Türkiye'nin memur portalı

tüpçü gitti buna yalvardı, sat galatasaray'ı gel ülkeyi de bizi de kurtar dedi. terim tabi ülke meselesini falan değil, çıkarını düşündü. iyi maaş, az çalışma, tazminat yüksek, daha ne olsun?

sattı bizi, gitti ulusal takıma. sonrası malum olaylar.

şimdi tazminatını istiyor diye niye hain oluyor cidden bu adamm, hain var evet ama bu değil ki? o sözleşmeyi bunun önüne koyan tüpçü diye lanse ettiğimiz şahıs.

tanım: sevmediğim ama tazminat hususunda haklı bulduğum teknik direktör. eline iyi takım verilirse de türkiye'de her türlü başarılı olur. transferleri yalnız kendi yapmamak kaydıyla.

günahım kadar sevmediğim hatta öyle ya da böyle istifa ederse sevinçten coşacağım birine söylenen talep.

yalnız, her fırsatta seçilmiş seçilmiş diye bağıranların buna ses çıkarmaması ilginç. adamı resmen tehdit ediyorlar etmezse alırız fetöden diye. zaten hiç bir zaman gelişmiş bir ülke olmadık bu konularda da bu kadar rezil seviyeye de inmemiştik.

ustalara göre ülkeden çıkan adam akıllı ilk roman. kyk'da tek akşamda okuyup bitirmiştim, epeyce etkilenmiştim. filmini de seyrettim ama filmi çok iyi değildi.

ilginç olan sabahattin ali'nin tamamen maddi kazanç elde etmek için yazdığı ve romandan ziyade öykü olan kürk mantolu madonna'nın bu şahaserin önüne geçmesi.

al cüneyt çakır'ı vur fırat aydınus'a. olacaktı serdar tatlı böyle maçlarda.

iki hakemi de bildiğimiz için çok sıkıntı olmayan durum. hakemsiz oynansın

yanlış yapan insandır.

yemeğin en güzel kısmı aç karna yenir, gömersin hemen en lezzetli halini alabilmek için. misal tatlı da öyledir, mis gibi bir baklava tok karna yenmez, aç karna yutabildiğin kadar yut.