Türkiye'nin memur portalı

bir diğer anlamı özellikle kadınların giydikleri ince-tül çoraplarda zaman zaman yaşanan talihsizliği tarif eder. çorabın ilmeğinin kaçması.

çorap veya örülen herhangi bir yün vb. örgüde de ipliğin, ilmeğin kaçmış olması.

bir yana kaçmış olmak, kaymak veya kirişi kırmak gibi desek olur muydu, bilemedim diyen iç sesim...-glck-

elazığ denilince akla ilk olarak gelen eski, tarihi antik yerleşkesi olan ve meşhur kalesidir harput. kale uzaktan bakılınca beyaz, süt beyazı renginde görünür.

harput kalesi mö.8. yüzyılda urartular tarafından inşa edilmiş. kalenin inşa edildiği yıl kuraklık olduğundan kalenin duvar harcında süt kullanıldığı ve bu nedenle kalenin surlarının beyaz olduğu rivayet edilmektedir. efsaneye göre kalenin bir diğer adı da bu nedenle "süt kalesi" dir. ancak kale surlarının beyaz oluşu, kale duvarları örülürken kullanılan kalker-kireç taşının kendine has özelliğinden ibarettir.

kaynaklara göre; "elâzığ, eski harput 'un devamı niteliğindedir. bu nedenle elâzığ tarihi harput tarihi ile birlikte ele alınmaktadır. harput, anadolu'yu mezopotamya'ya bağlayan kervan yollarının geçiş güzergâhı içinde yer almış, birçok kültüre ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. harput'un, bilinen en eski sakinleri mö 2000'li yıllarda doğu anadolu'ya yerleşmiş hurriler'dir. hurriler'in ardından hitit hakimiyetine girmiş, çok sürmeden mö 9. yüzyıl itibarıyla doğu anadolu'da devlet kuran urartular hüküm sürmüştür. harput, 1085 yılında türklerin eline geçmiş."

harput denilince tarihi kalesinden sonra ziyaret edilmesi gereken ( arap baba, ankuzu baba ve fatih ahmet baba ) üç babaya ait türbeleri gelir.

fahri memleketime olan özlemimi çağrıştıran başlık.

bir tane olan eşyayı veya ihtiyaç duyulan nesneyi ikiye çıkarmak.

ilkinde anlaşılamayanı tekrar etmek. denileni tek seferde anlamayana bir daha anlatmak eylemi.

başka bir anlamı ise tarlayı iki kez sürmek olarak karşımıza çıkmaktadır. zanaat terimleri sözlüğünde de ikilemek anlamı; nadastan önce sürülmüş olan tarlayı ekime başlamadan bir defa daha sürmek diye geçiyor.

" gazi'nin yeri " çay bahçesinin mükemmel istanbul manzarası, görülmeye değer bir yerde.

ağva'da mı, şile'de mi, beykoz korusunun üst tarafında mıdır bilinmez, ancak mekan diziye güzel bir renk katmaktadır.

sohbetin tadı tuzudur. hele uzun kış gecelerinin sadık yoldaşı...en değerli dostudur insanın, yalnızken.

şiirlere konu, damaklarda lezzet, üşüyen ellere sıcaklıktır. soğuk iklimlerde yaşayanların başlıca ve en değerli içeceğidir. içeceklerin şahı, kralı. tiryakileri çoktur; içemediğinde günlük çayını, ciddi baş ağrısı tutar. tutar da, yanına yaklaşılmaz olur.

çay deyince: "çaylarrr !" deyişi gelir akla, çocuklar duymasın dizisinin hüseyin'inden.

çay candır, özetle; gönüllerin, muhabbetin sultanı.- gülücük-