduklarında da anne karnındaki rahatlıklarını özlüyorlar. sürekli sallanmak istemelerinin nedeni odur. idealist anne-babalar ben çocuğumu hiç sallamadan büyüteceğim, aman değerli beyinleri zarar görmeyecek travma yaşamayacak motivasyonuyla genelde bu sallama olayına başlangıçta direnç gösterme eğilimindedirler. ancak kısa sürede bebekler onları yola getirecek, eşyanın tabiatına aykırı hareket etmenin bedelini ödeteceklerdir.

tanım: geleneksel çocuk uyutma yöntemimiz.