Türkiye'nin memur portalı

asla ve asla sadece bir takım taraftarı olmak değildir.

beşiktaşlı olmak yücelerde özgürlüğünden ödün vermemek için tek başına süzülen bir kartalın ruhuna sahip olabilmektir öncelikle. o kartal ki sırf üzerine hiç bir gölge düşmesin diye gökyüzünde öyle gökyüzünde yücelerin de yücesinde yalnız uçar.

hayatın asıl tonlarını yani siyahı ve beyazı yan yana görmeye alışık olmaktır ve bu yönüyle renkli olmaktan iyidir. çubuklu forma giyerek bu tonlar sayesinde ölüm ile yaşam arasındaki o çok ince çizginin varlığının farkında olabilmektir.

sonradan olunamayacak ancak sadece doğuştan sahip olunacak bir onurdur. bunu en iyi hayatının fetret döneminde başka bir takımı destekleyen ancak sonrasında saf fıtratına dönüş yaparak ''beşiktaşklı'' olan bir kişi anlayabilir.

takım puan kaybedince üzüntüden hasta olmaktır. takım kazanınca da sevinçten hasta olmaktır. başarılı olunca takımı desteklemek, başarısız olunca takımı daha çok sevmek daha çok desteklemektir.

potansiyel bir verem ve kanser hastası olarak dünyaya gelmek, hayatı renklilerden en az 5 sene daha eksik yaşamaktır.

parası yetmeyeceği için deplasmandaki maçta rakip takım bileti almak, onlarca rakip taraftar arasında otururken beşiktaşk gol atınca sağda solda kim var iplemeden ''gol be gol!'' diyebilmektir.

zor iştir, zaten herkes beceremez. boyacı bir çocuğun ellerindeki kara, sevdiğine varacak bir genç kızın çeyizindeki ak, onların gözündeki bir damla yaş, bizim ise kalbimizdeki aşk yarasıdır.

gerektiğinde kendine bile karşı olabilmektir. hepimiz eto'yuz diyebilmek, halkın takımı olduğunun farkında olmak, renkli takım tutacağına aklından sayı tutmak, hayatın sadece üç hece ve sekiz harften oluştuğunu bilmek, bir gün herkes x'li olacak diyenlere inat ''bir gün herkes beşiktaşlı olmasın, bırakın o ayrıcalık bizlerde kalsın'' diyebilmektir.

büyüyünce ne olacaksın sorusuna diğer çocukların doktor, öğretmen, avukat, polis, mühendis demesine inat insan olacağım, adam olacağım cevabı verebilmektir.

haksız kazanılan penaltıyı dışarı vurmak, hakemin karşı takımdaki yanlış oyuncuya verdiği kırmızı kartı kendi zararına da olsa düzeltmek, tekerlekli sandalye basketbol maçında hiç bir taraftarı ve kulüp temsilcisi maça gelmeyen rakip takım maçı kazansa da tüm seyirci ve kulüp temsilcileri ile ayakta alkışlamak, uluslararası arenada sevgisinden aşkından dolayı tanınmaktır.

takımı kazanınca dengeli sevinmek, takımı kaybedince rakip ergenlerin kalitesiz esprilerine ya sabır çekmektir.

yerlilerden metin-ali-feyyaz, takoz recep, atom karınca rıza, şifo mehmet, deli ibo yabancılardan les ferdinand, daniel amokachi, pascal nouma ve son olarak da demba ba olmaktır.

kimseye nasip olmayan ve olmayacak baba hakkı ve süleyman seba gibi isimlere sahip olmaktır.

Şerefiyle oynamak ve hakkıyla kazanmaktır.

(devam edecek)

slaven biliç'ten boşalan teknik direktörlük koltuğuna şenol güneş gibi değerli bir futbol adamını getiren kulüp. ben duruşu ve efendiliği ile şenol güneş'in beşiktaş'a yakışan bir isim olduğunu düşünüyorum. inşallah başarılı da olacaktır.

verdikten sonra artık senin olmadığı için emaneti adı kalmayan oydur. ''yok ya aslında ben falan partiye verecektim de filan partiye verdim, bu nedenle emanet oy'' demek sadece laf kalabalığıdır. kaldı ki emanet oy aldı denen malum partinin lideri emanet oy almadıklarını söylemesine rağmen başkasının başarısını çekememe ve kendi başarısızlığını kabullenememe yaftalamaya sebep olmaktadır.

https://www.youtube.com/watch?v=uZi-rpL6AUQ&feature=youtu.be&t=287

sendrom olduğunu sanmadığım, sendrom olsa da hak vereceğim bir hissiyattır. zira dişi bal arıları içerisinde tek üreme sahibi olan arılar kraliçe arılardır.

muzip yurdum insanının 7 haziran seçiminde gerçekleştirdiği son icraatıdır.

http://ogretmendiyari.web.tv/video/hocam-oy-vermeye-istedigimiz-partiden-baslayabiliyor-muyuz__hewqsao4csu