Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
akşam kavil, sabah savul: verdiği sözden çabuk dönen
alarga durmak: uzak durmak, yanına yaklaşmamak, ilgi göstermemek
aldı ele, düştü yola: konuyu yakaladı, uzattıkça uzattı
bulaşık suyu gibi : hiç tadı tuzu yok
buldun bal alacak çiçeği: yararlanılacak kişi ya da şeyi yakaladın
burnu kırılmak: artık büyüklenemez duruma düşmek
çekiver kuyruğunu: artık ondan bir şey bekleme
çengelde kokmuş etim yok: hemen evlendirmek zorunda değilim, acele etmiyorum
çırak çıkarmak: ortağı zarara sokup ortaklıktan ayırmak
elden gel!: bravo, kutlarım, aferin anlamında bir deyim
at yerine eşek bağlamak: ayrılan değerli birinin yerine değersiz birini getirmek.
azı çoğa saymak: çok da değeri olmayan bir şeyi değerli kabul etmek.
balık kavağa çıkınca: hiçbir zaman olmayacak işler için kullanılan deyim.
birbirinin gözünü çıkarmak: ölümüne dövüşmek.
dize gelmek: yenilgiyi kabul etmek
düğün bizim oyna kızım: kendi işimiz olduğundan en büyük çabayı biz göstermeliyiz anlamına gelen deyim.
ahrette iki elinin yakasında olması; haksızlığa uğrayıp, bu dünyada iken hakkını alamayanın, öteki dünyada ( yani ahirette ) kendisine reva görülen yanlışa sebep olan kimseden davacı olması. diğer dünyaya havale edilmiş, bir haksızlığın çözümüyle alakalı adaleti adli ilahiden talep etme işi.
Ensesi kalın; parası pulu çok olan. şimdilerde ise aldığı arabaya benzin alan :)
Etekleri zil çalmak: yastık altına koyduğu altınların gramının 1000 tl olduğunu görünce sevinçten havaya uçmak. Tabi 1000 tl bozuk para olmuş yakından para yerine altın kullanırız ülkede :))))
parmak ısırmak: çok şaşırmak.
şapkayı önüne koyup düşünmek: kendi kendine düşünmek, doğruyu yanlışı haklıyı haksızı ölçüp tartmak.
palas pandıras: acele acele, hazırlanmaya fırsat bulamadan
elinden geleni ardına koymamak: yapılabilecek tüm kötülükleri sonuna kadar yapmak.
uma uma döndük muma: büyük umutlar sonunda hayal kırıklığına uğradıktan sonra düşülen durum.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |