Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

sofestai

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,366 entry 149 konu hiç puanı yok
13.04.2018 09:48 son işlem tarihi takip etme takip et

cahit sıtkı tarancı

Diyabakır'da doğmuş, Galatasaray lisesi ekolünden kürt asıllı bir şairdir Cahit Sıtkı. o da Ahmet Haşim gibi kendisini çirkin bulur ve bu kompleksinin etkisiyle eserlerinde kadınla ilişkili meselelerde karamsar bir bakış açısıyla göndermelerde bulunur. aile özlemi, güzellik-çirkinlik, karşılıksız aşk, sevilme arzusu vs. onun işlediği bazı konulardır.

eşi cavidan hanım'la evlendikten sonra yayımladığı "düşten güzel" adlı kitapta topladığı şiirlerinde daha iyimser bir bakış açısı göze çarpar.

13.04.2018 09:32
  1. ekmekleri tek tek sıkarak seçen insan modeli

    kendisini duyusal analiz yapmak suretiyle bilime adamış kişidir. taze ekmeği deneyleri neticesi bulmayı kafaya koymuştur, bu yönüyle ampirizmin yılmaz savunucularındandır.

     
  2. hı hı deyip geçmek

    bazen saçma tartışmaların muhatabı olmamak için yapılması gereken bir zorunluluktur.

    herkesi de her zaman hazır komuta dinleme mecburiyetimiz de yok ayrıca.

    bazı durumlarda konjonktür gereği "sus" demenin mümkün olmadığı kişilere karşı yapılabilecek asgari tepki de olabilir.

     
  3. kısa boylu olmak

    vücudunun yarısı toprağın altında olmak demektir.

    genelde dünyayı bunlar yönetir.

     
  4. alkolik baba

    yaklaşık altı yaşlarında bir kız çocuğu...

    mevsimler kış, uğursuz bir rüzgar var havada keskin soğuğu iliklerle birleştiren.

    çağırıyor küçük kızı babası, yüzü asık, hiç olmadığı kadar karanlık...

    henüz rakamları tanımıyor kız, sayılar henüz dünyasında şekillerden ibaret anlamsız çizgiler. eline bir tomar para verilince ne kadar olduğunu algılayamıyor.

    baba cebinden çıkardığı altı sıfırlı kağıt paraları uzatıyor kızına;

    "Git diyor, bakkaldan bana bir yeni rakı, biraz da fıstık al"

    (nasıl bir rakıysa artık bu, yıllardır eskimiyor adındaki yeni.. hem o yıllarda tekel bayiileri de yok, bakkallar görüyor insanları zehirleme işlerini.)

    kız koşarak gidiyor gideceği her yere, bir kelebek gibi uçuyor yokuştan aşağı.

    o bakkal senin bu benim derken üçüncü de denk geliyor istenen renksiz sıvıya. bakkal okulunun yanında, bir ironi daha!.. hem sormuyor küçüğe, senin içme ruhsatın var mı diye, paranın sıcaklığıyla savıyor kızı başından.

    eve geldiğinde bir görevi yerine getirmenin sevinciyle, mutlu oluyor kız.

    taa ki, ta ki şişeyi kafasına diken babasının hüznüne şahit oluncaya dek.

    bardak almaya gerek görmüyor baba, sonradan öğrendiği şekliyle sulandırıp içmeye de...

    avuç avuç aldığı fıstıklarla ilacını alan hastalar gibi alel acele dikiyor şişeyi kafasına.

    bir iki dakika sonrasında insanın ruhundan kopup gelen böğürtü bağırış arası ağlama krizi...

    babasını bu halde hiç görmemiştir küçük kız... güvendiği dağın yıkılışına şahitlik ediyordu sanki.

    korkuyla izliyor babasını, biraz da pişmanlıkla... o saydam sıvıyı almasaydı ağlamayacaktı belki babası. üzülmeyecekti böylesine. o gün düşman oluyor tanımadığı sıvıya.

    sonra... yıllar sonrası, arkadaşlarıyla bir kutlama gecesinde;

    "hihihi dört bardak içtim, söylesene saroş değilim ben dime?" diye soruyor kahkalarıyla arkadaşı.

    rakıyı abartan arkadaşının gülmesine şaşırıyor,

    "bu meret babaları ağlatıyor, arkadaşları güldürüyor sanırım" diyor.

    renksiz sıvı, insanların içindeki duyguları çözen bir iksir gibi görünüyor gözüne.

    tekinsiz buluyor yine onu, hatıralarının da gücüyle...

     
  5. başak burcu

    mükemmelliyetçi insanların burcu...