Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

CAF CAF.

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

720 entry 117 konu hiç puanı yok
12.04.2023 20:16 son işlem tarihi takip etme takip et

güne bir söz bırak

Geldim

Gördüm

Gidiii yoo rum.

*bilinmez bir diii ya ra (gülücük)

12.04.2023 20:16
  1. kadınların anlaşılmayan doğası

    yine bir kadın başlık furyası başladı ya, hep bahardan bunlar.

    T:ayar vermek istediği konu.

    efenim kadınların doğası gayet anlaşılırdır. anlamayan empati ekikliği yaşayan erkeklerdir. bir kadın diğer bir kadının neden stiletto giydiğini anlar.

    aslında yukarıdaki cümle bile yeter ya, hadi iyisiniz köftehorlar boş günüme denk geldiniz uzun uzun anlatacağım size kadını.

    iclal aydın bir konuşmasında çok güzel bir örnek vermişti.

    "yeni evli bir çift var ve bunlardan erkek çalışıyor, kadın işsiz ve küçük bebeklerine bakıyor. bu çift üzerinde bir deney uygulanıyor. deneklerin kafasına bağlanan elektrotlar yardımı ile beyindeki duygu merkezlerinin tepkileri ölçülüyor.

    ilk deneyde önce anneye bağlanıyor elktrotlar ve anneye bebeğinin fotoğrafı gösteriliyor. verilere göre kadının beyninde korku hissinin algılandığı bölümün uyarıldığı görülüyor.

    ve babaya elktrotlar bağlanıp aynı fotoğraf gösteriliyor. babanın beyninde ise tık yok.

    aradan bir süre geçiyor, kadın iş buluyor fakat bu sefer erkek işinden ayrılıyor ve evde bebeğe bakmaya başlıyor. bebek ile baba bir süre birlikte olduktan sonra deney tekrarlanıyor.

    babanın beyninde bu sefer uyarılan bölüm korku."

    demem o ki, bazı şeyler tecrübe ve öğrenmeyle oluyor.

    bir kadının ince külotlu çorabını anlamak istiyorsanız onu giymeniz ve onunla dolaşmanız lazım. hadi dolaşmayı geçin, giyip oturduktan sonra bacak bacak üstüne atın.

    yapamıyor musunuz? o zaman gurcalamayın. bir kadın çiçek almaktan hoşlanıyorsa, onun bu zevkini sorgulamayın. çiçeği alın, onu mutlu edin ve mutlu olun.

    bu kadar basit. kaç para bir buket çiçek?

    Biz sizin berberde beklediğiniz sırayı sorgulamıyoruz, futbol merakınızı, balığa gidip balıksız dönmenizi, kahvehanelerde pişpirik oynamanızı, - daha sayamayacağım aklıma gelmedi-

    siz de bizim milyon tane ayrıntımızı sorgulamayın.

    evet detaycıyız ve bu sizin kafanızı karıştırıyor. fakat omuzlarımızda bize yüklenen o kadar çok şey var ki. inanın empati yapmaya kalksanız sadece aynı gün içerisinde, çocuğu okula götür, dönüşte al, akşam spora bırak, dönüşte al, pazara, markete git, cam sil yemek yap ertesi günün yemeğini düşün çamaşırda vardı ütüyü akşama bıraktı - dikkat ederseniz virgülü bile bıraktım-

    kadın güzeldir. yaşayın, sevin, öpün koklayın, sarılın.

    güldürün yüzünü ki yüzünüz gülsün.

    gülmek için bir kadının gülüşüne ihtiyacınız olduğunu biliyorsunuz beyler, içinizdeki savaşçıyı dizginleyin.

    kadınla savaşmayın, sevişin.

     
  2. sömestr tatili

    fransızcadan geçme, (semestre) "eğitim bilimi" anlamına gelen kelimeden türetilmiş fakat sadece okulların yarıyıl tatilleri için kullanılan kelime olan "sömestir" ile ifade edilen, eğitim öğretim yılının ortasında bulunan ve günümüzde 3x olarak güncellenen tatil.

    yeni eklenen tatillerin 1 er haftalık olması sebebi ile, 2 haftalık olan 2. tatilin bu ünvanını diğer iki tatile kaptıracağını hiç sanmıyorum ama, kelime itibarı ile aslında onlarda sömestir tatili olacaklar.

    ayrıca yazılışı sömestr değil, okunuşu her ne kadar öyle olsa da, tdk da "sömestir" olarak geçmektedir.

     
  3. zeki insanlar espri yapar fakat espriyi anlayanlar daha zekalı

    daha önce kelime hatası yüzünden kapanan ankaranınayazı'na ait başlığın yeni versiyonu.

    https://sozluk.memurlar.net/konu/zeki-insanlar-esrpri-yapar-fakat-esrpriyi-anlayanlar-daha-zekali/

    zeki insan espri yapar, fakat onu anlamak daha zeki insanların işidir demek istemiş. tabi aslında burada espriden anlamayana gerizekalı demiş de olabilir. olmayabilir de, bilemedim sözlük.

     
  4. kısa entri yazamamak

    bir serzeniş.

    ayrıca bahsedilecek çok fazla ayrıntı olduğunda ve bilgi birikiminin yığın olduğu konularda yaşanan durum. önyargılı olmamak lazım. bazı konular kısacık anlatılamaz.

    bir zamanlar "kısa entry zeka göstergesidir" diye bir başlık açmıştım. burada asil vurgu aslında algı ile alakalıdır. görsel olarak ifade etmek gerekirse büyük bir alan düşünün, ve bu alanın bir yerinde bir detaya baktığınızda tüm konsantrasyon orada yoğunlaşır ve daha dikkat çekici olur. alanın üstünde detaylar arttıkça konsantrasyon azalır. ilgili olan kişi tümünü inceler, ilgisi başka yere kayan kişi detayların bazısına bakmaz bile.

    uzun entrylerin muzdarip olduğu nokta tam olarak burası.

    ben mesela blue hocamın tüm entrylerini kitap okur gibi okuyorum. tüm dikkatimle. okumadan es geçtiğim yazarlar da var. biliyorum ki boş yazıyorlar. (akademikbaytar üstüne alınmasın)

    kısaca yazılanların uzunluğu kişi ve konu ile alakalı durum olmakla beraber,

    bir yazarın (gerçek yazar) dediği gibi; her kitap kendi okuyucusunu bulur.

    her yazı da öyle bence.

     
  5. yan yana ayrı yazılırken neden apayrı bitişik yazılır sorunsalı

    tamamen salıyorum. sağa sola bakıp araştırmıyorum da bakalım tutacak mı? moralim bu gün çok bozuk sözlük, kumara vereceğim kendimi ve her şeyi ya kaybedecek, ya da her şeyi kazanacağım. ya yazı ya tura. tutar şimdi bana dik gelir. asdfgh

    "yan" tek başına bir kelimedir. "yana" da bir kelimedir.

    ap pekiştirme ifadesi ve tek başına anca "up" ın okunuşu olur ingilizce ve yukarı anlamında olsa da bunun konumuzla alakası yok. "sapsarı" daki, "sap" ın da sarı ile alakası yok.

    pekiştirmelerin bitişik yazılmasıdır. ayrıldığında anlam ifade etmez.

    *********

    bir de şöyle bakalım.

    yan yana da iki varlık vardır. sen ve ben, kavun ve karpuz,

    apayrı da ise biri gitmiş tek kamış yavrucak. o yüzden tek kelimedir. ahahaha bu konuya bu kadar saçmalamak yeter.asdfghjk