Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

testosteronn

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

922 entry 140 konu 125 puan
08.05.2024 14:33 son işlem tarihi takip etme takip et

2024 yılında hiç yaz dizisi çekilmeyecek olması

ben toplumda(kitlede) büyük bir uyanış olduğunu düşünüyorum.kitle çok hızlı şekilde bilinçleniyor, çok çok hızlı.bilinçlenme beraberinde anlam arayışını getiriyor.

kitleyi manipüle edenlerin(siyasetçiler, din tüccarları, dev şirketler, bilimin tiranları vs)toplumsal dönüşümün farkında olmaması mümkün değil.saçma sapan diziler ve siyasi propaganda programları yerine kitlenin beklentilerini karşılayacak yayın çalışmaları yapılacaktır.kitle kandırıldığını kendisiyle oyuncak gibi oynandığını farketmeye başladı, yeniden ikna edilmeye ihtiyacı var.

evliliklerin, ailelerin, devletlerin, cemaatlerin, milliyetlerin hatta belki cinsiyetler gibi tüm birleştirici değerlerin tuzla buz gibi dağılacağı bir döneme doğru gidiyoruz.fikir dünyalarında bunlar zaten çok daha hızlı şekilde yıkılmaya başladı ama bu yıkım fiilen de gerçekleşecek.kitle anlam arayışı içinde ve aradığı anlamı karşılayamıyor; ne devletle, ne dinle, ne tiranların bilimiyle...devlet eleştirisine, din eleştirisine, bilim eleştirisine girmeyeceğim ama rahatlıkla rezillik her birinin paçasından akıyor diyebiliriz.oyun kuruculardan bazıları ağır çuvallayacak.mesela din tüccarları, mesela siyasiler, mesela kitle yönetimi hakkında deneyimi olmayan yeni yetme şirketler...

baykar işçilerine 20 maaş ikramiye vermiş.devleti topyekün kontrol eden bir teşkilatın bütün verilerinin ve analizlerinin aktığı damadın şirketinin yaptığı bu çıkış tesadüf olabilir mi?bunlar çuvallamadan süreci atlatabilir miyiz umudunun sonucu.

mantar gibi türeyen cübbeli sarıklı tipler var ya hani.işte onlar cemaatlerin çuvallamadan süreci atlatmaya çalışırken yaptıkları şeylerin sonucu.samimi şekilde dine dönüş falan olmadığı ortada.

son yıllarda telaşlılık hali giderek artıyor.kitlenin kontrolünü ele almak için pandemi gibi enteresan girişimlerde bile bulunuldu ama taşlar yerine bir türlü oturmuyor.internet ve bilişim çağında kitlenin kıpırdanmalarını bir türlü durduramıyorlar.

apayrı bir kenarda yapay zekaları geliştiren şirketlerin, sonunun nereye gideceğini tam olarak kestiremiyor olmalarına rağmen son hızda yapay zeka çalışmaları var.mesela şu anda bir şirket kendi kendini toplumun yararı hususunda kusursuz şekilde geliştirebilen bir yapay zeka yapmış olsa, bu yapay zeka tüm dünyanın idaresini internete bağlandığı anda ele geçirirdi.yapay zeka konusunu bu kadar futuristik değil de biraz daha rasyonel şekilde değerlendirsek, yapay zekanın tüm sosyal dengeleri değiştireceğine dair konuşmaya gerek bile yok.ablamlar yahu, yazları türkiye'ye uçakla gelir araba kiralarlar, önce bize sonra eniştemler tarafa gidip orada kalırlardı.bu sene seyahati yapay zekaya planlatmışlar, önce o tarafa sonra da tatili kapatmak için bu tarafa geliyorlar, yurtiçindeki ulaşımı da toplu taşımayla yapacaklar.böyle buyurmuş yapay zeka, buyruğunu da detaylı bir analize dayandırmış.değişimin ve dönüşümün ne denli hızlı ve büyük olduğunu anlayamıyoruz bile.

daha önce içinde bulunduğumuz dönemi çağ değişimi gibi bir şeyler olarak yorumluyordum ama fikrim son zamnlarda değişmeye başladı.biz insanlığın en büyük dönüm noktalarından birini yaşıyoruz.

08.05.2024 01:40
  1. mehdi

    Cahil romantizmiyle kendisine mucizevi anlamlar yüklenen kişi.

    Bir de tüm insanlığı bugünkü islamiyette buluşturacağına falan inananlar vardır ki o da ayrı bi mevzu.japon ahlakı cehennemde yanarken bir temsil olarak Türkiye müslümanlığı Mehdi'nin peşine takılan ordu olarak cennette huri gundikleyecek, ya bi git dayı allasen

    Hasan mezarcı bana çok sempatik ve samimi(ciddiyim) geliyor.herhangi bir gavstan, cübbeliden falan daha samimi olduğu ispata muhtaç bile değil.daha geçerli bir Mehdi gelene kadar Mehdi olmasında bir mahsur görmüyorum.

     
  2. el etek öpmek

    Kula kulluk üzerine hayat soruşturmasına vesiledir

    Kişi, eylemleri ile hayattaki varoluş sürecini tamamlar.insanın hayatta ne şekilde var olduğu, ne şekilde var ol(a)madığına dair açıklamalar da içerir.kişinin ne olduğu, ne olmadığının ya da olamadığının da dolaylı kanıtı değil midir?

    El etek öpüp kula kulluk eden kişi, sergilediği bu onursuz tutumla kendisini aşağı bir noktada konumlar.

    Gelişmiş bir bilince düşen görev hayattaki aşağı durumları idrak edebilmek ve kendisini bu tür aşağı durumlardan korumaktır.aksi halde aşağılık kendisi normalleşecektir

     
  3. hayatı sorgulamak

    kadim hikayeyi biliyorsunuz, şeytan ve insan kafes dövüşünde.

    ahlaki değerler nesilden nesle aktarılan bir öğreti haline dönüşürse insan kazanmış olacak.

    ahlaki değerlerden kastım kesinlikle nitelikli dindarlık falan değil.ahlak, iyilik, doğru yol üzere olmak vs herhangi bir dinin tekelinde değil evrenseldir.

    Şimdiye kadarki kısımda çok ilerleme kaydedebilmiş gibi görünmüyoruz.internet çağından umutluyum, du bakalım.

     
  4. sessiz kalmak

    konuşmayı daha doğrusu hatipliği bilmemekle alakalı olabilir, boş konuşmayı sevmemekle alakalı olabilir

    ben susarım, çok konuşmam, susmayı konuşmaktan çok daha iyi bilirim ve tavsiye de edebilirim

    insan eğer potansiyel taşıyorsa, nitelik sahibiyse, içinde bulunduğu toplumun "saygınlık" yargılarını karşılıyorsa layık olduğu rağbeti sussa da görüyor.

    hasan can kaya armağan çağlayana çıkmıştı, güzel bir tespitte bulundu; varoştayken dünyanın en sanatsal heykelini yapsanız kimse saygı duymaz ama o heykelden para kazandıysanız size de heykelinize de herkes saygı duyar minvalinde bir tespitti.

    içinde bulunduğunuz toplumun hayal ettiği şeylere sahipseniz size saygı duymaları için susmanız yeterli.hatta öyle ki, konuştukça zihinlerdeki ulaşılmazlık imgeleri ve esrarengizlik normalize edilir ve aslında hakettiğiniz saygınlığı da göremezsiniz.

    susunca içimdekini göremeyen kabuğuma bakıp saygı duyar.

    bense çevredekilerden ziyade içimdeki cevheri nasıl zenginleştirebileceğime odaklıyım.

    Sessiz kalmak iyidir, düşünmeye vakit olur

     
  5. Düşünceye olan eğilimin artması

    Konuyu felsefeye olan eğilimin artması olarak açacaktım ancak fazla iddialı olacağı için çekindim

    Felsefeye olan eğilim artıyor diyebileceğimiz emareler tam olarak yoksa da ben Türkiye'de ve hatta tüm dünyada düşünceye olan eğilimin artmakta olduğunu düşünüyorum.

    bu çıkarımı tüm toplumun belli bir kültür seviyesi etrafında konsolidasyonuna dayandırıyorum.internet insanların kültür, bilgi ve bilinç seviyesinin yükselmesini sağladı.eğitim düzeyi ne olursa olsun internetle haşir neşir olan tüm insanlar belli bir bilgi ve genel kültür seviyesi etrafında birleşti.çünkü hepimiz aynı ya da benzer şeyleri izliyor, benzer şeyleri öğreniyoruz.hal böyleyken yükselen bilinçlerin sorgulamaya ve düşünceye yönelmesi ise doğal sonuçtur

    Bahsettiğim değişimse son üç beş yılda yaşandı.bu durum beni umutlandırsa da kitlenin manipüle edilmesine dair kaygılarımı da arttırmıyor değil.