Türkiye'nin memur portalı

iki ya da üç çocuğa nasıl bakarız diye kara kara düşünen aileler varken altı çocuk bu aile için gerçekten de belli sıkıntıların başlangıcı gibi görünse de umarız çocuklar da kendi bereket ve kısmetleriye birlikte doğarlar, aile de çok çocuktan dolayı şikayet etmez dediğim konu.

şu ana kadar ben sadece ikiz insanlarla karşılaştım, üçüz ve üzeri gören var mı bilmiyorum.

allah düşmanımın başına vermesin diye nitelendireceğim iki ölüm türünün versusu. şimdi bana ölümlerden ölüm beğen diye bu ikisini sorsalar susuzluktan ölmeyi tercih ederim diye düşünüyorum.

şimdi bildiğim kadarıyla insan açlığa susuzluktan daha fazla dayanabiliyor ancak çekilecek çile düşünüldüğü takdirde ve sonuçta ölüm garanti olduğu için benim seçimim susuzluk.

insanın kısmetine boyun eğmesi pek tabi güzel bir davranış olsa da daha iyisini ve güzelini elde etmek varken çalışıp çabalamayı göze almayan kişilerin biz kanaatkar davranıyoruz demesine katılmadığım kavramdır.

mesela bir öğrencinin biraz daha uğraşarak daha yüksek puan almak varken bana bu yeter zaten fazlasını istemem gibi bir düşünceyi ben kanaatkar olma kabul etmem.

ingilizce'si ''alas'' olan ünlem. ancak çoğu türkçe sandığımız kelie diğer dillerden alınma olduğu için bu kavram da yabancıdır ve farsça'dan transferdir ne yazık ki, eyvah eyvah.

benim için genellikle pazar günleri kahvaltısında yediğimdir.

sadece kızartarak değil de fırında yapılan versiyonu da var, öyle daha hafif oluyor.

klasik olarak yumurta az tuzla çırpılır, ekmekler bu yumurtaya bulanır ve kızartılır. ardından kağıt havlu üzerine de koyuyorlar ki fazla yağını emsin diye. yumurtayı çırparken içine biraz baharat katınca tadı daha güzel oluyor. öyle zor bir yemek değil yani.