Türkiye'nin memur portalı

hacca-umreye giden her vatandaş gelirken zemzem yerine benzin getirse ya da en azından getirdiği zemzem kadar litre benzin getirme zorunluluğu olsa ülkedeki benzin sorunu kısmen çözülür diye oluşturulan proje. sonuçta orada benzin sudan ucuz diye biliyoruz.

kuran-ı Kerim'de bir kerecik olsun geçmeyen hadi onu bir tarafa bırakalım (yok, aslında hiç bırakmayalım onu. lafın gelişi işte) her konuda tonla örnek barındıran hadislerde bile ismi bir kere olsun zikredilmeyen ancak Müslümanların! sonradan uydurdukları mı desem, yok demeyeyim oluşturdukları diyeyim ve isminde neden kandil var acaba diye sormaları gereken gece/kutlama.

hadi size bir faydam dokunsun:

Sonradan ihdas edilen her şey ''bidattir'' (Nesai, ideyn, 22; İbn Mace, Mukaddime, 7)

Kuran-ı Kerim'e göre kişilerin kendi fiiliyatları sonucunda gerçekleşen bir durumdur.

bakara 6-7 : ALLAH kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir. İnkar edenlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; onlar inanmazlar.

gibi bazı ayetlere göre Allah istediği zaman kalpleri sebepsiz mühürlüyormuş gibi bir mana çıkabilir. ancak Kuran'daki ayetler cımbızlanmadan aynı konu ile ilgili tüm ayetler bir araya getirilerek bir hükme varılırsa olayın aslında o şekilde olmadığı anlaşılır. mesela:

bakara 88: "Kalplerimiz, perdelidir," dediler. Hayır ama inkarlarından dolayı Allah onları lanetlemiştir, artık çok az inanırlar.

burada da bir örneği görüldüğü gibi kalbin mühürlenmesi, kapanması, örtülmesi gibi durumlar bir manada kişilerin kendi dilemesi sonucunda meydana gelmektedir. günümüzde de yukarıda ilk verdiğime benzer ayetleri öne sürüp benim zaten kalbimi allah mühürlemiş ondan inan(a)mıyorum gibi bir iddia sadece safsatadır.

doğru olan bir önermedir, zira insan varlıkların hikmetine kıyas yoluyla vakıf olabilir.

mesela sıcak soğuğun derecelerini anlamamız için gereken bir veridir. soğukluk olmasaydı sıcaklığı da idrak edemeyecektik. aynı durum karanlık-aydınlık, hastalık-sıhhat, fakirlik-zenginlik gibi birbirinin zıttı tüm kavramlar için de geçerlidir.

ancak kainatta yokluk kavramı mutlak yokluktan ziyade sadece görecelidir. biz bir şeye yok derken aslında onun başka bir forma geçtiğini/dönüştüğünü ifade etmiş oluruz. örneğin bir insan öldüğü zaman artık aramızda yoktur ancak bu o kişinin mutlak manada yok olduğu anlamına gelmez. hala vücudunu oluşturan taneciklerin dünyada bizimle birlikte var olmasıyla birlikte ruhu da başka bir alemde var olmaya devam etmektedir.

allah yokluğu da böyle göreceli bir şekilde var etmemiş olsaydı yani yokluk tam manasıyla mutlak bir şekilde var olsaydı o zaman bizler de kıyas yaparak bile varlığın ne olduğunu anlayamayacak ve değerini idrak edemeyecektik.

basitçe düşünmek olarak açıklansa da aslında Allah'ın evrende yarattığı bütün varlıklarda sıfat ve isimlerinin yansımasını görüp bununla iman etmek ve fiiliyatta bulunmak demektir.