Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Lanet

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

654 entry 157 konu hiç puanı yok
23.02.2024 22:58 son işlem tarihi takip etme takip et

röportaj serisi

spoiler

bu haftaki sohbeti okumak için tıklayabilirsiniz.

28.01.2024 22:11
  1. tarihteki muazzam cevaplar vs tartışmalar

    evet bazen susmak en iyi cevaptır editörüm. ve bazı susmalar kulak çınlatır, duyabilene.

     
  2. hiçbir yere ait olmama hissi

    Nerede değilsen orada mutlu olacakmışsın hissi; Mevcut zaman ve mekân şikâyetinden çok daha fazlası.

    Hiçbir gölgeye sığınamamak,

    Hiçbir gönle sığdırılmamak,

    Hiçbir hissi tam mânâsıyla hissedememek..

    Bu hiçbir yere, hiçbir şeye ait olmama hissi, belki de hissedilenin en samimisi. Ve belki de bu hiçlik ; âit olunan tek yurt.Aslında hiçbir yere ait olamama hissini yaşayan uçsuz, bucaksızdır.

    Ne gidilecek yer vardır onun için ne de görülecek gün. O, varmaktan ziyâde yolda kalmayı seçmiştir.

    Ömür denilen hengâmede, onun nezaketine, hışımla mûkabil olunmuştur. O da bu müthiş teessürün ebedi ifadesini her daim taşır gözlerinde..

    Hiçbir yere âit olamamak,

    Zaman ve mekan mefhumundan azâde bir yenilginin teselli cümlesi. Ve bir sıkışmışlık, bir boğulma hissi. Bu tükenmişlikte yeni insanlar tanımak şöyle dursun, o tanıdıklarını da unutmuştur.

    Sartre tam da bu durum için bir özet yapmış aslında.

    '' İki kent arasındayım, biri bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor ''

    insanlar, insanların şehirleri, şehirler insanların mezarları..

    Büyük bedenler küçük kanatları taşıyamıyor,

    Küçücük bedenleri büyük kanatlar uçuramıyor.

    İnsan kendi yükünü bir başkasının sırtına nasıl verdiğini göremez,

    zira çakılmayı izlemenin keyfini hiçbir şey veremez.

    Gariptir çoğu kimse, bir başkasına, zararın ve hatta cinayetin,

    sadece fiziksel müdahale ve silah ile olabileceğine inanmış.

    insan, insana verdiği ruhsal acının derinliğini görebilseydi..

    Neyse, ne diyordum?

    Evet bir boğulma bir sıkışmışlık hâli demiştik de benim aklımda nedense Beauvoir'in sözü yankılanıyor sürekli,

    '' Yıllar bütün omuzlara aynı ağırlıkta çökmez ''

    Bu sözden sonra ne tek satır yazasım geliyor ne de okuyasım.

    Mum gibi eriyor gözlerimin feri,

    Benden geriye bir mahmurluk bir mahrumiyet kalıyor.

     
  3. aşkı anlatan en iyi replik

    Aşk repliği deyince; Biraz saplantılı olsa da aklıma ilk gelen Bekir oluyor. Hani Kader filmindeki Bekir.

    '' Kapının önünde durup düşündüm; dedim: Bekir bu kapı ahiret kapısı, burası Sırat köprüsü. Bu seferde geçersen, bir daha geri dönemezsin, iyi düşün. Ama olmadı, dönemedim.

    Sonra, Bak oğlum! dedim kendi kendime; Yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.''

    ''Herkesin inandığı bir şey vardır bu hayatta, benimkisi de sensin işte!''

     
  4. tarihteki muazzam cevaplar vs tartışmalar

    şair bâki, arkadaşları tarafından edirne'ye davet edilir, misafirliği boyunca gayet güzel ağırlanan baki'ye arkadaşları gideceği vakit sorar,

    -edirnemizi nasıl buldun?

    dilinin pek ayarı olmayan bâki; '' cennet gibi yer fakat içinde adem yok! '' der.

    bu cevaba haliyle içerlenen arkadaşları, intikam soğuk yenen bir yemektir deyüp, eyvallah etmişler.

    bâki, şiirlerinin aksine çok çirkin bir adammış. ve yine bâki'nin hanımı çok güzel ve alımlı bir kadın, (allah çirkin şansı versin dostlar ) adı da tuti imiş, anlamı papağan demek.

    bâki eşinden şikayet edip sızlandığı bi dönem vaktiyle laf soktuğu, intikam yemini ettiği arkadaşları kendisine şu mısraları yazıp yollamışlar.

    ne garip bir tesadüf; tuti ile kargayı arkadaş eylemişler de yine şikayeti karga ediyor!

     
  5. tarihteki muazzam cevaplar vs tartışmalar

    fatih sultan mehmet'in babası ıı. murad'a henüz çocuk yaşta verdiği ayar takdire şayandır. yalnız burada ayar lafı biraz amiyane olabilir zira bu olay fatih'in ne denli zeki ve cesur olduğunu gösterir.

    olayı bilirsiniz, ıı. murad tahtı 12 yaşındaki oğluna bırakıp manisa'ya inzivaya çekilir. haçlı ordusu tuna'yı geçip ilerlemesi üzerine halkı bir korku alır. fatih durum üzerine babasına mektur yazar, ordunun ve devletin başına geçmesin ister. babası ise, '' padişah sensin '' diyerek kabul etmez.

    fatih tekrar mektup yollar ve o yaşta dahiyane bir cevap verir.

    "eğer padişah sizseniz törelerimiz gereği devletimizin bu zor gününde gelip ordunun başına geçiniz. yok eğer padişah bensem emrediyorum: gelin ve derhal ordularımın başına geçin!"

    akabinde babası ıı.murad tekrar ordunun ve devletin başına geçer.