Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
LanetBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
sosyal medyanın gücü yadsınamaz derecede büyük ve kamuoyu oluşturduğu, kitleleri harekete geçirdiği de aşikar. sosyal medya adaleti de yine buna paralel işleyen sistem. en son şule çet davasında zengin veletlerin karşısında duran bu güç bugün de ümit can uygun denen psikopatın karşısında durdu. kamuoyu oluşturdu. günlerce, aylarca gündemde tutuldu. unutulmasına izin verilmedi. zorla da olsa aylar sonra aleyna çakır'ın tırnaklarında çıkan kalıntıların, ümit can uygun'a ait olduğu tespit edildi. inşallah en ağır cezayı aldığı günleri de görürüz.
Yemen Türküsü
Yemen'de çatışmada ölen Osmanlı askerleri için yakılmış bir ağıttır.
Osmanlı Yemen topraklarını ülkesine kattıktan sonra buradaki hükümdarlığını sürdürmek için çok şehit verdi. Beş cephe de birden çarpışan Osmanlı kuvvetleri Anadolu'dan asker sevki yaptı. Çarpışmalar o kadar şiddetli oldu ki aileler Yemen'e cepheye giden evlatlarının artık geri dönmeyeceğini biliyorlardı. Birçok aile cepheye gönderdikleri çocuklarından bir daha haber alamadı. Hatta bazı askerler yıllar sonra savaş bitse de bu topraklardan geriye dönememişler sağ kalabilenler orada yaşamlarını devam ettirmişlerdir.
Bu acıyla halkın dilinden düşmeyen Yemen Türküsü etki ve izlerini günümüze kadar taşımıştır.
Yemen Türküsüyle ilgili Muş, Huş, Hiş mi tartışmaları vardır. Türküyü hem Muş ili hem de Elazığ ili sahiplenmektedir. Türkü de geçen ''Burası Muş'tur yolu yokuştur '' diyenler ve türkünün yazarı Düriye Keskin'in Muş da yaşadığını için türkünün Muş'a ait olduğudur. Bir diğer söylevde ''Burası Huş 'tur yolu yokuştur'' şeklindedir. Birçok farklı şekilde değiştirilerek söylenmiştir. Yapılan araştırmalar sonucu Muş söylevinin doğru olduğu ileri sürülmüştür.
Drama Köprüsü
Debreli Hasan, Trakya'da Drama'da büyümüş ve bin sekiz yüzlü yılların sonu ile 1900 yılların başında Debreli lakabıyla tanınmış bir halk kahramanı, eşkıyadır. Ege dağlarının kahramanı Çakırcalı Efe ile hemen hemen aynı yıllarda yaşadığı tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklarda bu iki ünlü eşkıyanın karşılaştığı ile söylenmektedir.
Debreli Hasan da Çakırcalı gibi zenginden alan, yoksul halka dağıtan bir halk eşkıyasıdır. Kendisi için harcamamış, elde ettiği bütün varlığını halk için harcamıştır. Asıl mekanı Makedonya Dağlarıdır. Yaklaşık kırk yıl boyunca bu dağlarda hüküm sürmüştür. Türküde adı geçen Drama Köprüsünü de halkın kullanması için zenginlerden aldıkları ile yaptırmıştır. Debreli Hasan ve Çakırcalı, devletin olduğu kadar o yıllarda kervanlar ile ticaret yapmaya başlayan zenginlerin de büyük korkuları olmuştur. Hala bölgede halkın ağzından söylenen '' Debreli'den gelsen, Çakırcalı'dan gelemezsin'' sözü tam olarak bunu ifade etmektedir.
unutmadan: " Bu türküyü Ruhi Su'dan dinlemezsen ayıp edersin." derler.
-----------------------
Muharrem Ertaş : Yüklendi Barhanam, çekildi göçüm.
Necip ile aynı köyden Elif'in hikayesi..
Başlarda karşı gelseler de büyüklerin araya girmesiyle bu iki genç aşık evlenirler fakat 1 ay geçmeden Osmanlı-Rus savaşı patlak verir. Necip cepheye alınır, elif ise onu bekler.
Necip ve arkadaşları ruslara esir düşerler. aylarca haber alınmayan necip ve arkadaşları için devlet ölüm künyesi hazırlar ve ailelerine yollar. Dul kaldığını öğrenen elif çaresiz baba evine döner.
Yaşlı ve çocuksuz biri ile evlendirilir elif. Rusların elinden kurtulan necip osmanlıya katılır. birkaç ay sonra da savaş biter ve köyüne döner. Döndüğünde elif'i başkasıyla evlenmiş görünce, hayata küser ve memleketini terk eder. Necip'in ayrılığına ve bu acıya daha fazla dayanamayan Elif, günden güne eriyip sonunda o günlerin çaresiz hastalığı vereme yakalanarak yatağa düşmüş, bir müddet sonra da yataktan kalkamaz olmuştur.
Elif'in acıklı halini aynı köyden çalışmaya giden birisi İzmir'de Necip'i bulup anlatmış. köyüne dönen Necip, hasta yatağında ölmek üzere olan Elif'i görmeye gittiğinde iki aşık karşılıklı birbirlerine sevgilerini sitemlerini şu mısralarla dile getirmişlerdir:
(Elif)
Yüklendi barhanam çekildi göçüm
Bilmedim kusurum ne idi suçum
Elif'in hatırın sormadın niçin
Küstüğünü Necip bana söyleme
Şu kırık kalbimi viran eyleme
(Necip)
Geldim yanına da kaldırdın başın
Öpeyim bir kere karadır kaşın
Üç gün önce gördüm Elif'im düşün
Küstün mü Elif bana söyleme
Şu kırık kalbimi viran eyleme
(Elif)
Doğruldum yastıkta yüzüne baktım
Ciğerim başını köz gibi yaktın
Gittin gurbet ele beni bıraktın
Küstüğünü Necip bana söyleme
Şu kırık kalbimi viran eyleme
(Necip)
Kahpe felek bize kurdu bir tuzak
Sana varamadım yollarım uzak
Bir künye yazmışlar biz nasıl bozak
Küstün mü Elif bana söyleme
Şu kırık kalbimi viran eyleme
(Elif)
Gönlümün süruru geldin yanıma
Şifa geldi bedenime canıma
Yüz süreyim alnındaki benine
Küstüğünü Necip bana söyleme
Şu kırık kalbimi viran eyleme
(Necip)
Azaldı kederim çıkmadı canım
Şükrolsun Mevla'ya yanımda yarim
Uzak değil gayri elimde elin
Küstün mü Elif bana söyleme
Şu kırık kalbimi viran eyleme
(Elif)
Sen gideli şu dünyama bakmadım
Ak elime al kınalar yakmadım
Hiç bir zaman umudumu yıkmadım
Küstüğünü Necip bana söyleme
Şifa geldi gayrı solan gülüme
------------------------------------
Sezen Aksu: yas
(Uzay Heparı'nın ardından yazdığı şarkı demeyelim de tam anlamıyla yastır.
kendisi bu şarkıyı seslendirmeye cesaret edememiş, levent yüksel'e vermiştir.)
hatıralar başucumda nöbet tutar gece gündüz bekler beni
düşlerim var benim hayallerim var
fikrim derya deniz fikrim geri getirir seni
ne eserim ne yağarım dururum mateme dilsiz dağ gibi
dualarım var; duvarlarım var
yazarım söylerim yana yana ismini
yarıda kaldı şarkılar aman
bu yaraya deva değil zaman
ateş düştüğü yeri yakar
bu düzeni bozuk dünya yalan
ötme bülbül ötme can ayazda kışta
sen gülü terk etme; şarkılar şiirler yasta.
------------------------------------------------
murat yılmazyıldırım: seni tanımayan yok bu şehirde
rivayet odur ki, aşık olduğu hayat kadının kendisini terk etmesi üzerine yapmıştır.
parça ismi de buradan geliyor sanki.
ve bir röportajında: '' aslında bu şarkı 45 dakika fakat siz 6 dakikasını dinliyorsunuz '' demiştir.
--------------------------------------------------------------
Barış Manço - Kol düğmeleri
Barış Manço 1962 yılında Semra adlı Kızıltopraklı bir genç kız ile nişanlanır. Barış Manço 1963 yılında eğitim için Belçika'ya gitmek zorunda kalır. Belçika'ya gidince nişan bozulur. Bu hüzünle durumu şarkıya döker, şarkıda bahsi geçen kol düğmeleri ise nişanlısı Semra'nın hediyesidir.
1. | semraa-91 | |
2. | fırfırlı-broccoli- | |
3. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |