Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
cahil kelimelerBu üye ÇaylakBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
bektaşi deyişlerinde sıklıkla kullanılan bir kelime.
özellikle kul yusuf'un yazdığı "şu benim divane gönlüm" şiiri son dönemin pek moda türküsü halini aldı. Grup Abdal yorumu da enfes dip not olarak.
fakülte de hocam olan iktisat profesörü, insan sarrafı, duayen, hisli şair. yönetim ve organizasyon diye bir derse girerdi. iki saatlik dersi birleştirirdi ve o iki saat iki dakika gibi izafiyete dönerdi. anlatırdı; şiir gibi, su gibi akıcı türkçesiyle. hayran hayran dinlerdim. hayata dair ne çok şey anlatırdı.
sonraları hep irtibat halinde olduk. siyasete atılmak istedi. çok üzüldüm. siyaset ona göre değildi. çünkü onun durduğu yerde siyasetçilerin gölgesi gezmez. onların ütopyaları onunkilere benzemez. bir hocadan çok onun şairliğine hayranım. hayranıyım; yüreğimde yeri var kelimelerinin çünkü. insan şu dizeleri yazan bir insana bir şaire nasıl hayran olmaz, nasıl saygı duymaz?
"yeter ki o nazenin kalbin emir buyursun,
kâinat yıkılsa da yüreğimde uyursun."
yağmur şiiri var mesela. yıllarca yazdığını anlatmıştı. avrupa gezilerinde, memleket trenlerinde, yol güzergahlarında ilmek ilmek dokuduğunu anlatmıştı. o muhteşem dizeler öyle nakış oldu. mesela anlamını bilmediğimiz bir kelimedir rüveyda. adım adım demek ve aşağıdaki dizelere bir bakın, bakalım. yürümek ne imiş, bir öğrenin.
"adını söylemek istemiyorum
rüveyda dediğim zaman
anla ki, senin için yürüyor kelimeler
çığlığımın atardamarlarından."
mesela bir tebessümle gelen güzellikleri anlatacak kelimeleri çoktan yan yana dizmiştir kendisi;
"ey benim can sarayım, ey benim eşsiz kuğum
asil tebessümünü düşürdüm izlerime
müpteladır gemiler benim denizlerime
gülümsedin; kalmadı kederim, burukluğum
çehresinde hatıran büyüyor bebeklerin
gizemine aşina varlığım ve yokluğum"
mesela insanı, hayatı anlamamanın acısını anlatacak daha zarif bir yol var mıdır?
"bilmem neyi aradım bir ömür kışlarında
binbir gece yürüdüm hangi muamma için
zümrüd-ü anka uçar senin bakışlarında
benim rüyalarımda birkaç deli güvercin"
mesela insanın kendi acılarına bizzat kendisinin sebep olduğu başka bir varlık var mı?
"resim, bir masal gibi irkilir gerçeğinden
ihtiras âyinleri, leyl-ü nehâr çanları
kendini beyan eder sırların merceğinden
alır avuçlarına, öper ısırganları"
mesela adı tüm dizelerinden güzel olan bir şiir var, insan sevdiğine öyle mi seslenir gerçekten?
"al götür ta öteye ağlayan mektupları
götür ağzı köpüren atları bu şehirden
sana dimdik yürümek yakışıyor ey kadın
bana bir padişahı ağırlamak yeniden"
ve son olarak insan insanı illa bir insana emanet edecekse, o insan herkesten önce "anne"dir. ilk akla gelen annedir. hocam da öyle yapmış, hepimiz öyle yapalım. şu dünyayı alalım, evladını yüz üstü bırakmayan anaların kollarına bırakalım.
"üşüttün mü kundağını yayarken
incittin mi beşiğine koyarken
emzirmeyip ağlattın mı anası
sen yanmazsan gülüme kim yanası
adımları çaresizlik kokmasın
eller ona nazar edip bakmasın
odasını çiçeklerle donandır
canımdan çok sevdiğime inandır
ağacının dallarından meyve sun
oyasında bütün renkler bulunsun
hasretimi duvarında görmeli
kıracaksa, kalbimi o kırmalı
gecesine kandil yaptım katreyi
fatih'in gül kokladığı portreyi
hayreti'den müstezadlar okusun
gergefinde hicranımı dokusun
uyut onu kuştüyü döşeklerde
beklemesin tılsımlı eşiklerde
yüreğinden inciler sun anası
sen sunmazsam gülüme kim sunası
dünya bitse avucunda dirhem ol
benim için yarasında merhem ol
yatağında sultan gibi uyusun
uyusun da gonca gonca büyüsün
sabahleyin kuşlar ötsün başında
gülüm henüz bir gelincik yaşında
yakıldı mı saçlarının kınası
takıldı mı kurdelası, anası
unutma ki sen gülüme aynasın
gülümsesin, bebeklerle oynasın
ceylan eti, kuş sütü sofrasında
kaf dağının balı olsun tasında
kirpikleri ıslanmasın anası
sen yanmazsan, gülüme kim yanası?"
ve bir dize daha ekleyip öyle bitireyim.
"kırda açan çiçek kalır mı kışa"
bir kadın olsaydı her şeyden, herkesten korkan bir diyar olurdu.
Düşünün bir dakika; mesela sokaklara çıkmaktan korkardı; çünkü kimin saldıracağı belli olmazdı. mesela karanlıkta yalnız yürümekten korkardı; çünkü arkasındaki adım sesleri hep tehdit sayılırdı. Mesela bir işe kalkışmaya korkardı; çünkü elindeki çamurumsu hamurla orada ne işi vardı gibi bir söyleme maruz kalırdı. Mesela kahkaha atamaz, gönlünce giyinemez ve saçlarından hep kendi suçlu olurdu. Mesela yediği dayakları, uğradığı tacizleri hep saklar; kabahatin kadınlığında olduğunu kabullenerek yaşardı. Mesela erkeklerin kendisini aşağılayarak yükseldiği bir coğrafyada, hafifletici sebepler hep onun lehine olur; ne yapsa kabahat sayılırdı. meselalar böyle sıralanırken türkiye bir kadın olsaydı yine böyle mutsuz olurdu. ibni haldun haklı; coğrafya kaderdir. artık kederdir de.
bendim, sendin, oydu; yani bizdik, yıllar evvel hepimizdik. hani bir şarkıda "biz büyüdük ve kirlendi dünya" diyor ya işte o şarkıyı haklı çıkardık. büyüdük ve bizden geriye hiçbir şey bırakmadık çocuklara. ne su, ne barış, ne umut bıraktık. hepsini yaktık, yıktık ve tükettik. sanırım dünyanın gördüğü en kötü çocuklar bizdik. bizden sonrakiler sadece çaresiz.
1. | Leyla isxan | |
2. | Levla Hanım | |
3. | Feslo Hanım |
Omayraaa | 11 yeni konu açtı Son konu 27.12.2023 14:31 - 52 yeni entry girdi Son entry 04.02.2024 14:56 | takip etme | |
buşra | yeni konu yok - 15 yeni entry girdi Son entry 03.12.2021 04:19 | takip etme |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |