Tüm spor dalları ve taraftarlığı, kendi bağlamlarında çok yararlı anlayış, etkinlik ve hareketlerdir. Faydaları saymakla bitmez. İnsanın sosyalleşmesinde ise çok önemli işlevleri vardır. Fanatizm ise; kişinin, bir şeye aşırı biçimde ve ölçüsüz tutku ile körü körüne bağlılık anlamına gelir. Fanatizm, genel anlamda kabul edilen bu tanımlamayla çoğunluk bilim adamlarınca-entel tabirle bilim insanlarınca- kişilik bozukluğu olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamlarda, Aslında spor ve fanatizmin bir araya gelmemesi, asla ve asla aynı düzlemde yer almaması gerekir. Hatta kavramsal olarak aralarında benzeşme veya yakınlık olamaz. Bu benzeşme ontolojik değil, kanımca us-akıl ve muhakeme yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bazı insanların, bazı kişisel veya sosyo-ekonomik ya da kültürel yoksunluklar, umutsuzluklar, ezilmişlikler, yetersizlikler, muhakeme yetisi yetersizliği, ufuklarının darlığı, çocukluk sendromları... gibi psişik neden ve saiklerle, çoğu kez de bilinçaltı dürtülerle, kendi varoluşlarını yanlış yollardan sağlamaya çalışma, psikolojik savunma mekanizması, kendini güçlü hissetme arayışı, hakiki anlamda sosyalleşememiş olup, bu eksikliğini çok da emek harcamaksızın gerçekleştirme güdüsü... gibi sayısız çarpık ve olumsuz olgu ve nedenlerle bu sayrıya duçar olduğunu düşünmekteyim. Kısa ve öz olarak belirtmem gerekirse: Taraftarlığa evet, Fanatizme ve insanların birbirlerini bu nedenle kırmalarına hayır diyorum.