Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

cahil kelimeler

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

354 entry 59 konu hiç puanı yok
20.02.2021 13:01 son işlem tarihi takip etme takip et

türkiye

Babalarınca sevilmemiş kız çocuklarının tedirginliğinde bir ülke.

17.02.2021 22:26
  1. Sefer Tası Filmi

    Akıcı bir hint filmi. filmin bana göre en dokunaklı sahnelerinden biri kadınla adamın buluşacakları günün sabahı adamın buluşmaya gitmemesi. aslında buluşmaya gidiyor ama kadının karşısına çıkmıyor. onu uzak bir köşede gözlüyor. Ertesi gün kadın sefer tasına koyduğu notta neden gelmediğini soruyor. O da cevaben sabah duş aldığında dedesi gibi koktuğunu ve kendini ilk kez yaşlı hissettiğini söylüyor. bu haliyle sana umut veremezdim demesi. keyifli bir film, konusu itibariyle de farklı.

     
  2. Friedrich Nietzsche

    bıyıkları çok tatlı, babacan olan filozof. büyüyünce ben de böyle bıyık bırakacam dediğim felsefeci. bıyıkları için kitaplarını okuduğum yazar. o bıyıklarla acaba ayran içmiş midir diye beni akşam akşam düşüncelere sevk eden mübarek bir zat.

     
  3. türkçe ezan

    Ülkemizde maalesef laiklik mevzubahis olunca temcit pilavı benzeri bu konu da pişirilip pişirilip sunulan bir yemek gibidir. Aslında bu konuyu tartışmadan önce vurgulanması gereken çok önemli bir nokta var; din ile dil arasındaki ilişki. Vakti zamanında Hristiyanlar latinceyi kullanıp dini kutsallaştırdığı gibi islam dini de arapçayla yarattığı bilinmezlik dünyası ile insanlar ve dindarlar üzerinde kurduğu hegemonyayı sürekli kılmak istemiştir. kutsal dil (arapça, bilinmezlik) dindarları idare etme anlamında değerlendirilmesi gereken bir konudur. konu göründüğünden çok daha derindir. arapça bilmeyen ama kuranı ezbere bilmeye çalışan on binlerce insan da bu balonun sınırları içerisindedir.

    Dindarlardaki temel algı türkçe ezanın direkt olarak kutsal dile bir saldırı şeklinde olduğudur. dinin en temel gücü olan bilinmezlik balonu bu şekilde delinmiş olur tanrı uludur tanrı uludur haykırışı ile. oysa ezanı türkçe okumanın mantıken hiçbir yanlışı yoktur. hatta anlaşılır olduğundan dolayı artısı bile vardır; fakat tartışma noktası bu değildir. asıl konu kutsal dil balonuna dokunulup dokunulmadığıdır. bu tartışmaların başlandığı yıllarda, zamanın başbakanı adnan menderes bu konuyu ciddi manada politik getiri olarak kendi hanesine oy olarak yazdırmıştır. o tarihten bugüne tanrı uludur ile allah u ekber karşılaşmasının galibi allah u ekber olmuştur.

     
  4. cunda

    kelime anlamı italyanca yelken açmak olarak bilinse de benim için çok anlam ifade eden şirin bir ege ilçesidir cunda. Benim gibi hayatının geri kalanında egeyi görmemiş birinin bir memlekete kendince duyabildiği nadir özlemlerden birini anlatır cunda. pastel boyalardan en kalitelisi kullanılarak, muhtemelen mon ami ile çizilmiş bir ilkokul çocuğu resmidir bende cunda adası. resim kutusundan tahayyüllere kazınmış fotoğraflar serisine götürür, hoş bir ruh tazeliği bırakır cunda. sokaklarına çıkarsınız, herhangi bir sokağın herhangi bir sabahı değildir, kesinlikle değildir. renkler gürbüzdür, güneş vardır, rüzgar vardır, kokular vardır... belki de on yıllarca evvel ege ovalarına bereket dağıtan tanrıçaların teninin kokusudur. hakkında kurulan veya kurulacak her cümle sözü ona getirmek içindir. mon ami pastel boyalarıyla bezenmiş en saf resme duyulan özlemdir cunda. aslında ferit edgü için hakkari neyse benim için de cunda o değildir, tam tersidir.

     
  5. büşra

    Mehmed Uzun'u seveni bizde severiz dediğim, gitmek için benim gelmemimi bekleyen, yazar olmadan önce uzun süre severek takip ettiğim yazardır.

    gerçekten eksikliği hissedilmiştir; sanırım benzer başlıkların altında okumak durumunda olduğumdan. kendini de okutan ve güzel yazan bir yazar, görüşlerinin çoğunu paylaşıyorum hatta altına imzamı da atıyorum (bu arada güzel imza atarım). güzel bir düşünce çizgisi var ve anlatmak isteğinde samimi oluşu, anlaşılmak istemesi bence kuvvetli bir vicdana sahip olduğunun göstergesi.

    Buradan kendisine diyorum ki; yazmaya geri dönmesi kendisi için faydalı bir hareket olmayabilir; lakin sözlüğe ve takip edenlerine gözlemlenebilir bir farklılık getirecektir.