Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Lanet

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

658 entry 157 konu hiç puanı yok
05.05.2024 21:52 son işlem tarihi takip etme takip et

En sevdiğiniz mevsim

kış mevsimini çok seviyorum. 12 ay kış gibi geçse daha yok mu derim. yaz mevsimden nefret ediyorum, aslında güneşten nefret ediyorum da diyebilirim. kuru ayaz yüzüme tokat gibi insin, soğuk içimi titretsin, hava hep kapalı olsun, gün yüzü görmeyeyim, allah belamı versin.

29.01.2024 03:44
  1. halay

    #3kpy halay başı demek.. aynı halayda farklı dünyanın insanları. biz sondakilerdeniz Zeren hanım:)

    teşekkür ederim entry olan iltifatınız için.

     
  2. röportaj serisi

    #3kp1 eminim çok zorlayacağına:) şimdi kaçmak da olmaz meydandan. bilemedim.

     
  3. Geleceği unutmak

    istikbalden ümidi kestim beni ayakta tutan maziye bakıp çay içme arzusu.

     
  4. halay

    #3koz halay çekiyormuş hissi ile yazdım, müzik biraz uzadı suppocum:)

     
  5. halay

    sanırım bu aralar ihtiyacım olan tek şey halay çekmek.. insan halaya ihtiyaç duyar mı demeyin. halaydaki o kabalığın arasında, birbirini hiç tanımayan ama el ele tutuşacak kadar da yakınlık kurma samimiyeti hiçbir yerde yok gibime geliyor. hani insan bazen derdini, elemini en yakınına anlatamaz da hiç tanımadığı birine hıçkıra hıçkıra anlatır ya.. işte tam öyle bir şey halaydaki o kalabalık ve yakınlık.

    ve yine insan baş edemediği acının üzerinde iki ileri bir geri gidip gelirken hem kurt diye o içindeki sancıyı döküyor hem de bütün hıncıyla çiğniyor ayakları altında..

    baş edemediği acı dedim zira halay parçalarının sözlerine dikkat ederseniz hepsi pek acıklıdır. normal ritimde yani yavaş çalınıp söylense insan oturup hüngür hüngür ağlar. çoğu halay parçasında ben hüzünleniyorum. bu yüzden; üstesinden gelemediği acının üzerinde tepinmeyi seçmiş bazı sanatçılar - ozanlar diyorum.

    ben halaydaki çemberi hayatımın bazı zaman içine girdiği kısır döngüye benzetiyorum. ne kadar uzaklaştığımı sansam kendimi hep başladığım yerde buluyorum, sonunda elimde olan tükenmiş bir ruh. halayda ise başladığım yere geldiğimde nefes nefese kalmış, yorulmuş bir beden. tek iyi yanı kısa süreli de olsa içimdekini dökmüş olmam..

    halaydaki sıralama da pek önemlidir bilirsiniz.

    halay başı olmak başlı başına bir meseledir. güçtür, ferahlıktır. dertten, kederden azade bir hayat sürmenin en gösterişli biçimidir. karşıdan bakana bir özentilik hissettirir. hani bazen şaşkınlığa sarılı bir keder cümlesi çıkar ya dilimizden '' ne hayatlar var '' der gibi.

    halayın ortaları kendi halindedir ve ne öndekine yetişme mecali vardır ne de arkasından geleni bekleme sabrı.. tahammül seviyesi ha bitmiş ha bitecek bir normda ilerler. '' baştaki hayat mı yaşayacağım, yoksa sondakiler gibi miyim '' kararsızlığında atar iki ileri bir geriyi.

    gelelim en sondakilere. en sonlar içine kapanık, kalabalıklarda yalnızlık çeken, göz önünde olmayan, hayatı hep arka sıradan izleyenler. onların öndekine yetişme derdi de yoktur, özenme gibi hissi de. önceleri ortadakiler gibi oldukları için onlara da özenmezler. tam bir teslimiyet ve kabulleniş edasıyla atılır adımlar. daha kötü ne olabilir ki hayatımda diyerek halayın sonunda halaya ayak uydurumazlar bazen. zaten bunu çok da dert etmezler. anlık da olsa mutlu olmaya ya da öyle gözükmeye çalışırlar. halayın sonlarına doğru zaten halayda bir onlar kalır. zira halayın üstadları baş ve ortalar farklı kişilere transfer olur yahut da araya sürekli kaynak olur ve böyle koparlar halaydan. yani o bilindik yalnızlık ile o koca alanda mahcup bir ifade ile devam etmeye çalışırlar. müzik bitsin içlerinden dua ederler ve terlemeleri aslında tepinmekten değil mahcubiyettendir.

    ne olursa olsun başı ile sonu senkronize olmuş bir halay uzaktan bakınca tek vücut gibi gözükür ve üstesinden gelemediği acının üzerinde tepinir. iyi de yapar!