Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

nargileventolin

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

776 entry 143 konu hiç puanı yok
20.09.2016 22:01 son işlem tarihi takip etme takip et

başlıkta tek hrfi unutmak

onulmaz bir yaradır. şimdi editörüydü, moderatörüydü; uğraş dur..

20.09.2016 22:01
  1. hatice'ye değil neticeye bak
     
    (Bkz: pragmatizm)
  2. this will make you love again

    şu tınıya ve sözlere sahip şarkıdır.

    https://www.youtube.com/watch?v=B1e9MrkN2XE

    When the joys of living just leave you cold

    Yaşam sevinci seni terk ettiğinde

    Frozen from the failing mess you?ve made your own

    Kendi yaptığın başarısızlık yığınından donduğunda

    And if you want an ending to your screenplay life

    Ve film senaryosu yaşamına bir son istiyorsan

    Well here?s the consolation

    İşte tesellin burada

    That will change your heart and mind

    Bu kalbini ve aklını değiştirecek

    And all the glitz messiahs just pass the time

    Ve tüm gösterişli kurtarıcılar sadece zaman kaybı

    A cure for no real sickness, cross your hopes and die

    Gerçek olmayan bir hastalığın ilacı, umutlarına haç çıkarıyor ve ölüyor

    Your supermarket jesus comes with smiles and lies

    Süpermarketteki İsa gülümsemesi ve yalanlarıyla geliyor

    Where justice as he delays is always justice he denies

    Adaleti ertelediği yer daima inkar ettiği adalettir

    This will make you love again?

    Bu tekrar sevmeni sağlayacak?

    And now you?re safe

    Ve şimdi biliyorum güvendesin

    Love again

    Yine aşıksın

    To feel the rays

    Işınları hissetmek için

    Love againYine aşıksın

    The sweet delays

    Tatlı gecikmeler

    Love again

    Yine aşıksın

    And shoot the breeze

    Ve hoşbeş ediyorsun

    Early thursday mornings

    Erken perşembe sabahları

    Wipe away the flies

    Sinekleri kovala

    The crossfire fight for action

    Çapraz ateşIn

    between your thighs

    Kalçalarının arasındaA

    nd every touch is sacred

    Ve her dokunuş kutsal

    When they leave the room

    Onlar odayı terk ettiklerinde

    If i have to switch the lights off

    Eğer ışıkları kapatmak zorundaysam

    I wanna switch them off with you

    Işıkları seninle kapatmak istiyorum

    This will make you love again?

    Bu tekrar sevmeni sağlayacak?

    And now you?re safe

    Ve şimdi biliyorum güvendes

    inLove again

    Yine aşıksın

    To feel the rays

    Işınları hissetmek için

    Love again

    Yine aşıksın

    The sweet delays

    Tatlı gecikmeler

    Love again

    Yine aşıksın

    And shoot the breeze

    Ve hoşbeş ediyorsun

    Love again

    Yine aşıksın

     
  3. yenik serçe

    bir yılmaz odabaşı şiiri. içimizin karanlığının dibinde bizi anlatmak için güzel bir imge.

    o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı.sonra da

    çift çıkardık; kar yağardı, biz dinlemez, çıkardık! o kentte

    bütün sokaklar biz yan yana yürümeyelim diye dar ya

    pılmıştı, insanlar dar yapılmıştı, biz çıkardık!

    kar durmazdı, üşüşürdü saçlarına ve hep bir şeylere ağ-

    lardı o karlı havalarda.avurtlarına çarpan kar taneleri,

    gözyaşlarının sıcaklığına çarpar erirdi.erirdi.biz yan

    yana, yana yana! yana yana.

    /o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı

    ben yürüsem bütün yollar ona çıkardı./

     
  4. the sea inside

    javier bardem'in olağanüstü oyunculuğuyla yatağa mahkum olmuş bir insanın ötanazi mücadelesini anlatan enfes film.

    ve şöyle de replikleri vardır:

    Bir evladın ölümünden daha kötü tek bir şey olabilir. O da onun ölmek istemesi.

    Sonunda bir sonraki darbe gelecekse ayağa kalkmanın, umut etmenin, çalışmanın ne anlamı var ki? Nasılsa yine bombok hissedeceksin.

    - Nasıl bu kadar gülümseyebiliyorsun?

    + Kaçıp gidemiyorsan ve kesin bir biçimde başkalarına bağımlıysan gülerek ağlamayı öğreniyorsun.

    Biz cenneti hakedeceğiz çünkü tüm yaşamımızı cehennemde geçirdik.

    " Biçimsiz ve bozulmuş bir bedenin bekçisi olan bir insan için, yani benim için, saygınlık nedir? Ben, hayatı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi, yaşamanın bir hak olduğuna, ama bir mecburiyet olmadığına inanıyorum "

    " Eğer kaçamıyorsan ve başkalarına bağımlıysan gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun"

    " Bir hayata mal olan özgürlük, özgürlük değildir.

    Bir özgürlüğe mal olan hayat da hayat değildir. "

    Ben neden mutlu olamıyorum ?

    Kaç, henüz yapabiliyorken.

    Yaşama haktır, zorunluluk değil.

    Bir baba için oğlunun ölmesinden daha acı tek şey,oğlunun ölmesini istemesidir.

    Julia Ramon'a neden ölmek istediğini soruyor, bir süre bu konuda konuşuyorlar en sonunda Ramon şöyle diyor:

    "Bakın, şurada oturuyorsunuz, iki metre yakınımda. İki metre dediğiniz nedir ki? Bir insan için çok önemsiz bir mesafe. Benim içinse, size ulaşabilmek ve dokunabilmek için gerekli olan o iki metre, olanaksız bir seyahat.Bir hayal. Bir rüya.İşte bu yüzden ölmek istiyorum."

    (Bu sırada kamera yavaşça hareket ederek, aralarında sadece 10cm mesafe olan Julia ve Ramon'un yatağın üzerindeki ellerini gösterir ama Ramon'un o ele dokunması imkansızdır.)

    Hep uyanıyorum, hep ölmüş olmayı diliyorum, saçların ağzıma dolanmışken, sonsuza dek öyle kalayım diye

     
  5. the sunset limited

    Şöyle de enteresan replikleri olan filmdir.

    Dünyadan satır satır vazgeçersin. Kendi yok oluşunun suç ortağı olursun. Bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yoktur. Yaptığın her şey ileride bir yerlerde bir kapıyı kapatır. Sonunda açık bir tek kapı kalır.

    Ben karanlığa özlem duyuyorum. Ölmek için dua ediyorum, gerçekten ölmek. Ve ölünce yaşarken tanıdığım insanlarla karşılaşacağımı bilsem ne yapardım bilemiyorum. Bu, korkunun ve kabusun son noktası olurdu. Annemle karşılaşacağımı ve her şeye en baştan başlayacağımı düşünsem ama bu sefer sonunda özlem duyulacak bir ölüm olmasa bu en büyük kabusum olurdu.

    Ben ölüler ölü kalsın istiyorum. Sonsuza dek. Ve onlardan biri olmak istiyorum. Ama elbette onlardan biri olamazsın çünkü varlığı olmayanın toplumu da olmaz. Toplum olmaz. Düşünmesi bile kalbimi ısıtıyor. Karanlık, yalnızlık, sessizlik, huzur. Ve hepsi bir kalp atımı uzakta. Ben ruh hâlimi dünyaya kötümser açıdan bakmak olarak görmüyorum. Dünya böyle diyorum. Evrim elinde olmadan zeki hayatların sonunda bir şeyi her şeyden önce bir tek şeyi fark etmelerini sağlar. Ve o bir tek şey de "boşunalıktır".

    İnsanlar dünyayı gerçek hâliyle görebilse hayatlarını gerçek hâliyle görebilseler hayalle ve yanılsamalar olmadan yani bence mümkün olduğunca çabuk ölmemek için ortaya bir tek neden bile süremezlerdi. Ben Tanrı'ya inanmıyorum. Bunu anlayabiliyor musun? Çevrene baksana yahu. Göremiyor musun? İşkence görenlerin yaygara ve gürültüsü O'nun kulaklarına müzik gibi geliyordur. Ve bu tür konuşmalardan da iğrenirim aslında. Tek tutkusu, daha en başından var olduğunu inkar ettiği şeye durmadan hakaret etmek olan köy ateistinin iddialarından yani.

    Bana insanı hiçlik ve ölüme hazırlayan bir tek din göster. Bak, o kilisenin cemaatine katılabilirim işte. Sizinki insanı sadece daha çok hayata hazırlıyor. Hayallere, yanılsamalara ve yalanlara. İnsanın kalbindeki ölüm korkusunu yok edersen bir gün bile yaşayamaz. Bir sonrakinin korkusu olmasa kim bu kabusu ister ki? Tüm neşelerin üstüne baltanın gölgesi düşüyor. Her yol ölümle bitiyor. Her dostluk ve aşk da öyle. İşkence, kayıp, ihanet, acı, elem, yaş, aşağılanma, korkunç geçmek bilmeyen hastalıklar... Ve hepsi aynı nihayete eriyor. Senin için, değer vermeyi seçtiğin herkes ve her şey için.

    Hiddet sadece iyi olduğum günlerde ortaya çıkıyor. İşin doğrusu, ondan da pek kalmadı. İşin doğrusu, gördüğüm şekillerin yavaş yavaş içi boşaltıldı. Artık içlerinde bir şey yok. Sadece şekil olarak kaldılar... Bir tren, bir duvar, bir dünya, bir insan... Uluyan bir boşluk içinde anlamsız bir ifade ile sallanan bir şey. Ne hayatının anlamı var, ne de kelimelerinin.