Türkiye'nin memur portalı

kimseye saldırı amacı taşımayan tamamen bireysel tercihleri reddeden insan eksiktir, yarımdır diyerek düzeltilmesi gereken ifadedir.

pragmatik değeri olan hayati önemdeki sorudur. yılların vermiş olduğu tecrübi bilgi ile kanaat getirmiş bulunmaktayım ki bunun iki yolu vardır dostlar. yani iki temel stratejiye güvenebiliriz. unutmayalım ki her iki durumda da birşeylerden ödün vermek zorunda kalacağız. hayatta mükemmel çözüm yoktur.

ilkin hız ve çevikliğine güvenen gençler için (ki cılız, çevik, uyanık olunması önerilir) saldırı stratejisini öneriyoruz. muhakkak hızlı, atak ve saldırgan olunacak. metrobüs park yerine yerleşir yerleşmez herhangi bir kapının (ki çoğunlukla en arka kapının bir önündeki kapı denemek için doğru kapıdır) orta noktası hedef olarak göze kestirilir. ve ne yapılıp edilip o orta noktaya mümkün olan en yakın bölgeye yerleşilir. (önde bekleyenlerin çoğu erkekse hafif fiziki müdahaleler sorun olmayacaktır,

eğer kadınlarsa tacizci damgası yiyebilirsiniz, dayak ve ölüm tehditi nedeniyle acil bir durum yoksa önerilmez) bundan sonra artık her şeyin belirli olacağı kritik evre başlamıştır. metrobüsümüz park yerine yerleşmiştir. işte bu anda kişi dünyayla irtibatını kesmeli ve avını gözleyen bir aslan gibi nefesini tutup hedefine-kapının açılacağı salise- kitlenmelidir.

ve kapının açılmaya başladığı o salise gelir gelmez, önümüzdeki mümkün olan ilk boşluktan metrobüsümüze atağımızı yapıyoruz. ve bu noktada muhakkak arkaya doğru hareketleniyoruz(ey metrobüslüler bolluk ve bereket arkadadır temel inanışı hasebiyle). çevik dostum merak etme; gereken konsantrasyonu ve inancı gösterirsen yüce metrobüs ilkeleri senin yanında olacak ve ezilmeden yolculuk boyunca metrobüste işgal edeceğin konumuna kavuşabileceksin. (yolculuk esnasında taciz, sıkışma gibi tehlikelerde ne yapabilirsin başka bir kitabın konusu, bunu biliyorsun.)

gelelim kütlesel olarak 'daha' olan arkadaşlara ve yaş olarak ileri insanlarımıza. evet dostlar, sizin için önereceğimiz temel strateji ayakta yolculuktur. evet yanlış duymadınız; ayakta yolculuk. hemen itiraz etmeyiniz. bugün güzel bir cam kenarı ayakta konumunu mumla arayan nice ezilmişlerle doludur metrobüs tarihi. bu temel stratejimizin ihtiyaç duyduğu tek şey dayanıklılıktır. (ki yaşlıysanız gençlerin başına dikilerek onlara psikolojik taciz yapma şansınız her zaman vardır. ve yüzde elli ihtimalle işe yarar. ) evet günlük yürüyüşler ve temel ayakta kalma egzersizleri işinize yarayacaktır. yapmanız gereken tek şey, metrobüse sakince (dünya yansa umrunuzda değilmişçesine-ki bu durumu fark edip dumura uğrayan rakipleriniz de cabası olacaktır-) binerek bir kaya gibi olduğunuz konumda kalmanızdır. işte bu noktada o egzersizlerinizin rahatlığınızın meyvelerini toplamaya başlayacak, sakinliğinizle yolcu inme stratejilerine konsantre olmanız kolaylaşacaktır.

yine de yazımızın sonunda siz metrobüslülere her yolculuğun bir sonu olduğunu hatırlatmamız gerektiğinin farkındayız. unutmayalım ki bazen ne yaparsak yapalım ezilebiliriz. önemli olan gün sonunda başımızı yastığa koyduğumuzda, ben bugün ezilmemek için elimden geleni yaptım mı, yapmadım mı sorusuna kalben mutmain bir şekilde cevap verebilmemizdir.

ve son olarak eğer durumunuz yoktuysa ve okuyamadıysanız, uzun paragraflara dikkat edememe sorununuz varsa size verebileceğimiz tek tavsiye,

her zaman kalbinizin ve içgüdülerinizin tavsiyelerini dinlemeniz gerektiği.. bu durumda yanılsanız bile hatanızın bedelini ödeyerek öğreneceksiniz ve bu yenilgiden daha güçlü bir şekilde çıkacaksınız..

esen kalın..( diğer sorunlarınız için metrobüste yolculuk hali konusuna başvurabilirsiniz.)

sözlüğün helk tabakasına yüz çevirmesiyle popülerliğini yitirmesine düzeltiyorum hiç kazanamamasına neden olan hazin gerçek.

sürekli sanat kavramları, fular çeşitleri üzerine güzellemeler; teorik, sert ve katıksız bilimsel argümanlar günbegün sözlüğü daha da ulaşılmaz bir düzeye taşıyor.

Oysa bu sözlük icemanlerin,teselyaların,simyaların,medlerin,saynsların sözlüğü olduğu kadar kahvedeki hasan emmilerin, tarladaki emine deyzelerin de sözlüğü..

Ben demiyorum ki eyvallah 2, Allah de yeter 3 gibi 'hardcore' sanatsal eserler tartışılmasın; arada helkın da faydalanabileceği 'oportunist' 'pragmatik' bilgiler de olsun. Misal, canlı bombaları nasıl tanırız, siyasi adam kayırmacılığa, had bilmez aşırı samimiyete aklımızı kaçırmadan nasıl tahammül edebiliriz, metrobüse ezilmeden nasıl binebiliriz? gibi önemli konulara da değinilsin.

unutmayalım; kendini pazarlamayan, popülerleşmeyen, şovenizmi, yalanı, kaypaklığı, kabileciliği bilmeyen yok olur.

yok olmasın bu bilim,irfan,ilim,senat,spor(beyini) yuvası..

Lütfeen..(umarsızca bir yardım çığlığı)