Türkiye'nin memur portalı

Ahmet Telli, biten bir aşk için söylenecek söz şu olmalı demiş:

"Güzeldi yine de..."

Sonra eklemiş;

"hiç kimse bir aşkı

onarmaya kalkmasın

kaybedilmeye değer

en güzel anında bitirilmişse eğer."

Tabi bunu kavgadan uzak kalmışsan, sevdadan da uzaksın düşüncesinde, yaşayışında olanlar için sarfetmiştir.

İlk bölümden sonra ikinci bölümüyle oyuncu kadrosu (mimar altan erkekli yeni dahil olmuş) ve oyunculuklar bu bölüm itibari ile kusursuzca oyunculuk sergiliyorlar. Diyaloglar da şahane. Akşemseddin olarak tercih edilen karakter babacan bir simaya ve bilgeliğe sahip.

spoiler

Kemal Sadık Göğceli namı diğer Yaşar kemal, 1951 yılında gittiği Diyarbekir'de girmiş olduğu bir sohbette "bu karpuzu nasıl ekiyorsunuz?" sorusunu soruyor oradakilere. Tabi sorduğu soruyu ve cevabını yıllar sonra "bu diyar baştan başa" isimli kitabında yazıyor.

Bakalım yaşar kemal ne diyor diyarbekir karpuzunun ekimi hakkında;

"Gardaş, dedi, karpuz ekilecek kumluk iki türlüdür. Birisi suyun işgal edip de, yazın çekildiği yer. Buna kılıç derler. Öteki de asıl Dicle kenarları. Karpuz, kılıç denilen yerde daha iyi olur. Karpuz ekilecek yer dümdüz ve çakıllı olmalıdır ama ufak çakıllı. Burası iki kürek boyu uzunluğunda yani, bir buçuk metre, iki kürek ağzı genişliğinde, yani yarım metre su çıkıncaya kadar kazılır. Kazılan yere kuyu derler. Kuyunun, biri baş ucunda, biri de ayak ucunda iki yastık bırakılır. Yani bu yastıklar su çıkmamış topraktır. Yastıklara üçer tane fide ekilir. Ekildiğinin ikinci gününde yanmış, yani eski hayvan gübresiyle gübrelenir. Bir hafta sonra da hayvan ve güvercin gübresi kumlu mille karıştırılarak verilir. Bu zaman içinde kuyunun içindeki su kurumuştur. Birkaç sefer daha gübre verilir. Tamam. Kırk günü say. Karpuz olmuştur. Dağ gibi. İnan benim senin kadar olmuştur. Aha böyle böyle..."

Sıcakkanlı, güzel muhabbet ehli, oturaklı tavır ve duruşa sahip, burnu havalarda gezmeyen, ölçülü ve kendini bilen insan karakterini oturtmayı başarmış, ciddiye alınmayı fazlasıyla hak eden bir insandır her biçimde. Kendisiyle sözlük öncesi çağlara dayanan güzel bir dostluğumuz var. hani bir yere, ortama girersiniz ve bir çok insan arasında bir tanesi gözünüze ilişir ya, görür görmez bir akrabalık, bir kan bağı kuruluverir aranızda. işte metin alkan'ı iletilerde görünce böyle bir kardeşlik beliriverdi aramızda. Onda kesinlikle haddinden fazla bir dürüstlük, bir sadelik, bir samimiyet var. insan kendisini zengin hissediyor böyle bir dostu olduğu için. hakkında uzun uzun yazmaya gerek duymayacak kadar merxas biri. kendisiyle en yakında zamanda 21 şiş ciğer yemek istiyorum.