Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

kabare

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,406 entry 145 konu hiç puanı yok
24.11.2023 11:12 son işlem tarihi takip etme takip et

komançero

habere konu güncel bir terim. haberse şöyle ; " içişleri bakanlığı yetkilileri, hakan ayık ; ( soyadını ilerleyen yıllarda ?reis? olarak değiştiren türkiyeli göçmen bir ailenin avustralya/ sydney?de büyümüş çocuğu ) ve onun dışında onlarca kişinin daha yakalandığı kafes adlı bu operasyonla dünya çapında faaliyet gösteren komançero suç örgütünün çökertildiğini duyurdu."

şimdilerde çökertilmiş olan komançero, uluslararası bir suç örgütünün adıymış.

aynı zamanda 1984 yılında moon ray'in seslendirdiği, "efsanevi" diye nitelendirilen elektronik dans türünde bir şarkının adı da; comanchero.

dipnot. merak ettim şimdi, bu şarkıyı dinlemek farz oldu. :)

14.11.2023 14:54
  1. bozuk para yerine sakız veren bakkal

    eskidendi, çok eskiden.

    ne o bakkallar kaldı ne de para üstü sakız alışverişi.

    o mehmet bakkallara ne oldu bilinmez fakat yerini alanlar, küresel sermayenin acımasız yüzünü gösterip, kredi kartlarını merhametsizce ve alacaklarını kuruş kuruş; peşin peşin tahsil etmekle meşgul.

     
  2. çizilen resimlerde bacadan yaz kış duman tütmesi

    bob rose vardı, hani bonus yani kıvırcık saçlı bir ressam, trt 2'de takip ettiğimiz. her hafta ve sanırım salı günleri elinde paleti, fırçası önünde tuvali, şövalesi ve bilumum boyaları ile ekrana çıkar hayattan bir kesiti resmederdi. hoş sohbet bir adamcağızdı rahmetli. önce bir hikaye veya kurgu uydurur onun eşliğinde sanatına başlar, her fırça darbesi eşliğinde hem tuvali ; hem de şekil ve renk aldıkça tablo zihnimizde oluşan hayallerimizin tuvaldeki yansımaları canlanırdı. birkaç veya birçok rengin karışımı ile icat edilmiş renkteki boyaların olduğunu ve o yeni, bambaşka rengi bulan ressamların boyaya kendi adlarını verdiklerini ondan öğrendik. fısır fısırdı anlatımı. ingilizce konuşuyordu bize yansıyan tercümanın sesiyle nerdeyse aynı sesi çıkarıyorlardı.

    o, resimlerinde önceliği dağlara verse de, ardından bir vadi sonra orman, ormanın derinlerinde dumanı tüten bir ev ve o evin hemen önünde bir dere ve mutlaka küçük bir ağaç bulunurdu. dağlar, karlı olunca evin bacasının tütüyor olması ise o evde bir yaşamın olduğunu gösteriyordu.

    o bacası tüten evi çok severdi, biz de onun resim sevincini.

     
  3. türbe yalamak

    kimi insancıklarımız da türbelerin demir parmaklıklarına çaput, bez bağlarlar. demek ki bu boş, safsata inancın iran'daki karşılığı da; aynı demiri yalamakmış.

    ne denir ki, yazık.

    geçmiş olsun veya allah akıl fikir versin.

    dipnot. merakımıza mucip oldu da...konunun üzerinden geçen yaklaşık bir buçuk yılda, o demirler ne çok parlamıştır kimbilir. ( gülücük )

     
  4. tarihi eser

    müzelerin demirbaşını ilgilendiren tarihe mal olmuş özel ve değerli eşya.

     
  5. şirinler

    çocukluğumuzda mavi renkli olmanın insana daha yakışacağını düşündüren, en sevdiğim iyimser mi iyimser çizgi filmlerden. hele evleri, yaşadıkları ormanlık alanın güzelliği ve muhteşem şapkaları. sadece şirin babanın şapkası kırmızı, diğerlerinin beyaz.

    sanki gargamal, azman bile, kimi zaman iyi olabiliyordu. şirin babanın mucizevi iksirleri.

    şirine favorim, şakacı ise bizi en güldürendi. çok komik bir çizgi film miydi yoksa biz gülmek için bahane mi arıyorduk veya dünya daha az mı acımasızdı, ne çok gülerdik kaygısız.

    kolayca gülebildiğimiz, dertsiz yılları -özlediğimizi- anımsatan başlık.

    artık sizi görmek istiyoruz.

    "iyi bir çocuk olmak" için daha ne yapmalıyız şirin baba, bir deyiversen.