Türkiye'nin memur portalı

arıları bile bal yapmaktan vazgeçirecek ucuzlukta olan ballardır. elemanlar bir kilo bal elde etmek için yüz milyonlarca çiçeğe ulaşması gerekiyor. yakacağı yakıtı falan düşünürsek televizyondan bal sipariş etseler daha uyguna geleceğe benziyor. yani en azından ben olsam öyle yapardım.

bütün halklar muhakkak keşke kardeştir ancak akıllara yılanla bir adamın meşhur hikayesini getirir. yılanın, bende bu kuyruk acısı sende de bu evlat acısı varken biz artık dost olamayız dediği hikaye.

zaten işin içinde olan herhangi birisinin bile kolayca tespit edebileceği bir kaç doğru bilgiye 5-10 ekstra uydurma bilgiyi ekleyip yıpratma ve reklam yapmaya uğraşan paralel mantığın sanal kişiliği.

başlık açan yazarlar zeki yazarlar ancak başlıkların ne anlattığını anlayan yazarlar daha zekalı diye giriş yapmak istediğim ancak başlığın tam olarak ne anlatmak istediğini anlamadığım için kendimi yeterince zeki olmayan yazarlardan sayma tehlikesini fark edip yazmaktan vazgeçtiğim başlık. tamam bir şey yazmadım.

sahip olduğu ilginç bir anısıyla aklımda kalan arabeskçi. adan'da öğretmenlik yaptığı dönemde bir minibüse biner ve o sırada şoför hakkı bulut'un kasedini teybe koyar. yolculardan biri vay be, adam gencecik gitti falan der. tüm minibüs duygulanır, vah vah falan demeye başlarlar. hakkı bulut da aniden hakkı bulut ölmedi kardeşim, öğretmenlik yapıyor falan ilçede der. soför nerden biliyorsun diye sorar. hakkı bulut da ben hakkı bulutum kardeşim, ölmedim deyince bunun üzerine şoför hemen arabayı kenara çeker, muavine 'at lan şu allahsızı aşağıya' der. muavin önce bunun çantaya tekmeyi basar, bavul yola dağılır. sonra da yaka paça atar aşağıya hakkı bulut'u. şoför, tarlada pamuk toplayan işçileri gösterip 'git onlara bir türkü söyle de belki seni hakkı bulut sanarlar diye kafa da bulur. bir tv programında kendisinden dinlediğim anısıdır.