Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

güne bir deyim bırak

paylaş araştır

 

  1. kapıyı kırıp odun etmek: sıkışık durumdan kurtulmak için en değerli şeyini feda etmek.

    keçiboynuzu gibi: emek gerektiren fakat getirisi az olan işler için kullanılan deyim.

    kimine hay hay, kimine vay vay: kimi kişiler istedikleri her şeye kavuşur, kimileri ise istediği hiçbir şeyi elde edemezler.

    kuskunu koparmak: savuşup kaçmak.

    lava etmek: birini çekiştirmek.

     
  2. ışık tutmak :1.karanlık bir yeri ışıkla aydınlatmak , 2. bilgisiyle düşüncesiyle bir konuya açıklık getirmek, tutacağı yolu göstermek.

    icabına bakmak: 1. gereğini yerine getirmek. 2. yok etmek, ortadan kaldırmak.

    içi çıfıt çarşısı : başkaları için daima art niyet besleyen, içinden türlü kötülükler besleyen. 2.çok karışık

    içi dışı bir : ikircikli olmayan, iki yüzlü davranmayan, düşündüğünü açıkça söyleyen, özü sözü bir olan.

     
  3. kaçın kur`ası: kandırılması zor, bilgili, tecrübeli; gün görmüş, geçirmiş kişi.

     
  4. kaldırım mühendisi ; mühendisliğin en sevdiğim dalıdır. kaldırımlarda bütün gün gezilir, ölçülür, biçilir ve itinayla teknik kayıtları tutulur. yok yahu şaka. işi gücü olmayıpta, aylaklık edip sokaklarda boş, avare gezinen kimseler için söylenir bu deyim.

     
  5.  
    (Bkz: maaşın suyunu çekmesi)
  6. zurnacının karşısında limon yemek: bir kişinin zihnini çelerek iş yapamaz hale getirmek.

    zemheri zürefası gibi: kış ayazına rağmen ince giyinmiş kişi.

    yılanı sen tut gözüne ben bakayım: tehlikeli işi sen yap, ben çıkar sağlayayım anlamına gelen deyim.

     
  7. bir abam var atarım, nerede olsa yatarım: tamahkar olunmadığını, gösteriş düşkünü olunmadığını anlatan deyim.

    bizim tavuk bir yumurta yumurtlar, yedi mahalle duyar; elin kısrağı küheylan doğurur, hiç sesi çıkmaz:

    bizim küçük kazancımızı herkes konuşur ama başkalarının büyük kazançları görülmez.

     
  8. içi kan ağlamak..

     
  9. düğün pilavıyla dost ağırlamak: başkasının kesesinden ikram etmek, herkesin faydasına olanı özel gibi sunmak.

    edi ile büdü şakire dudu: birbirinden hiç ayrılmayan iki kafadar.

    ekten pükten deli kıza kaftan: artan kumaşlarla yapılmış giysi, kırık dökük eşya.

    el yahşi biz yaman, el buğday biz saman: yabancılar bizden daha değerli görülüyor, el üstünde tutuluyor anlamına gelen deyim.

     
  10. ayağı üzengide: yola çıkmak üzere olan.

    bıyığı yelli: kibirli kimse.

    bir kol çengi: çok neşeli insan.

    çakır ayaz: bulutsuz açık ama çok soğuk hava.

    çağlamadan çatlamak: büyüklük taslamak.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.